Uyuşmazlığın çözümünde görevli olan mahkemenin tüketici mahkemesi olması hususunun, davanın "ticari dava" niteliğini değiştirmeyeceği- Bireysel kredi kartı alacağından dolayı takibe davalının itirazı üzerine itirazın iptali davası açılmadan önce arabuluculuk müessesesine başvurulmasının gerektiği-
Menfi tespit davası karşı tarafın potansiyel alacak iddiası ile bir takip başlatma veya dava açma tehdidini etkisiz kılmaya veya dava açılmışsa borcun ödenmesini önlemeye yönelik olduğundan arabuluculuk şartı öngören yasa anlamında davanını konusunun bir para alacağı olduğu, bu alacağın hangi tarafa ait olduğunun öneminin bulunmadığı, yasanın konusu bir miktar para olan borç ilişkisinin taraflarından birini arabuluculuğa tabi kılarken diğer tarafı buna dahil etmemiş olması yasanın amacına ve menfaatler dengesine aykırı olacağı, alacak davası ve menfi tespit davalarında maddi hukuk açısından taraflardan birinin yükümlülüğünün para borcu olduğu bir tek hukuki ilişki olmasına rağmen usul hukuku bakımından aynı borç için alacaklıya alacak davası açma, borçluya ise söz konusu borcu ödemeden kurtulmasına imkan veren menfi tespit davası açma, ayrıca bütün bunların dışında da açılacak alacak davasında savunma içinde borçluya savunma kapsamında alacağın bulunmadığını kanıtlama hakkı tanıdığından, özel dava şartı yokluğundan(arabulucuya başvurmama) davanın usulden reddine dair verilen kararda usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı-
Taraflar arasındaki temel ilişki ticari olmayan taşınmaz satımından kaynaklandığı, davacının, edimlerini yerine getirdiğini, ancak davalının edimlerini yerine getirmemesi nedeniyle sözleşmeden döndüğünü ve ödediği bedelin iadesiyle satış bedeli olarak tanzim ettiği senetlerden dolayı borçlu olmadığının tespitini talep ettiği, davacı 6502 sayılı TKHK  mad. 3/1-k gereğince tüketici sıfatında olup, taraflar arasındaki ilişki de tüketici işlemi niteliğinde olduğu, taşınmaz satışına yönelik tanzim edilen senetlerin aynı kanunun 4/5. maddesi kapsamında değerlendirilmesi gerekmekte olup, taraflar arasındaki temel ilişki ticari olmayan taşınmaz satışından kaynaklanması nedeniyle, davanın TTK  mad. 4 anlamında mutlak ticari dava olmadığı, bu nedenle arabuluculuk yoluna başvuru zorunluluğunun eldeki iş bu dava açısından zorunlu ve geçerli olmadığı-
Hesabına yatırılan paranın kural olarak pey akçesi olduğu, cayma akçesi olarak verildiğinin davalı tarafından ispat edilmesi gerektiği- Taraflar arası akit feshedildiğinde pey akçesinin iadesinin gerektiği- İmza bulunmayan genel ticari şartnamenin davacıyı bağlamayacağı-
Tüketici kredi sözleşmesinden kaynaklanan "maaş hesabına konulan blokenin iptali ile yapılan kesintilerin iadesi isteğine ilişkin" davaya tüketici mahkemesi sıfatıyla bakılması gerekeceği-
Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmelerine konu işin üst düzey teknolojiyi gerektirmesi, sözleşme kapsamında taşınmaz satış vaadi ve inşaat sözleşmelerinin de bulunduğu nazara alındığında, 6502 Sayılı Kanun'da, kanun koyucunun salt kullanma ve tüketme amacına yönelik mutfak, dolap yaptırmak, araç tamiri yapmak gibi dar kapsamlı eser sözleşmelerini kastettiği, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmelerinin ise bu kapsamda olmadığının kabulü ile uyuşmazlığın 6502 Sayılı Kanun'a göre tüketici mahkemelerinde değil, genel hükümlere göre asliye hukuk mahkemelerinde çözümlenmesi gerektiği-
Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmelerinin TBK mad. 470 vd. maddelerinde düzenlenen eser sözleşmelerinin kendine özgü bir türü olup bir tarafı arsa sahibi diğer tarafı yüklenici olan bu tür sözleşmelerde arsa sahibinin tüketici tanımına uymadığı- Asıl ve birleşen davalarda davacı arsa sahipleri yönünden davaya bakmakla görevli mahkemenin asliye hukuk mahkemesi olduğu gözetilerek HMK'nın 114/1-c ve 115/2. maddesi hükümleri uyarınca göreve ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğu gerekçesiyle, davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiği-
Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmelerinden kaynaklı uyuşmazlığın 6502 Sayılı Yasa kapsamında bir uyuşmazlık olmadığı-
Hayat sigorta sözleşmesine aykırılıktan kaynaklanan tazminat davasında Tüketici Mahkemesi'nin görevli olduğu-
Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkin davanın 6502 Sayılı Kanun'a göre değil genel hükümlere göre çözümlenmesi gerektiği- Davacı arsa malikleri inşaatın tamamlandığı ve fiili taksim yapılarak kullanılmaya başlandığını, davalılar adına kayıtlı hisselerin ise atıl olduğunu ileri sürmekte olup mahkemece; taraflar arasında yapılan sözleşme uyarınca yükleniciye düşen yerin ve hissenin belirlenmesi, yüklenicinin sattığı bağımsız bölümlerin belirlenmesi, yükleniciye düşüp de 3. kişilere devredilen bağımsız bölümlerin kat irtifakı kurulacakmışçasına hisseleri belirlenip sözleşme uyarınca alması gerekenden eksik veya fazla olduğu hususu belirlendikten sonra davayı konu edilen "atıl hisse" olarak nitelendirilen hisselerin oluşma sebebi belirlenerek sonuca gidilmesi gerektiği-