Dava konusu çeklerin arkasındaki yazıda “çeklerin karşılıksız olduğu” bilgisinin yanında, hamil davacının “davalı bankadan ödemekle yükümlü olduğu miktarı istemediği” ibaresi de mevcuttur. Bu durumda; çek arkasındaki bu yazının öncelikle “çekin karşılıksız olduğunu belirlemek amacıyla yazıldığı”nın kabulü gerekir. Şerh; bankaca tek taraflı olarak kaleme alınmış olup, ödenmesi zorunlu olan bedel yönünden davacı hamili bağlayıcı olmadığı gibi, davacı hamilin, “davalı bankayı da ibra ettiği” anlamına gelmez. Aksi düşünce MK’nun 2. maddesinde düzenlenen objektif iyi niyet kurallarına da aykırıdır. Hal böyle olunca mahkemece açıklanan hususlar üzerinde durulup sonuca göre karar vermek gerekirken aksi düşünceyle “davanın reddine” karar verilmesi doğru olmadığı gibi, kabule göre de davacının kanunen hakkı olan bedeli tahsil için yaptığı girişimde kötü niyetten bahsedilemeyeceğinden, inkâr tazminatına hükmetmenin yanlış olacağı-
Mahkemece davalının itirazın iptali ile birlikte İİK.’ nun 67/2 maddesine göre %40 icra inkâr tazminatına da hükmedilmiştir. Bilindiği gibi icra inkâr tazminatı ancak alacağın likit olması halinde verilebilir. Alacağın miktarının belirsiz olması ve yargılamayı gerektirmesi hallerinde bu tazminata hükmedilemez. Dava konusu kaçak olarak kullanılan elektrik bedeli ile ilgili olarak taraflar arasında uyuşmazlık mevcut olup, ancak yargılama sonucu gerçek miktar belirlenebilmiş ve sonuçta da icra takibimde talep edilen miktarın bir bölümü için itiraz iptal edilmiştir. Bu durumda alacağın başlangıçta likit olmadığı anlaşıldığı halde icra inkâr tazminatına hükmedilmesi hatalıdır. Ancak bu yanılgının giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden HUMK.’ nun 438. maddesi uyarınca kararın düzeltilerek onanması gerekeceği-
Kasko sigortasının, bir meblağ sigortası olmayıp, gerçek zararı karşılamaya yönelik bir sigorta türü olduğu dikkate alındığında, tazminatının da önceden belirlenebilirlik vasfı ve dolayısıyla “likit” alacak niteliği taşımadığından, davacı tarafın icra-inkar tazminatı talebinin reddi gerekeceği-
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasında; icra mahkemesinin takip hukukuna yönelik karının kesin hüküm oluşturmayacağından, genel mahkemede işin esasına girilerek iddia ve savunma çerçevesinde deliller toplanarak sonuca gidilmesi gerekirken, icra mahkemesi kararının hükme esas alınarak “talebin reddine” karar verilmesinin doğru olmayacağı-
Satılan elektriğin ticari ve mesleki amaçlarla kullanıldığı dosya içeriğinden anlaşılmakla uyuşmazlığa genel mahkemelerde bakılması gerekeceği-
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasında; yerel mahkemece verilen “hamilin süresinde ödememe protestosu çekmemesi halinde cirantaya başvuru hakkının olmayacağına” dair kararı yerinde ise de, davacının bonoya dayanan başvuru hakkının düşmesinin, bono dışında bir hakkı bulunduğunu ileri sürmesine engel teşkil etmeyeceği, bu durumda senet yazılı delil başlangıcı sayılacağından, davacıya alacağını veya hakkını ispat etmesi için delil ve tanık listesini vermesi sağlanarak, dosyadaki tüm deliller incelendikten sonra bir sonuca gitmek gerekeceği-
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasında; mahkemece, “takibin yetkili icra dairesinde yapılmadığı” gerekçesiyle “davanın reddine” karar verilmişse de, davacının akdi ilişkiyi inkâr etmediği verdiği dilekçeden anlaşılmakla, mahkemece uyuşmazlığın bir miktar para alacağına ilişkin olduğu gözetilerek B.K.nun 89. maddesi uyarınca “alacaklı (davacının)nın ikametgâhı icra daireleri ve mahkemelerinin de yetkili olduğu” gözetilmeden verilen kararın bozulması gerekeceği-
Vekilin takip ettiği davaya konu olan uyuşmazlığın, önceden bilinmesi imkânsız olan ve davanın açılmasından sonra yürürlüğe giren kanunun sağladığı uzlaşma olanağı ile sonuçlandırılması; “davanın geri alınması”, “dava ve alacağın takibinden vazgeçilmesi”, “karşı taraf ile sulh olunması” veya “avukatın işten el çektirilmesi” hallerinden biri olduğu kabul edilemez. Bu nedenle vekil, sözleşmede öngörülen bakiye avukatlık ücretini isteyemez. Bu durumda olsa olsa emeği ve çalışması dikkate alınarak vekile ödenmek üzere bir miktar ücret tespit edilmelidir-
Mahkemece kazanılmış haklar gözetilerek davacı banka alacağının hesaplanması, takip sonrası için temerrüt faizinin uygulanmasında TBK. 121/ son maddesinin dikkate alınması ve icra vekâlet ücretinin İİK.138/3 maddesine göre tahsiline olanak sağlayacak şekilde hüküm kurması gerekirken, eksik inceleme ile usuli kazanılmış haklar ihlal edilerek ve hükmüne uyulan bozma kararı gereği de yerine getirilmeden hüküm oluşturmanın bozmayı gerektireceği-
Davalı borçlu, aleyhindeki icra takibinde hem borca hem de icra dairesinin yetkisine itiraz etmekle, itirazın iptali davalarında yetkili icra dairesinde takip yapılması dava şartlarından olup, bu durumda mahkemenin öncelikle icra dairesinin yetkisine yönelik itirazı sonuçlandırıp oluşacak duruma göre diğer talepleri inceleme konusu yapması gerekeceği-