Mahkemece yeterince araştırma yapılmadan hüküm kurulmuştur. Davaya ve icra takibine konu olan faturaların taraflarca ibrazı istenerek açık ya da kapalı fatura olup olmadığı araştırılmalı, ayrıca davacının savunmasında bahsi geçen ve dosyaya ibraz edilen ödeme makbuzları taraflardan temin edilip incelenerek davalı ve davacı bu konuda isticvap edilmeli, makbuzlarda sonradan yazıldığı beyan edilen yazının sonradan davalı tarafından yazılıp yazılmadığı belirlenmeli, makbuzları düzenlediği beyan edilen dava dışı şirketten bu makbuzların koçanlardaki aslı getirtilerek davalının sunduğu makbuzlarda yer alan yazıların bu makbuzlarda da aynen yer alıp almadığı değerlendirilmeli, davalı ile davacının önceden ortak olup olmadıkları, ortaklığın içeriği, ortaklığın temsilci veya temsilcilerinin kimler olduğu araştırılarak gerektiğinde bilirkişi incelemesi de yaptırılmalıdır. Tüm bu yönler üzerinde durularak oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Dava konusu alacak alım satım sözleşmesinden kaynaklanan cari hesap alacağı olup, “likit” nitelikte olduğundan, mahkemece dava kabul edildiğine göre, alacaklı yararına icra inkâr tazminatına hükmedilmesi gerekeceği-
İcra takibinden önce temerrüde düşürülmemiş olan borçludan, takip öncesi için temerrüt faizi istenemeyeceği-
Dava yetkisizlik kararı ile sonlandırıldığında, davalı yararına vekâlet ücretine hükmetmek gerekeceği-
Mahkemece yapılan yargılama sonunda, zarar gören 3. şâhısa karşı müteselsil sorumlulardan haksız fiil sorumlusu olan davacının, davalı sigortacıya rücu hakkının bulunduğu, takip yoluyla talep edilen miktarın yerinde olduğu anlaşılmakla, davanın kabulüne, davalının takibe yaptığı itirazın iptaliyle takibin devamına, asıl alacağın %40’ı oranında icra inkâr tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiş olmasında yasaya aykırı bir yön bulunmadığı-
İcra takibine konu edilen borcun kısmen takipten sonra, ancak dava açılmadan önce ödendiği dosya içeriğinden anlaşıldığında, itirazın iptali davasından önce ödenen kısım için alacaklının dava açmakta hukuki yararı bulunmayacağından, davadan önce ödenen kısım için inkâr tazminatına hükmedilemeyeceği-
Fon, Fon Bankaları ve faaliyet izinleri kaldırılan Bankaların iflas ve tasfiye idareleri tarafından açılacak hukuk davalarına Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından bakılır. O yerde birden fazla Asliye Ticaret Mahkemesi bulunması halinde, “bu davaların (1) ve (2) numaralı Asliye Ticaret Mahkemesinde görüleceği” yasaca belirlenmiş olup, mahkemece bu hususun göz önüne almadan işin esasına girmesinin bozmayı gerektireceği-
Kredi kartı üyelik sözleşmesinden kaynaklanan ve alacaklı banka tarafından açılmış itirazın iptali davasının genel mahkemelerde görülmesi gerekeceği (5464 s. K. mad. 44/2.)-
Davalı, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun geçici 20. maddesi kapsamındaki bir vakıf olmayıp Türk Medeni Kanunu hükümlerine göre kurulan bir vakıf olup, taraflar arasında bir hizmet sözleşmesi bulunmadığı gibi, işçi işveren ilişkisi de mevcut değildir. Bu bakımdan vakıf senedinin uygulanmasından doğan uyuşmazlıkların genel hükümlere göre çözülmesi gerekeceği-
Çeklerin takas odasına ibraz edilmesi halinde yasadan doğan “çek yaprağına ait sorumluluk tutarının ödenmeyeceği” yasa ile hüküm altına alınmıştır. Davaya konu çeklerin takas odasına ibraz edildiği gözetildiğinde, davalı bankanın sorumlu olmadığının kabulü gerekirken, mahkemece bu hususun göz ardı edilmesinin bozmayı gerektireceği-