Çek aslının bankaya bırakılarak kısmi ödemenin talep edilmesi halinde, bankanın ödeme yükümlülüğü bulunduğu-
Dava, itirazın iptali davası olup, takibe karşı süresinde usulüne uygun biçimde yapılan itirazın bulunması dava şartlarındandır. Somut olayda, ilamsız takibe ilişkin ödeme emrine süresinde itiraz edilmemiştir. Mahkemece açıklanan yön gözetilerek “açılan itirazın iptali davasının dava şartı yokluğu nedeniyle” reddi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulmasının bozmayı gerektireceği-
Davalının borcuna karşılık çekler vermesi tek başına temel ilişkiden kaynaklanan borcun ifa edildiği anlamına gelmeyip, söz konusu borç, ancak çeklerin tahsili ile sona erer. Bu nedenle mahkemece, davalının vermiş olduğu çeklerin tahsil edilip edilmediği araştırılıp, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulmasının hükmün bozulmasına neden olacağı-
Bir uyuşmazlıkta vakıaları ileri sürmek taraflara, ileri sürülen vakıaların hukuki nitelendirmesini yapmak hâkime aittir. Davacı, dava dilekçesinde delil olarak takip konusu olan zamanaşımına uğramış bonoları ve tanık beyanlarını göstermiştir. Zamanaşımına uğrayan bono temel ilişki yönünden yazılı delil başlangıcı niteliğinde olup, bu belgeye dayanan alacaklı arada temel ilişki bulunması halinde iddiasını tanık dâhil her türlü delille ispatlayabilir. Mahkemece davacıdan delileri sorulup toplanan delillere göre bir karar vermesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulmasının hükmün bozulmasına neden olacağı-
Dava bir miktar para alacağına ilişkindir. Davalı borçlu tarafından icra takibine yetki ve borç bakımından itiraz edilmiş ise de, yargılama aşamasında davalı vekili tarafından sunulan cevap dilekçesinde, taraflar arasında bazı ticari alışverişlerin gerçekleştiği, alınan malların karşılığı olan borcun ifa edildiği, borç ilişkisinin sona erdiği belirtilerek akdi ilişki inkâr edilmemiş, tam tersine akdi ilişki kabul edilmiştir. Hal böyle olunca, BK.’ nun 73. HMK’ nun(HUMK’ nun) 10. ve İİK.’nun 50. maddeleri uyarınca alacaklı davacının ikametgâhındaki icra dairesinin de yetkili olduğu gözetilerek işin esasına girilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulmasının hükmün bozulmasına neden olacağı-
Mahkemece, davaya konu sözleşmede kefalet limiti gösterilmediğinden davalıların BK.’ nun 484. maddesine göre kefil olarak sorumlu tutulamayacakları, 5464. sayılı Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanunu’ nun 24/5 maddesinde Kredi Kartı sözleşmesindeki kefaletin adi kefalet hükümlerine tabi olduğunun belirtildiği, asıl borçluya başvurulup, borcun tahsili için tüm yollar tüketilmeden kefilden borcun ifasının istenemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş olmasında yasaya aykırı bir yön bulunmadığı-
Taraflar arasındaki asıl ve birleşen itirazın iptali davaları-
Taraflar arasındaki itirazın iptali davası-
Mahkemece, yapılan yargılama, toplanan deliller neticesinde; davalının yetki itirazının yerinde olmadığı, BK’nun 73. maddesi uyarınca davacı alacaklının ikametgahının bulunduğu yer icra dairesinin ve mahkemesinin yetkili olduğu, fatura ile sevk irsaliyesinin aynı tarihte düzenlendiği, faturalardaki imzanın davalıya, sevk irsaliyesindeki imzanın da davalının ağabeyine ait olduğunun sabit olduğu, hal böyle olunca; davalının “taraflar arasında ticari ilişki bulunmadığı, ilişkinin davacı ile dava dışı kişi arasında kurulduğu” yolundaki savunmaya itibar edilmeyeceği, “alacağın davacı defter ve kayıtları ile sabit olduğu, takipten önce davalının temerrüde düşürülmediği” gerekçeleri ile davanın kısmen kabulünde yasaya aykırı bir yön bulunmadığı-
Talebi aşacak şekilde hüküm kurulmasının HMK’ nun 26 maddesine aykırı olacağından verilen kararın bozulması gerekeceği-