Tasarrufun iptali davasına feri müdahil olarak katılan ve "dava konusu taşınmazın kendisine ait olduğunu" iddia edenin, davalı üçüncü kişi aleyhine açtığı inançlı işleme dayalı tapu iptal ve tescil davasının bekletici mesele yapılması gerektiği-
Davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan HUMK'da tanımlanmamış olmakla birlikte, öğreti ve Yargıtay içtihatlarında fer'i müdahale “davayı kazanmasında menfaati bulunan davacı ya da davalı yanında davaya katılma”, asli müdahale ise, “kişi ya da kişilerin açılmış bir davada kendi yararlarına hakkın tesbitini istemeleri” olarak tanımlandığı- Katılma dilekçesi veren kişiler bağımsız bir hak talep etmedikleri, dava konusu hakkın kendilerine ait olduğunu iddia etmedikleri, istemlerinin hamili oldukları çeklerle ilgili verilen ihtiyati tedbirin kaldırılması ve kendileri yönünden davanın reddini sağlamak olduğundan dilekçelerinin feri müdahale niteliğin olduğu- Fer'i müdahale halinde dava harcı yatırılmasına gerek olmadığı ve lehine veya aleyhine hüküm kurulamayacağı- Bozma ilamından sonra dosyada dava konusu düğün salonu niteliğindeki bağımsız bölümün tamamına malik olan kişinin davaya dahili sağlanmadan yargılamaya devam edilmesinin hatalı olduğu-
Hukukumuzda davaya müdahale (katılma) iki türlü olup; bunlar fer‘i müdahale ve asli müdahale olarak adlandırıldığı- Asli müdahale 6100 sayılı HMK'nin 65. maddesinde düzenlenmiş, olup, buna göre yargılamanın konusu üzerinde hak iddia eden üçüncü kişinin, yargılamanın taraflarına karşı aynı mahkemede dava açabileceği belirtilmiş olduğu- Aynı Kanun'un 66. maddesinde ise feri müdahale düzenlenmiş olup, buna göre; fer’i müdahalede bulunan; hukuki yararı olduğu gerekçesiyle görülmekte olan davaya ancak, taraflardan birinin yanında ve onun yardımcısı olarak katılacağı- Bu nedenle, fer’i müdahale; bir davanın yanında bulunmak istediği taraf aleyhine sonuçlanmasının, hukuksal durumu dolaylı şekilde etkilenecek olan üçüncü kişinin başvuracağı bir yol olup, genellikle amacın, açılmış davanın yanında katıldığı taraf yararına sonuçlanmasını sağlamak olduğu- Müdahale talebinin kabulü halinde ise fer’i müdahil, lehine katıldığı tarafla birlikte hareket ederek davayı ancak bulunduğu noktadan itibaren takip ettiği- Hüküm, lehine müdahale edilen taraf hakkında verileceği-Müdahil hakkında karar verilemeyeceği- Müdahilin hükmü ancak, lehine katıldığı tarafla birlikte temyiz edebileceği-
Asli müdahale davası ile eldeki davanın konusu, sebebi ve taraflarının aynı olduğu, işbu davanın açıldığı tarihte asli müdahale davasının derdest olduğu ve henüz kesinleşmediği, derdestlik dava şartı olup yargılamanın her aşamasında resen göz önünde tutulması gerektiği, derdestlik nedeniyle davanın usulden reddi gerektiği-
İşyeri sigorta poliçesi gereği sigortalısına ödeme yapan davacının ödediği bedelin, zarardan sorumlu olduğu iddia edilen davalılardan rücuen tahsili istemi-
İhale yoluyla edinilen taşınmazların satış işlemlerinin yargı kararı ile iptal edilmesi nedeniyle mülkiyet hakkının; ihalenin iptal edilmesine yönelik açılan davadan haberdar olunmaması nedeniyle de adil yargılanma hakkının ihlal edildiği -
Bir kanun hükmü farklı bir anlam yüklenemeyecek kadar açık ve kesin değilse, bir başka deyişle 'hâkim görüşünü hukuki dayanaklara ve bilimsel görüşlere dayandırarak farklı bir bakış açısı getirmiş veya delillerin takdirinden elde ettiği kanaat ile uyuşmazlığı sonuçlandırmış ise' artık burada hâkimin sorumluluğundan bahsetmenin mümkün olmadığı- 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 164. maddesinin farklı bir anlam yüklenemeyecek kadar açık ve kesin bir kanun hükmü olmadığı, madde metni düzenlemesi dikkate alındığında farklı anlamların çıkarılabileceği belirtilerek farklı bir anlam yüklenemeyecek kadar açık ve kesin bir kanun hükmü bulunmadığı, bu nedenle de sorumluluk şartlarının oluşmadığı-
Fer’i müdahalede üçüncü kişi, hukuki yararı olduğu gerekçesiyle görülmekte olan davaya ancak taraflardan birinin yanında ve onun yardımcısı olarak katılabileceği, bu nedenle fer’i müdahale, bir davanın davalılar aleyhine sonuçlanması halinde, kendi hukuksal durumu dolaylı şekilde etkilenecek olan üçüncü kişinin başvuracağı bir yol olup, genellikle amaç, açılmış davanın davalı yararına sonuçlanmasını (reddedilmesini) sağlamak olduğu- Müdahale talebinin kabulü halinde fer’i müdahil, lehine katıldığı tarafla birlikte hareket ederek davayı ancak bulunduğu noktadan itibaren takip edebileceği- Hükmün, lehine müdahale edilen taraf hakkında verileceği, müdahil hakkında karar verilemeyeceği- Müdahil hükmü ancak, lehine katıldığı tarafla birlikte temyiz edilebileceği- Somut olayda, her ne kadar fer'i müdahil tarafından davacı ve davalı tarafların, kendisinin nafaka alacağını tahsil edememesi için bu davayı muvazaalı olarak açtıkları iddia edilmişse de, dava dosyasının ekinde mevcut icra dosyasının incelendiğinde, icra dosyasının alacaklısı-eldeki davadaki fer'i müdahilin alacak miktarının toplamda 5.862 TL olması karşısında ortaklığın giderilmesine konu parsellerin satımı sonucunda üzerindeki muhdesatlar mevcut olmasa bile alacaklının salt zemin değerinden, alacağını karşılayabileceği açık iken muvazaa iddiasına kıymet verilmesi doğru görülmediği-
Fer’i müdahilin tek başına temyiz hakkının bulunmadığı- Usulsüz tescil iddiasına dayalı tapu kaydının iptali ve tescil davasında dava konusu para dışında başka bir şey (müddebih) ise değerini mahkemenin takdir edeceği- Bir davada müddebihin tek bir değeri olduğu ve bu şekilde müddeabihin değeri takdir edilip kesinleştikten sonra bu değerin, mahkemenin görevli olup olmadığı, mahkemenin kararının temyiz edilip edilemeyeceği, temyiz incelemesinin duruşmalı yapılıp yapılamayacağı, temyiz sonucunda verilecek Yargıtay kararına karşı karar düzeltme yoluna gidilip gidilemeyeceği, harç hesaplanması ve vekalet ücreti takdirinde esas alınacağı- Mahkemece, dava konusu taşınmazın harca esas değeri davacı tarafça dava açılırken tam olarak belirtilmediğinden değerin tespiti yönünden yapılan keşif ve bilirkişi giderinin davacının üzerinde bırakılmasına karar verilmiş ancak, mahkemece müddeabihin değerinin tespiti için keşif ve bilirkişi incelemesi yapılmış olup, müddeabihin değeri davanın başında mahkeme tarafından re’sen takdir edileceğinden, davada davacının gereksiz yere davanın uzamasına veya gider yapılmasına sebebiyet verdiği de söylenemeyeceğinden keşif ve bilirkişi ücretinden oluşan yargılama giderlerinden de davayı kabul eden davalının sorumlu tutulması gerektiği ve bu suretle, yapılan keşif ve bilirkişi giderinin davacının üzerinde bırakılmasına karar verilmesinin hatalı olduğu, ancak söz konusu yanlışlığın yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediği, kararının düzeltilerek onanmasına karar verildiği- Hükmün sadece fer'ileri yönünden temyiz halinde davalıdan alınması gereken temyiz peşin harcının maktu mu yoksa nisbi mi olacağı-
Anılan şirketin, TMSF tarafından el konulan şirketin eski hissedarı ve hakim ortağı olduğu, davacıların davasının kabul edilmesi halinde TMSF ile imzalanan protokoller gereğince bankanın/TMSF’nin Off Shore mudilerine ödemek zorunda kalacağı paralar nedeniyle müvekkiline rücu edebileceği, bu nedenle müvekkilinin hukuki menfaatinin etkilenecek olması nedeniyle davalı yanında fer'i müdahil olmasında hukuki yararının bulunduğu-
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
  • kayıt gösteriliyor