Taraflarca düzenlenen "kefalet sözleşmesi" başlıklı sözleşmenin garanti sözleşmesi niteliğinde olup olmadığı hakkında ki uyuşmazlıkta-
Kefaletin geçerli olabilmesi için kefalet limitinin sözleşmede yazılı olması ya da sözleşme içeriğinden anlaşılabilir olması gerektiği, taraflar arasındaki sözleşmenin 6. maddesindeki borçlu tarafından verilecek gayrimenkul ipoteği borçlunun risklerini belirtmekte olup, kefilin kefalet limiti olduğu anlamına gelmeyeceğinden sözleşmenin yorumunda hataya düşülerek kanıtlanamayan davanın reddine karar verilmesi gerektiği-
Borçlar Kanunu’ nun 484. (TBK 581 ve dv.) maddesi hükmü gereğince, yazılı şekilde düzenlenmiş, süresi ve ödenecek kira paralarının miktarı açıkça gösterilmiş bir kira sözleşmesini kiracının kefili sıfatıyla imzalayan kişi; sözleşmede gösterilen kira süresi boyunca kefil sıfatıyla kiralayana karşı sorumlu olacağı-
Kefalet sözleşmesinin, yazılı şekilde yapılmadıkça ve kefilin sorumlu olacağı azamî miktar ile kefalet tarihi belirtilmedikçe geçerli olmayacağı, kefilin, sorumlu olduğu azamî miktarı, kefalet tarihini ve müteselsil kefil olması durumunda, bu sıfatla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girdiğini kefalet sözleşmesinde kendi el yazısıyla belirtmesinin şart olduğu ve eşlerden birinin diğerinin yazılı rızasıyla kefil olabileceğini; bu rızanın sözleşmenin kurulmasından önce ya da en geç kurulması anında verilmiş olmasının zorunlu olduğu-
Mahkemece “kefil olan davacının borcun tamamını ödediği, kefil olan diğer davalılara 1/3 oranında rücu hakkına sahip olduğu, rehinli aracın satış bedelinin tenzili ile... TL asıl alacak ve... TL işlemiş faiz üzerinden itirazın iptali gerektiğini” belirterek davanın kısmen kabulüne karar vermiş olmasında yasaya aykırı bir yön bulunmadığı-
Kefalet, taraflar arasında imzalanan ve feshedildiği ileri sürülen kredi kartı sözleşmesine dayalı olup, uyuşmazlığın sözleşme ilişkisinden kaynaklandığı- Taraflar arasında imzalanan sözleşmeden sonra, sözleşmeden kaynaklanan uyuşmazlığın; sebepsiz zenginleşme kurallarına göre değil, sözleşme hukuku çerçevesinde çözümlenmesi gerektiği ve davacının sorumlu olduğu kefalet limitini yargılama sırasında öğrendiği, bu nedenle zamanaşımı süresinin öğrenme tarihinden itibaren başlayacağı-