Aracı kurum çalışanının eylemleri nedeniyle gerçekleşen haksız fiilden kaynaklı tazminat istemine ilişkin davada, davacı tarafından hisse senedi alımı için kendisine para verildiği iddia edilen davalının kurum çalışanı olması ve diğer davalının faaliyetlerinde yardımcı kişi kullanması nedeniyle davalı aracı kurumun BK. 100. maddesi uyarınca sorumluluğunun söz konusu olduğu- Kurum nezdinde davacı adına açılmış bir işlem hesabı olmasa da, davalının, davacıyı işlemlerdeki komisyon ücretlerinden kurtarmak için kendi üzerinden alım satım işlemlerini gerçekleştirdiğini ifade etmesi karşısında, davacının adına işlem yapıldığı inancı ile kurum çalışanına paralar vermesi nedeniyle, davacı ile davalı aracı kurum arasında hisse alım satımına dair sözleşme bulunduğunun kabulünün gerektiği- BK. mad. 100 uyarınca, diğer davalının yaptığı işlem sonucu zarar gören davacıya karşı davalı kurumun tam sorumlu olduğu ve BK. mad. 125 gereğince zamanaşımının dolmadığı, davalı yönünden verilen kararın kesinleştiği gerekçesiyle davalı kurum yönünden davanın kabulü gerektiği-
Davalı banka personelinin mudilere ait hesaplar üzerinde usulsüz işlemlerde bulunarak zimmetine para geçirdiği, davalı bankanın çalışanı tarafından hesap sahiplerine verilen zarardan davalı bankanın adam çalıştıran sıfatıyla sorumlu olduğu, davacının da bu kapsamda zarara uğradığı, ancak davacının ıslah talebinin bozma kararından sonra yapılmış olması nedeniyle geçerli olmadığı, bu nedenle ıslah ile arttırılan miktar bakımından uyuşmazlığın esasına girilmesinin mümkün bulunmadığı gerekçesiyle davanın kabulü ile ıslah dilekçesiyle talep edilen meblağın geçerli bir ıslah olmadığı için reddine karar verilmesinin isabetli olduğu-
Ceza dosyasında sanık olan davalı şirket çalışanının aleyhine verilen ve kesinleşen bir mahkumiyet hükmü bulunmasa da, soruşturma ve kovuşturma aşamasındaki ifadelerinde davacıdan elden para aldığını, bu paraların yatırım hesabında görülmediğini, hisse senedi alıp satarak müşterisinin zarar etmesine neden olduğunu ikrar ettiğinden, ikrarının da değerlendirilerek, davacının uğradığı zararın takdir ve tayininin gerektiği- Davalı şirketin, çalışanının eylemlerinden TBK. mad. 116 gereği sorumlu olacağı-
Davalı bankanın, kendisinin ifa yardımcısı konumunda olan banka çalışanının gerçekleştirmiş olduğu usulsüz, hukuka ve borca aykırı davranışlarından dolayı davacının uğramış olduğu zarardan asli borçlu sıfatıyla kusursuz olarak sorumlu olduğu, ayrıca bankanın söz konusu zararın önlenmesi için gerekli önlemlerin alınmaması yönünden de kusurlu olduğu, davacının toplam alacağı da likit olduğundan, itirazın iptali davasının kabulüne karar verilmesinin isabetli olduğu-
Davacı vekili, davalı bankadaki davacıya ait mevduat hesaplarından banka çalışanı davalı tarafından, müvekkilinin talimatı olmadan sahte imza ile para çekildiğini, adı geçen hakkında suç duyurusunda bulunulduğunu, davalı bankanın ise adam çalıştıran sıfatıyla ağır kusurlu olduğunu ileri sürerek açtığı davada, mahkemece "...yetki itirazının HUMK'nın 21. maddesi gereğince kabul göremeyeceği, zamanaşımı itirazının ise, TBK madde 146'ya göre 10 yıllık zamanaşımına tabi olması nedeniyle yerinde olmadığı, davanın şubesi yerine merkeze karşı da açılabileceği, davalı banka çalışanın, davacının imzası yerine kendi imza atmak suretiyle davacı hesabından 7 adet dekontla para çektiğinin adli tıp raporu ve ceza yargılaması neticesinde kesinleştiği, davacının müfettiş ifadesinde alacağını talep etmesi karşısında davacıdan alınan ibranamenin hükümsüz olduğu, davalıların müştereken müteselsilen sorumlu olduğu" gerekçesiyle, "davanın kabulüne" karar verilmesinin isabetli olduğu-
Davalı bankanın BK. mad. 100 ve mevduat sözleşmesinin tarafı olması nedeniyle sözleşmeden doğan özen yükümlülüğü sonucunda, banka müdürünün kusurlu davranışlarıyla ortaya çıkan zararı gidermekle yükümlü olduğu, davacının bir güven kurumu olan bankaya yatırdığı paranın özenli bir şekilde muhafazası ve ilk talebinde hesap sahibine ödeme yapılmasının davalı bankanın sözleşmeden ve bankacılık mevzuatından doğan sorumluluğu olduğu, davacının hesaplarındaki paraların davacının bilgisi ve onayı olmadan çekilmiş veya transfer edilmiş olmasının, bankanın bu borcunu ortadan kaldırmayacağı, davalı bankanın, davacıya ait hesaplardaki paraları davacıya iade etmekle yükümlü olduğu- Davalılardan biri aleyhindeki davanın geri alınmış olması ve davalının da muvafakat etmesi halinde, HMK. mad. 123 uyarınca bu davalı hakkında karar verilmesine yer olmadığına kararı verilmesi gerektiğii
İtimat kurumları olan bankaların, aldıkları mevduatları sahtecilere karşı özenle korumak zorunda olduğu ve objektif özen borcunun gereği olarak hafif kusurlarından da sorumlu olduğu- Bankaların kendilerine yatırılan paraları müdilerce istendiğinde veya belli bir vadede aynı veya misli olarak iade etmekle yükümlü oldukları ve hiçbir gerekçe ve bahane ile yararlandıkları mevduatı mudilere iadeden kaçınamayacakları- Davalı, davacı ile diğer davalıların bankayı dolandırmak amacıyla iş ve gönül birliği yaptıklarını iddia edip kanıtlayamamış ve BK. mad. 100 doğrultusunda bir kurtuluş kanıtı getirememiş; davalı tarafından davalı bankaya para çekilirken sunulan vekaletnamede yer alan imza ile davacının banka hesap kayıtlarında yer alan imzasının farklı olduğu, ayrıca yine vekâletnamede ve ekinde yer alan nüfus cüzdan fotokopisinde yer alan fotoğraf ile davacıya ait nüfus cüzdanındaki fotoğraf arasında gözle görülür belirgin farklılık bulunduğu anlaşıldığından,, davalının noterde sahte nüfus cüzdanına istinaden düzenlenen resmi vekâletnamenin de sahte olduğunun kabulü gerektiği- Dava konusu düzenleme şeklindeki vekâletnamenin ekindeki nüfus cüzdanının, medeni hali kısmında bekar yazmasına rağmen; davacının gerçek nüfus cüzdanının farklı olduğu ve davacının 1938 doğumlu olup, her ay hesap defterine aylık tahakkuk eden faizi işletmek için banka şubesine geldiği, banka görevlilerinin soruşturma aşamasındaki ifadelerinde davacının simaen tanındığının belirtildiği, davalı tarafından sunulan vekaletnameye dayanılarak davacıya ait yüksek meblağlı bir hesabın kapatılması talep edilmesine rağmen, banka görevlileri tarafından davacıya herhangi bir şekilde bilgi verilmediği, davalının kurtuluş kanıtı getirerek hal ve şartlardan doğan özen yükümlülüğünü yerine getirdiğini ispat edemediği ve kusursuz sorumluluğu ilkesi gereğince adam çalıştıran sıfatıyla sorumluluğunun bulunduğu-
Davacının, bankaya olan güveninden  kaynaklı olarak şube müdürüne her türlü işlemi yapması için vekaletname verdiği, şube müdürünün parayı çekerek kullandığı, hakkında ceza davasında mahkumiyet kararı verildiği anlaşıldığından,  davacının alacak davasının kabulü gerektiği-      
Takibe itiraz sonrası bir kısım ödemelerin yapıldığı konusunda uyuşmazlık bulunmadığından ödenen kısım yönünden davacı alacaklının dava açmakta hukuki yararı bulunmadığı-  Davalı kefil olup, sözleşmede gayrinakdi krediye (çek sorumluluk tutarı deposuna) ilişkin bir hüküm bulunmadığından bankanın kefilden depo isteyemeyeceği-
Davalı bankanın eski müdürünün davacının vadesiz mevduat hesaplarından usulsüz, sahte imza ile para çektiği, davalı bankanın istihdam ettiği banka personelinin 3.kişiye vermiş olduğu zarar nedeni ile BK. mad.116 'ya göre güven kurumu olan bankanın müşterisine karşı sorumlu olduğu-
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • kayıt gösteriliyor