Davacının davayı somutlaştırma yükü, hakimin de davayı aydınlatma yükümlülüğü bulunduğu göz önüne alınarak; davacının 9 yıllık çalışma süresi boyunca hiç yıllık izin kullanmadığı hayatın olağan akışına ters olduğundan, davacının beyanı alındıktan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilip, sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
Avukatın vekâleten takip etmekte olduğu bir davada; taraflara oranla üçüncü kişi konumunda olduğundan görevi nedeniyle öğrendiği hususlar dışında, tanıklık etmek zorunda olup, tanık olarak dinlenilmesinde de yasal engel bulunmadığı, diğer tanıklar gibi HMK 240 vd gereğince dinlenilmesi gerektiği, aksi durumda; hukuki dinlenilme ve adil yargılanma hakkının ihlal edilip, savunma hakkı kısıtlanacağından davacı tanığı dinlenilip tüm deliller birlikte değerlendirilerek bir karar verilmesi gerektiği- "Avukatlık görevini bıraktıktan sonra tanık olarak dinlenilmesi gerektiği, aynı davada vekillik ve tanıklık görevlerinin bağdaşmayacağı, hukuk davalarında vekillerin yargılamanın tüm safhalarında aktif olarak taraf adına gerek usuli gerekse esasa ilişkin bütün işlemleri yürüttükleri, davada taraf olmayan kişilerin tanık olarak gösterilmesi gerektiği, diğer tanıkların dinlenilmesi aşamasında vekillerin hazır bulundukları da düşünüldüğünde tarafın aynı zamanda vekili olan tanığın dinlenilmesinin hak kaybına da neden olacağı" şeklindeki görüşün HGK çoğunluğunca kabul edilmediği-
Ön inceleme duruşmasında mahkemece, tarafların anlaşamadıkları hususların, dayanılan hukuki sebep ya da sebeplerin nelerden ibaret olduğu, isteğin ne olduğu saptanmamış olup; gerekçeli kararda da hukuki niteleme yapılmayarak davanın kabulü ile iptal tescile karar verilmiş olmasının hatalı olduğu- Davadaki uyuşmazlık konusunun, dayanılan hukuki sebep ya da sebeplerin neler olduğunun açık bir şekilde belirlenmesi, buna göre hukuki nitelemenin yapılarak uygulanacak yasa hükmünün tespit edilip uygulanması suretiyle bir inceleme yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
Hizmet akdi ile bir veya birden fazla işveren tarafından çalıştırılanların hizmetlerin tespitine ilişkin davaların, kamu düzenine ilişkin olduğu ve bu nedenle özel bir duyarlılıkla ve özenle yürütülmesinin zorunlu olduğundan tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyerek, gerekli araştırmaların re'sen yapılması ve kanıtların toplanması gerektiği-
Fazla çalışma alacağının, tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri bir konu olduğu- Tarafların uhdesinde bulunan ancak ibraz edilmeyen delillerin mahkemece re'sen getirtilmesinin, "taraflarca hazırlama ilkesine" (HMK. mad. 25) aykırı olacağı- Uyuşmazlık konusu fazla çalışma alacağının davacı tanık beyanlarına göre hesaplanıp hüküm altına alınmasının isabetli olduğu-
Havalenin, mevcut bir borcun ödenmesi amacıyla yapıldığı yolunda yasal karine bulunduğu ve bu yasal karinenin aksini ileri süren havalecinin, bu iddiasını kanıtlamakla yükümlü olduğu- Davalının, karşı tarafın ileri sürdüğü maddi vakıanın varlığını kabul ettiği ve fakat vakıanın hukuki niteliğinin farklı olduğunu ileri sürerek gerekçeli (vasıflı ) ikrarda bulunduğu; vasıflı ikrarın bölünmeyeceğinden bahisle ispat yükünün davacıda olduğu- Yemin teklifinde bulunulması için, yemin deliline dayanılmasının gerektiği-
Davacı kadının dava dilekçesinde tanık deliline dayanmadığı halde tanık listesi verdiği, mahkemece bu tanıklar dinlenerek erkeğe kusur izafe edildiği, dayanılmayan delillerin esas alınarak diğer eşe kusur yüklenemeyeceği-
Bölge adliye mahkemesince taraflar eşit kusurlu kabul edilerek davalı erkeğe birlik görevlerini yerine getirmemesinin, davacı kadına güven sarsıcı davranış kusur olarak yüklendiği, davacı kadın tarafından karar temyiz edilmediğinden kadına yüklenen kusurlu davranışın kesinleştiği, gerçekleşen bu duruma göre; davacı kadının, boşanmaya sebebiyet veren vakıalarda tam kusurlu bulunduğunun kabulü gerekeceği-
Mirasta denkleştirme davalarında, sadece yasal mirasçı aleyhine denkleştirme talebinde bulunulabileceği, yasal mirasçı olmayanlara yapılan kazandırmanın denkleştirmeye tabi olmadığı- Ölüme bağlı tasarrufla yapılan kazandırmanın denkleştirmeye tabi olmadığı- Saklı paylarının karşılığını alamayan mirasçıların, miras bırakanın tasarruf edebileceği kısmı aşan tasarruflarının tenkisini dava edebileceği ve miras bırakanın saklı pay kurallarını etkisiz kılmak amacıyla yaptığı açık olan kazandırmaların tenkise tabi olduğu- İade edilecek mal varlığı yönünden seçim hakkının davalının olduğu ister aynen iade talep edeceği, isterse bedelini ödeyeceği- Miras payının aşan kısmının davalıda kalması miras bırakanın iradesinden anlaşılıyorsa, aşan kısım için iade istenemeyeceği- Denkleştirme, denkleştirme anındaki değere göre yapılacağı- Denkleştirmede sebepsiz zenginleşme hükümlerinin uygulanacağı- Islah olmadıkça ya da terditli dava açılmamışsa, mirasta denkleştirme davası kendiliğinden tenkis davasına dönüşmeyeceği-
Bu kadar uzun süre boyunca yıllık izin hakkının kullandırılmaması yönündeki iddia hayatın olağan akışına uygun olmadığından, hakimin davayı aydınlatma ödevi kapsamında davacı asilin dinlenilmesi gerekliliği, dosya içeriğinden bir kısım imzalı bordrolar ile davacıya ilave tediye alacağı ödemesi yapıldığının anlaşılmasına karşın, bu imzalı bordroların dikkate alınmamasının doğru olmadığı, ilave tediye alacağı yönünden söz konusu bordrolar dikkate alınarak ve bu miktarların mahsubu ile hesaplama yapılması gerektiği-
Davacının davayı somutlaştırma yükü, hakimin de davayı aydınlatma yükümlülüğü bulunduğu göz önüne alınarak, davacının 7 yıllık çalışma süresi boyunca hiç yıllık izin kullanmaması hayatın olağan akışına ters olduğundan, davacının beyanı alındıktan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilip, sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-