Sadakat yükümlülüğüne aykırı davranıldığının tanık beyanları, HTS kayıtları, (bilirkişi vasıtasıyla incelenen ve içindeki fotoğraflara yönelik rapor düzenlenen) cep telefonu kayıtlarıyla sabit bulunduğu- Erkeğin kadına yönelik şiddetinin sürekli olduğu (tanık beyanı), erkeğin "sadakatsizliğin delili olarak sunulan video kaydının evlilik öncesine ait olduğu" savunmasının dilekçelerin karşılıklı verilmesi aşamasında ileri sürülmediği, istinaf aşamasındaki iddiaya itibar edilemeyeceği- Erkeğe verilen kusurun tanık beyanlarıyla ispatlandığı, kadına verilen erkeğe küfür onur kırıcı söylem ve hakaret ettiğine yönelik tanık beyanının sadece bir olaya ilişkin olması sebebi ile af kapsamında kalmakla kusur olmaktan çıkartılması gerektiği- Kadın yararına aylık 1.000,00 TL yoksulluk nafakasına, ortak çocuk için aylık 800,00 TL iştirak nafakasına hükmedilmesi gerektiği-
Tapuda gösterilen satış bedelleri ile taşınmazların gerçek bedelleri arasındaki oransızlığın tek başına muvazaanın delili olmadığı- Muris muvazaasına ilişkin davalarda fiili karinelerin varlığı tarafın ispat yükünü ortadan kaldırmaz ise de somut olayda olduğu gibi tanık delili dışında dayanılan başka delillerin bulunması durumunda dayanılan bu delillerin değerlendirilmesi sırasında da gözetileceği- Muris muvazaasına dayalı davada, ispat yükü üzerinde olan davacı tarafın temliklerin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı yapıldığı iddiasını ispatlayamadığından davanın reddine karar verilmesi gerekir iken, hatalı değerlendirme ile üstelik bu konuda ispat yükü de ters çevrilmek suretiyle murisin dava konusu taşınmazları satmasını gerektirecek makul sebebi bulunduğunun, satış parasının ne şekilde ödendiğinin, davalı tarafça ispat edilmesi gerektiği belirtilerek davanın kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğu-
Davacı tarafın tanık deliline dayanmadığı, muvazaa iddiasını ispatlayan somut bir vakıa ya da delil ortaya koymadığı, dinlenilen davalı tanıklarının ise temliklerin muvazaalı olduğu yönünde beyanda bulunmadığı, aksine murisin davacıdan mal kaçırma iradesinin bulunmadığını, yapılan satış işlemlerinin gerçek satış olduğunu, bedelinin muris tarafından tahsil edildiğini, satışlarda muvazaa olmadığını, çocuksuz olan murisin sağlığında mal tasfiyesi yaparak bedeli ile hayır işleri yaptığını, tanınmış bir iş adamı olduğundan bu durumun çevresince de bilindiğini beyan ettikleri, davalı vekilince sunulan dilekçe ile banka dekont suretleri sunulduğu, bedellerin arasındaki oransızlığın tek başına muvazaanın delili olmadığı, bu durumda tüm dosya kapsamına göre ispat yükü üzerinde olan davacı tarafın temliklerin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı yapıldığı iddiasını ispatlayamadığından davanın reddine karar verilmesi gerektiği; hatalı değerlendirme ile üstelik bu konuda ispat yükü de ters çevrilmek suretiyle murisin dava konusu taşınmazları satmasını gerektirecek makul sebebi bulunduğunun, satış parasının ne şekilde ödendiğinin, davaya konu devir nedeniyle yapıldığı belirtilen ödemelerin miras bırakan tarafından ne şekilde kullanıldığının davalı tarafça ispat edilmesi gerektiğinin belirtilmesinin doğru olmadığı- Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında; bedeller arasında aşırı fark bulunduğu, dinlenen tanık beyanlarının hükme esas alınamayacağı, muvazaa iddiası ispat edildiğinden Bölge Adliye Mahkemesince verilen direnme kararının yerinde olduğu ve onanması gerektiği görüşü ileri sürülmüş ise de; bu görüşün Kurul çoğunluğunca benimsenmediği-
Davalılar, ölünceye kadar bakma sözleşmesinin muvazaalı yapıldığını iddia ettiklerinden; mahkemece tarafların gerçek iradelerinin açıklığa kavuşturulması bakımından, sözleşme tarihindeki murisin elinde bulunan malvarlığının tespit edilecek miktarı ile temlik edilen malın bütün mamelekine oranı dikkate alınarak ölünceye kadar bakım sözleşmesine konu edilen taşınmazların makul olarak değerlendirilebilecek miktarı aşıp aşmadığının muris muvazaası ilkelerine uygun olarak yeterli araştırma ve inceleme yapılıp, toplanan ve toplanacak olan deliller ile birlikte, dinlenen taraf tanıklarının beyanları değerlendirilerek, ölünceye kadar bakma sözleşmesinin terekeden mal kaçırma amaçlı değil, gerçekten murisin bakımını sağlamak amacıyla düzenlenip düzenlenmediğinin araştırılması gerektiği-
Faturaya dayalı cari hesap alacağının tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemi- HMK m.222 kapsamında ticari defter ve kayıtlarını ibraz etmesi için davalı yana ihtarlı davetiye tebliğ edilmesi ve ibrazı durumunda davalı defter ve kayıtları incelendikten sonra oluşacak sonuca göre, ibrazdan kaçınılması durumunda ise HMK m.222/son hükmü nazara alınarak bir karar verilmesi gerektiği-
Davalı işverenin davacının asgari ücretin üzerinde bir ücretle çalıştığını bankalara bildirdiği yazılarla açıkça ifade etmesi, davacının diğer şoförlere göre davalı işyerinde daha fazla ve yüksek ücretle çalıştığına ilişkin davacı tanıklarının birbirini doğrulayan beyanlarının bulunması, emsal ücret araştırması sonucunda bildirilen ücret miktarı, HMKnun 200. maddesinde belirtilen senetle ispat sınırının 2012 ve 2013 yılları için 2.500TL olması ve tespit edilen aylık ücretin bu miktarın altında kalması hususları ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, davacının ücretinin asgari ücretin 1.69 katı olarak kabul edilmesinin isabetli olduğu- Davacı vekili uyuşmazlık konusu dönemini kapsayan şekilde ayrı ayrı ay ve yıl belirtmek suretiyle davacının aldığını iddia ettiği gerçek ücret miktarını açıklayarak talebini ayrıntılı, açık ve anlaşılır şekilde belirttiğinden, somutlaştırma yükümlülüğünü yerine getirdiği anlaşılan davacı tarafın talebinin açıklattırılmasına gerek olmadığı-
Off Shore hesabına aktarılan paradan kaynaklı munzam zarar talebi- Ülkemizdeki belirli dönemlerde mevcut olan ekonomik olumsuzluklardan enflasyon, yüksek faiz, para değerindeki düşüş gibi olgulara dayalı aşkın (munzam) zarar talebinin, zarar olgusunun delili olarak kabul edilemeyeceği- Faizi aşan aşkın (munzam) zararın, genel ekonomik olumsuzlukların (ülkede cari enflasyon oranı, yüksek ve değişken döviz kurları, mevduat faizleri, paranın satın alma gücünde meydana gelen azalma) dışında davacının durumuna özgü somut vakıalarla ispatlanması gerektiği- Kanıtlanacak olguların; ekonomik şartlar sonucu ortaya çıkan olumsuzluklar gibi genel ve soyut hususlardan ziyade geç ödeme nedeniyle davacının kendisinin, şahsen ve somut olarak uğradığı zarar olduğu-
Ekonomik koşullardaki olumsuzluklar nedeniyle paranın satın alma gücünde meydana gelen azalma, alacaklı yönünden aşkın zarar olarak nitelendirilemeyeceği, temerrüt faiziyle birlikte davacıya ödenen anapara yanında temerrüt faizini aşan zararın, davacı tarafından kendi duruma özgü şekilde somut olarak ispat edilmemiş olması nedeniyle yerinde olduğu-
Vekalet görevinin kötüye kullanılmasından kaynaklanan tapu iptali ve tesciline ilişkin davada delil listesinde belirtilen ve dinletilmesinden vazgeçilmeyen tanığın mahkemece dinlenilmeden karar verilmesinin hukuki dinlenilme hakkının ihlali niteliğinde olduğu-
Temyiz aşamasında ilk defa sunulan dekont suretinin yargılamanın başından beri davalının elinde bulunduğunun anlaşıldığı, temyiz aşamasına kadar sunulamama nedeninin açıklanmadığı, delilin sonradan oluşturulmadığı, sonradan delil gösterilebilmesi için HMK. 145'de belirtilen istisnai hâllerin mevcudiyetinin ileri sürülmediği, belgenin sunulmamasının davalının kendi ihmalinden kaynaklandığı, davacının sunulan bu delile içerik olarak karşı çıkmasının sunulduğu tarih itibariyle mümkün olmadığı gözetildiğinde, delili davanın en başından beri var olduğu hâlde yargılama aşamasında ileri sürmeyen davalının, kararın temyizi aşamasında dosyaya yeni delil sunarak bu delil doğrultusunda değerlendirme yapılmasını talep etmesinin mümkün olmadığı- Emsal dosyalarda verilen kararlara göre eldeki davada yol ve yemek ücreti alacaklarının varlığının ispatlandığının kabul edilemeyeceği, bu yönde işyeri uygulamasının olduğunun kabulüne dair yeterli değil olmadığı- Davalı şirket muhasebecisinin posta çeki hesabına ödeme yapıldığı iddia edilerek buna ilişkin PTT makbuzu sunulduğundan, ödeme yapılan kişinin ödemenin yapıldığı tarihte davalı işverenlerden herhangi birinin işçisi olup olmadığının belirlenmesi, davalı işyerinden, ekat belgesi ile ilgili eğitimi vermek ile sorumlu olan kurum ve kuruluşlardan, yapıldığı iddia edilen ödeme ile ilgili bilgi belge temin edilmesi gerektiği-