Murisin dava konusu taşınmazın çıplak mülkiyetini ölümünden sonra konutsuz kalmaması için davalı eşine temlik ettiği tüm dosya kapsamı ile sabit olduğundan murisin mal kaçırma amacından söz edilemeyecektir. Nitekim, davacılar da dava dilekçelerinde murisin temlikteki amacının davalıyı maddi olarak garantiye almak olduğunun belirtilmesi karşısında muris muvazaası nedeniyle tapu iptal ve tescil davasının reddinin gerektiği-
Taraflar arasındaki sözleşmenin 1. maddesi, davacı yararına olmak üzere davalılar ......... ve ...............’nin taahhüdü niteliğinde başka bir deyişle “üçüncü kişi yararına taahhüt” niteliğinde olup 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 129. maddesinin, “Kendi adına sözleşme yapan kişi, sözleşmeye üçüncü kişi yararına bir edim yükümlülüğü koydurmuşsa, edimin üçüncü kişiye ifa edilmesini isteyebilir. Üçüncü kişi veya üçüncü kişiye halef olanlar da, tarafların amacına veya örf ve âdete uygun düştüğü takdirde edimin ifasını isteyebilirler. Bu durumda, üçüncü kişi veya ona halef olanlar bu hakkı kullanmak istediklerini borçluya bildirdikten sonra, alacaklı borçluyu ibra edemeyeceği gibi, borcun nitelik ve kapsamını da değiştiremez.” şeklinde düzenlediği, bununla birlikte aynı Kanun'un 12/2 ve 237. maddeleri gereğince sözleşme konusunun taşınmaz olması sebebiyle bu maddelerde aranan geçerlilik şekline uyulmadan devrin kesin hükümsüz olması sebebiyle mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken somut olaya uygun bulunmayan gerekçeyle yerel mahkemece davanın kabulüne yönelik karar verilmesi ve ............ Bölge Adliye Mahkemesi ....... Hukuk Dairesince davalılar vekilinin istinaf talebinin esastan reddine karar verilmesinin doğru olmadığı-
Tapulu taşınmazların satışı, resmi şekilde yapılmadıkça hukuken geçerli bir sonuç doğurmayacağı ve satın alana herhangi bir mülkiyet hakkını bahşetmeyeceği- Çekişmeli taşınmazı haricen satın aldığında alan kişinin haksız işgalci konumunda olduğunun söylenemeyeceği ve bu nedenle ecrimisil talebinin reddedilmesi gerektiği- Ülkemizde yaşanan ve uzun yıllar boyu yüksek oranlarda seyreden enflasyon nedeni ile belli bir miktar paranın verildiği tarihteki alım gücü ile aynı miktar paranın aradan geçen zamana bağlı olarak iade günündeki alım gücünün farklı ve çok daha az olduğu bir gerçek olduğundan hukuken geçersiz sözleşmeler tasfiye edilirken, denkleştirici adalet kuralının göz ardı edilmemesi gerektiği-
Sözleşmede şirkete ait kaşe bulunmakta ise de, kaşe üzerindeki imzanın şirket yetkilisine ait olmadığı, yetkili temsilcisinin imzasını taşımayan sözleşmeden ve kendisine yapılmamış ödemeden dolayı sorumlu tutulamayacağı sebebiyle pasif husumet yokluğuyla rededilen davada şirkete ait ticaret sicil gazetesi kayıtları ve Ticaret Sicil Müdürlüğü yazı cevabı incelendiğinde, şirketin 7 yıl süre ile şirket ortaklarından biri tarafından tam yetki ile münferiden temsil ve ilzama yetkili kıldığı, şirket ortaklarının evli oldukları da dikkate alındığında, davalı şirket ile ortağın davaya konu somut olay dahilinde elbirliği ile hareket ettikleri sabit olduğundan, davalı şirket yönünden de davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği-
Muris muvazaası hukuki nedenine dayalı tapu iptali-tescil istemi- Taşınmazların birleşen dava tarihi itibariyle değerinin keşfen saptanmadığı anlaşıldığından, dava konusu taşınmazlar başında yeniden keşif yapılarak ya da ek rapor alınarak taşınmazların birleştirilen dava tarihindeki değerinin belirlenmesi, eksik peşin nispi harç varsa tamamlanması, ayrıca çekişme konusu... taşınmazların muristen asıl davada davalıya temlikine ilişkin resmi senetlerin merciinden getirtilmesi gerektiği-
Dava, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca yükleniciye isabet eden bağımsız bölümlerin tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir...Eser sözleşmesi feshedilmediği sürece yapılan işin yüklenici tarafından yapılmış olduğu kabul edilir. Bu karinenin aksi iddia eden tarafından ispat edilmelidir.
Geçerli bir kat karşılığı inşaat sözleşmesinde, yükleniciye ait olacağı kararlaştırılan bir bağımsız bölümün, yüklenici tarafından adi yazılı bir sözleşmeyle üçüncü kişiye satılmasının, "alacağın temliki" hükümlerine tabi bir işlem olduğu- Bozma ilamında "Davacının dava dışı arsa sahipleri ile kat karşılığı inşaat sözleşmesi incelenerek davacının geçerli bir kat karşılığı inşaat sözleşmesi gereği kendisine düşen bir bağımsız bölümü satıp satmadığının tespit edilmesi ve buna göre dava konusu sözleşmenin geçerliğinin değerlendirilmesi, sözleşmenin geçerli olduğunun tespit edilmesi halinde dava konusu sözleşme hükümleri değerlendirilerek ve davalının satış sözleşmesi yapılmasına itirazı olmadığı gibi rızasıyla 3. kişiye devredildiği hususu da gözetilmek sureti ile bir karar verilmesi gerekir" denilmiş olup bozma sonrasında dosyaya kazandırılan sözleşmeye göre mahkemenin, davacının bağımsız bölümü alacağın temliki hükümlerine satabileceği ve bağımsız bölümün davalının rızasıyla 3. kişiye devredildiği kabulü gerektiği-
Uyuşmazlık, muris muvazaası hukuki nedenine dayalı pay oranında tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir... Davalının mirasbırakanın tek oğlu olduğu, her ikisi de İstanbul’da bulunan dava konusu taşınmazların satış bedelinin mirasbırakana ödendiği savunulmuş ise de, bu yöne ilişkin sunulan dekontların üç ayda bir mirasbırakana davalı tarafından gönderilen paraya ilişkin olduğu, tanık anlatımlarından bu paranın davalıya verilen yardım parası olduğu ve bu nedenle usulen mirasbırakana gönderildiğinin anlaşıldığı, anılan dekontların dava konusu taşınmazların satış bedellerinin ödenmesine ilişkin olduğunun kabul edilemeyeceği- Mirasbırakanın Almanya’da işçi olarak çalışıp Türkiye’ye döndüğü, maddi durumunun iyi olduğu, dava konusu taşınmazları satmasını gerektirir bir ihtiyacının bulunmadığı anlaşılmakta olup, mirasbırakanın dava konusu taşınmazları tek erkek çocuğuna temlik etmekteki asıl irade ve amacının mirasçılardan mal kaçırmak olduğu sonucuna varıldığı-
Kat karşılığı inşaat sözleşmelerinde, inşaatın kısa sürede tamamlanması amacıyla inşaatın başında bu sözleşme uyarınca tapuda devir yapılmasına rağmen, yüklenicinin edimini yerine getirmemesi nedeniyle sözleşmeden dönüldüğünde artık tapuda yapılan devrin sebebinin ortadan kalkacağı ve kayıt yolsuz tescile dönüşeceği- Avans niteliğinde devredilen bu payların, yüklenici temerrüde düştüğünde arsa sahibi tarafından geri istenebileceği ve yüklenici ile bağımsız bölüm almak üzere sözleşme yapan üçüncü kişilerin, tapuda yapılan devre rağmen bu payları arsa sahibine iade etmek zorunda olduğu ve üçüncü kişiler için TMK’nın 1023. maddesinin uygulanamayacağı-
Tapudan üçüncü şahsa pay devreden arsa sahibinin bu devrin yüklenicinin talimatı ile yapıldığını aynı derecede delillerle ispat etmesinin zorunlu olduğu- Davalı arsa sahibinin resmî senedin aksini, başka bir ifadeyle "davacının isteği üzerine satış yaptığına" dair savunmasını davacı yüklenici ile bağımsız bölümü satın alan üçüncü kişiler arasında yapılan alacağın temliki niteliğindeki belgeyle, satın alan üçüncü kişilerin bunu doğrulayan beyanıyla, üçüncü kişiler tarafından satış bedelinin yükleniciye ödendiğine dair banka kaydı, havale ya da resmî belge ile kanıtlamasının mümkün olduğu- Mahkemece; tarafların kusur durumunun belirlenmesi ve davalı arsa sahibinin dava konusu bağımsız bölümleri dava dışı üçüncü kişilere kimin adına sattığının tespit edilmesi için tarafların tüm delilleri değerlendirilip, bağımsız bölümü satın alan üçüncü kişiler ile yapılan alacağın temliki niteliğindeki belgelerin, taraflara ait banka hesap kayıtlarının, havale ya da resmî belgelerin incelenmesi suretiyle hasıl olacak sonuca göre davacının ıslah talebi de dikkate alınarak karar verilmesi gerektiği-