Kanun ya da hakim tarafından tayin edilmiş olan kesin süre içerisinde yerine getirilmeyen bir işlemin bu süre geçtikten sonra yerine getirilemeyeceği ancak kesin sürenin sonuçlarının tarafa açıklanmaması halinde verilen kesin sürenin usulüne uygun olmayacağı-
İster kanun, ister hakim tarafından tayin edilmiş olsun, kesin süre içerisinde yerine getirilmeyen bir işlemin, bu süre geçtikten sonra yerine getirilmesinin olanaklı olmadığı ve HMK mad. 94 uyarınca kesin süreye ilişkin ara kararının hiçbir duraksamaya yer vermeyecek biçimde açık olması taraflara yüklenen yükümlülüklerin, yapılması gereken işlerin neler olduğunun ve her iş için yatırılacak ücretin hiçbir şüpheye yer vermeyecek şekilde açıklanması gerektiği-
Hakimin kanundaki süreleri artıramayacağı, eksiltemeyeceği- Eksik harcın ikmali için gelecek celseye kadar süre tanınması gerekirken, mahkemece davacı tarafa 1 haftalık kesin süre verilmesinin hatalı olduğu- Harç ikmaline ilişkin ara kararı yerine getirilmediği takdirde, HMK'nın 150. maddesi gereği dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilmesi gerekirken, mahkemece doğrudan açılmamış sayılmasına karar verilmesinin hatalı olduğu- Dava konusu taşınmazların dava tarihi itibariyle belirlenen değerleri üzerinden davacının miras payına isabet eden kısmın saptanması, ondan sonra eksik harç tespit edilerek davacıya sonraki celseye kadar süre verilmesi, mahkemece (belirlenen değer üzerinden) harcın tamamlanmaması durumunda dosyanın işlemden kaldırılması ve şartlar oluştuğu takdirde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerektiği-
Trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle maddi tazminat istemi- Ara kararında davanın reddedileceği hususunun ihtar edilmemesine karşın red kararı verilmesi isabetli olmadığı gibi, yapılması istenen işler için verilen süre HMK'un 90. maddesine uygun olmadığından, davacıyı bağlayıcı özelliği olmadığı- Mahkemece, kazayla ilgili dosyaya getirtilen hastane kayıtları ve ekleri Adli Tıp Kurumuna gönderilmek suretiyle konusunda uzman bilirkişilerden kaza tarihi gözetilerek geçici ve/veya sürekli işgöremezliğin bulunup bulunmadığına dair rapor alınması, muayene için davacının sevkinin istenilmesi halinde sevkedilmesi, davacı vekiline davacının muayeneye müracaatı için yeterli ve makul kesin süre verilerek, kesin süreye uyulmamasının sonuçları da açıkça ihtar edilerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
Davacı vekiline, ek raporun tebliğinden itibaren ıslah dilekçesini sunmak üzere 1 hafta süre verildiği, söz konusu ek raporun davacı vekiline tebliğ edildiği tarihten bir gün sonra davacı vekilinin davasını ıslah ettiği ve ıslah harcını yatırdığı anlaşılmakla; mahkemece davacı vekilinin süresinde ıslah talebinde bulunduğunun kabulü ile yargılamaya devam edilerek karar verilmesi gerektiği-
HMK mad. 90/1 uyarınca kanunda belirtilen istisnai durumlar dışında kanundaki süreleri hakimin artırıp düşüremeyeceği- İlk derece mahkemesinin karar tarihinde yürürlükte olan 5521 s. İş Mahkemeleri K. mad. 8/3 uyarınca, temyiz süresinin Bölge Adliye Mahkemesi gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 8 gün olduğu- İstinaf dairesince yanılgılı olarak sekiz gün yerine iki haftalık kanun yolu süresi verilmesi halinde de, 8 günlük temyiz süresinin geçerli olacağı-
Hakkın zayi olması gibi ağır bir müeyyideye bağlanan kesin sürenin, hukuki sonuç doğurabilmesi için, yapılması gereken işlemlerin ve ne kadarlık sürede yapılacağının açık ve tam olarak belirtilmesi gerektiği gibi, bunların yapılmamasının doğuracağı sonuçların da açıklanması ve tarafların uyarılması gerekeceği-
İİK mad. 121 gereği alacaklı tarafından alınan yetkiye istinaden açılan ortaklığın giderilmesine ilişkin davanın duruşma açımlaksızın evrak üzerinde görülemeyeceği- Davacı vekiline tebliğ edilen muhtıra ile tensip iki haftalık kesin süre verilip, bu süre içinde ara kararı gereği yerine getirilmediğinden davanın açılmamış sayılmasına karar verilmişse de, kesin süre gereğinin davacı vekili tarafından süresi içerinde yerine getirildiği ve karar verildiği tarihten önce de kesin sürenin yerine getirildiğinin mahkemeye bildirildiği anlaşıldığından, mahkemece davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesinin de isabetsiz olduğu-
İş sözleşmesinin tarafları arasında ücret miktarı konusunda çıkabilecek ihtilaflarda gerçek ücretin her türlü delille ispatının mümkün olduğu- Ücretin mevcut delillerle şüpheye yer bırakmayacak şekilde belirlenmesi mümkün bulunmadığı durumlarda, yapılan iş, hizmet süresi ve diğer belirleyici özellikler belirtilmek suretiyle ilgili meslek örgütlerinden sorulmak suretiyle de ücretin belirlenebileceği- İster kanun, ister hâkim tarafından tayin edilmiş olsun, kesin süre içerisinde yerine getirilmeyen bir işlemin bu süre geçtikten sonra yerine getirilmesi olanaklı olmadığı- Emsal ücret araştırması yapılması bakımından oluşturulan ve kesin süre ihtiva eden ara kararlarının, ödenmesi gereken müzekkere masrafı miktarının açıkça ara kararda yer almaması nedeni ile usulüne uygun olmadığı- İşçilik alacağına ilişkin davada, mahkemece emsal ücret araştırması için usuli işlemlerin ikmali ile dosya içindeki deliller ile birlikte değerlendirme yapılarak karar verilmesi gerektiği- "Tarafların davacı işçiye ödenecek ücretin miktarı konusunda sözlü olarak anlaştıkları, ücret belgesinin davacı işçiye bankadan kredi çekmesi için verildiği, davacının aldığı ücret miktarına ilişkin tanık beyanı bulunmadığı ve bu  durumda emsal ücret araştırması yapılmasının gerekmediği"ne ilişkin görüşün HGK. tarafından kabul edilmediği-
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • kayıt gösteriliyor