Türk mahkemelerinin münhasır yetkili olduğu bir konuda yabancı mahkemece verilen kararın tenfizine ve tanınmasına karar verilemeyeceği-
Türkiye Cumhuriyeti ile Hollanda Devleti arasında 30/7/1981 tarihinde yürürlüğe girmiş bir sözleşme mevcut ise de; bu sözleşme Hollanda Mahkemelerinden verilmiş olan boşanma, ayrılık ve evlenmenin butlanı gibi  kararların Türk Mahkemelerince tenfizine ilişkin olup, Hollanda Arnhem Bölge Mahkemesi Sulh Ceza Hakimliğince verilen ve tenfizi istenen karar bu tipte bir karar olmadığından bahisle davanın reddine karar verilen ve dairemiz  kurulunca onanan davada, davacı vekilinin istemi haksız fiilden doğan alacağın tahsiline ilişkin olmasına göre bunun bir eda davası olduğu, eda davasının ne tenfiz ne tanıma olduğu, eda davasında davacının tanınmamış ve tenfizi istenmemiş yabancı mahkeme ilamına takdiri delil olarak dayanabileceği, Usul Yasasında açıklandığı şekilde bu tür delilin diğer delillerle birlikte takdir edileceği ve değerlendirileceği-
Sözleşmeyi imzalayanın sözleşme ve tahkim şartını kabul etme yetkisinin bulunmadığı, bu konuda özel yetki verilmediği, kamu düzeni nedeniyle BK.nun 388/3 maddesinde özel yetki kuralının zorunlu hale getirildiği, ayrıca asıl sözleşmenin geçerli olmasının sözleşmedeki tahkim şartının da geçerli olduğunu göstermeyeceği-
Sözleşmenin her iki tarafına da terditli olarak hakem seçimi hakkı tanıyan sözleşme hükmünün Türk Kamu düzenine aykırı sayılamayacağı, davacı şirketin mukim bulunduğu Rusya ile Türkiye’nin de imzaladığı 1958 tarihli New York Sözleşmesine göre, yabancı hakem kararının bağlayıcı olmasının tenfiz için yeterli olacağı-
Sözleşmede hakemlerin uygulayacakları usul taraflarca kararlaştırılmış ise, hakemlerce buna aykırı olarak hakemliğin cereyan ettiği yer kanunu hükümlerinin uygulanamayacağı-
Tenfiz kararının verilebilmesi için aranılacak şartlar 2675 sayılı MÖUHK.nun 38. maddesinde belirlenmiş olup bu şartlardan "karşılıklılık ilkesi"nin temel ilke durumunda olduğu, karşılıklılık gerçekleşmez ise, tenfiz isteğinin diğer şartlar aranmadan reddedilmesinin gerektiği, Alman Hukuk Yargılamaları Kanunu (ZPO)'nun tenfizi kabul eden 722 ve 723. maddeleri ile MÖUHK. nun 34. maddesinin, iki ülkenin hukuk düzenindeki paralelliğin varlığını gösterdiği, gerek MÖUHK.nun 38 ve gerekse ZPO.nun 328/5. maddesinde kabul edilen temel ilke karşısında artık "karşılıklılığın" gerçekleştiğinin kabul edilmesi gerektiği-