Projesinde, "konkordatodan etkilenen adi alacaklıların, adi alacaklarının ana para kısmı hariç faiz ve diğer bütün ferilerinden feragat etmiş sayılmalarına" yer verilen konkordatonun 'tenzilat konkordatosu' örneği olduğu- İİK 308/c-III uyarınca, rehinli alacaklıların rehnin kıymetini karşılayan miktardaki alacaklarının tasdik edilen konkordatodan etkilenmediği de dikkate alındığında, adi alacaklıların faiz gibi bir kısım alacaklarında tenzilat yapılması, tasdik edilen konkordato projesinde alacaklılar arasında eşitlik ilkesine aykırı bir durum oluşturmadığı- Talep eden şirketin faaliyetlerine, adi ve rehinli alacaklılarla yaptığı anlaşmalar uyarınca ödemelerine devam ettiği, kefil olduğu grup şirketlerinin de ayrıca konkordato talep ettiği, konkordato projelerinin tasdik edildiği, bu şirketlerin de ödemelerine devam ettiği anlaşılmakla, "tasdik edilen projenin eşitlik ilkesine aykırı olduğu" gerekçesiyle "konkordato tasdik talebinin reddiyle talep eden şirketin iflâsına karar verilmesinin" yerinde olmadığı-
"Davacının 2014 tarihi itibariyle malvarlığı ve ekonomik durumunun 950.000,00 TL değerindeki bir taşınmazı satın alacak güçte olduğunu beyan etmesine rağmen, davalı taşınmaz satıcısına ödediği toplam 800.000,00 TL'nı nereden temin ederek ödediği konusunda bir beyanda bulunmadığı ve buna dair bir belge sunmadığı, davacı tarafından taşınmaz satışına ve bedel ödendiğine dair sözleşme ve belgeler adi nitelikte olup, sonradan düzenlenmesi mümkün olduğu, davacı 2014 tarihi itibariyle yüksek bir meblağ sayılan 800.000,00 TL'nı davalı borçluya taşınmaz karşılığı verdiğini tevsik edici bir delil sunamadığı, böyle bir ödemenin kendisi ve davalı borçlunun ticari defter ve belgelerinde kayıtlı olduğunu ileri sürmediği, davadan önce davalı borçlunun yakınları tarafından davalı ... hakkında tapu iptali ve tescili davası açılması ve bu davalı hakkında suç duyurusunda bulunması, davacının alacağı 20.02.2014'te muaccel hale gelmesine rağmen, borçlusunun taşınmaz üzerindeki ipoteği kaldıramadığı için onun ekonomik gücünün olmadığını bildiği halde pasif kalarak 4 yılı aşkın bir süre sonra alacağını tahsil için icra takibine başladığı da dikkate alındığında, ilk derece mahkemesince davacının alacağının gerçek olduğunu ispatlayamadığı" gerekçesi ile 'davanın reddine' karar vermesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı-
Tedbir kararı dikkate alındığında, rehinle temin edilmiş alacaklar yönünden rehnin paraya çevrilmesi yolu ile takip başlatılıp, başlamış olan takiplere de devam edilmesine engel bir hükmün bulunmadığı, asıl ve birleşen dosya davacıları hakkında ipoteğe dayalı takip yapılmasında herhangi bir isabetsizlik görülmediği, konkordato tasdiki dosyasındaki bilirkişi raporunda davalı banka alacağının adi alacak olarak geçtiğini belirtilmiş ise de, takibe dayanak ipotek resmi senet içerikleri gözetildiğinde, takibe konu alacağın rehinle temin edildiği açık olduğu gibi, bu hususun icra mahkemesince değerlendirilemeyeceği toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, kararın usul ve yasaya uygun olduğu-
Alacaklı tarafından konkordato projesine “Ret” oyu kullanılmışsa da, İİK. 304/1 uyarınca itiraz sebeplerini tasdik duruşmasından en az üç gün önce yazılı olarak bildirmediği ve tasdik duruşmasına katılmadığı anlaşılan alacaklının, İİK. 308/a uyarınca mahkemece verilen tasdik kararını istinaf hakkı bulunmadığı- "İİK 308/a'da belirtilen 'itiraz eden alacaklı' deyiminden sadece tasdik duruşmasından önce itirazlarını yazılı olarak bildirerek tasdik duruşmasına katılan alacakların kastedilmediği, alacaklılar toplantısında ya da yedi günlük iltihak süresi içinde 'Ret' oyu veren alacaklıların da kararı istinaf edebileceği, İİK 308/a'da, konkordato hakkında verilen karara karşı borçlu veya konkordato talep eden alacaklının kararın tebliğinden; itiraz eden diğer alacaklıların ise, tasdik kararının ilânından itibaren istinaf yoluna başvurabileceğinin düzenlendiği, alacaklılar yönünden kanun yoluna başvuru süresi ilândan itibaren başladığına göre, itiraz eden alacaklının tasdik duruşmasına katılma şartının aranmadığı, bu nedenlerle alacaklılar toplantısında ya da iltihak süresi içinde olumsuz oy kullanarak iradesini belli eden alacaklının kanun yoluna başvuru hakkının kabulünün gerektiği" görüşünün HGK çoğunluğunca benimsenmediği-
Konkordato- Borca batıklık bilançosu-  Marka değerinin tespitine yönelik yapılan hesaplama-
Ödeme şartını ihlal suçundan sanıkların cezai sorumluluğunun devam edip etmeyeceğinin tespiti açısından taahhüde konu borç yönünden, konkordato tasdiki yargılaması sürecinin "bekletici sorun" yapılması gerektiği- Konkordato tasdiki yargılamasını yapan hukuk mahkemesince verilecek kararların sonucuna göre sanıkların hukukî durumunun tayin ve takdiri gerektiği-
Konkordato başvurusu üzerine ticaret mahkemesince "daha önce başlatılmış olan takiplerin durdurulmasına.....”  karar verildiği, takibin ise geçici mühlet kararı verilmeden başlatıldığı anlaşıldığından, mahkemece "takibin durdurulmasına" karar verilmesi gerekirken "takibin iptaline" karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
İhtiyati haciz isteminde bulunan banka tarafından borçlu tarafa keşide olunan kât ihtarında, keşidecisi borçlu şirketin çeklerin karşılıksız çıkmasının taraflar arasında imzalanan sözleşmedeki "..çeklerin karşılıksız çıkması.." hükmüne dayandırılarak hesabın kât edildiği anlaşılmışsa da, ilk derece mahkemesince, "söz konusu kât ihtarına konu olan 3 adet çekin ibraz tarihlerinin asıl borçlu şirketin almış olduğu 3 aylık geçici mühletin başlangıç tarihi olan geçici konkordato komiserlerinin göreve başladığı tarihten sonra olduğu, karşılıksız olduğu iddia edilen çeklerin konkordato projesi kapsamında kaldığı, borçlu şirketin ödemelerinin konkordato komiseri kurulunun denetimde bulunduğu, konkordato nedeniyle alınan tedbirlerin alacaklı bankaya da genel kredi sözleşmesini sonlandırma yetkisi vermeyeceği gibi asıl borçlu şirketin alacaklı bankadan kullanmış olduğu kredilerin ödenmesinde de herhangi bir gecikmenin söz konusu olmadığı, alacağın bu itibarla İİK. mad. 258 gereğince muaccel hale gelmediği" gerekçesiyle "ihtiyati haciz kararının kaldırılmasına" karar verilmesinin usul ve yasaya uygun olduğu- Müteselsil kefil hakkında icra takibine girişilebilmesi için diğer koşulların yanında ayrıca müteselsil kefile de ihtar gönderilmesi gibi bir koşulun yasada yer almadığı- Hem asıl borçluya, hem de müteselsil kefile aynı anda ihtar gönderilip borçluya gönderilen ihtarın tebliğine rağmen verilen süre içinde borcun ödenmemesi üzerine yasada belirtilen koşullar gerçekleşmiş olacağından bu durumda müteselsil kefil aleyhine takibe girişilebileceği- Her ne kadar asıl borçlu şirket dışındaki diğer borçlular yönünden geçici mühlet kararı verilmemiş ise de, ilk derece mahkemesinin gerekçesinde de belirtildiği üzere asıl borçlu şirketin kullanmış olduğu kredinin geri ödenmesinde herhangi gecikme söz konusu olmadığı, asıl borçlu şirketin kullanmış olduğu kredinin muaccel olmadığı görülmekle alacaklı bankanın sözleşmenin kefili olan diğer borçlulara da müracaatı söz konusu olamayacağından buna yönelik istinaf başvurusunun da yerinde olmadığı-
Mali konularda uzman kişilerden oluşan komiserlerin varmış olduğu sonuçlar itibariyle, "davacıların konkordato taleplerinin yerinde olduğu" ve "tasdiki halinde projenin uygulanabileceği" belirtilmiş olmasına rağmen, mahkemece bu konuda uzmanlarından rapor alınmayarak, hakimlik bilgisi de mali konularda değerlendirmeye yetmediğinden, ayrıca iflas yönünden konkordato da belirlenen rayiç değerlerin güncel ve iflas kararlarına özgü yöntemle denetlenmeden "projenin uygulanabilirlik kabiliyetinin bulunmadığı" sonucuna varılmasının kanuni dinlenme hakkı ve usul kurallarına uygun düşmediği- Bölge Adliye Mahekemsince "Konkordato komiserlerinin vardığı sonucu da tartışıp değerlendiren bir uzman heyet raporu alınıncaya kadar önceki tarihli tedbir kararlarının devamına, kararının kaldırıldığının HMK. mad. 289 gereğince mahkemece ilanına, ayrıca aynı hüküm gereğince usul ekonomisi ilkesi gereği ilgililere tebliğine gerek olmadığına, davada birden çok davacı olmasına rağmen projenin tek olması, alacaklıların çoğunlukla aynı kişiler olması dolayısıyla değerlendirmenin tek taraf gibi yapılacak olması karşısında kamu düzenine ilişkin olan usul ekonomisi ilkesi nazara alınarak ve de talep edenlerin davayı açmaktaki durumları dikkate alınarak usul ekonomisi ilkesi gereğince komiser heyetine takdir edilen ücretin mahkemesince yeniden değerlendirilmesine, karardan bir örneğinin derhal iflas Müdürlüğüne ve Ticaret Sicil Müdürlüğü'ne bildirilmesine" karar verildiği-
  • 1
  • 2
  • 3
  • kayıt gösteriliyor