Takip dayanağı bononun, icra takibine konu edilmesinden sonra takipsiz bırakılması ve borçlunun İİK. 71/II ve 33/a-II uyarınca "zamanaşımı nedeniyle icranın geri bırakılması kararı almasından ve bu kararın kesinleştiğinin alacaklıya tebliğinden itibaren 7 gün içinde -TBK. m.82'deki zamanaşımı süresi geçmeden- "sebepsiz zenginleşme davası" (TBK. m.77 vd.) ve "temel ilişkiye dayalı alacak davası" açabileceği- NOT: Alacaklının "icranın geri bırakılması kararının kendisine tebliğinden itibaren 7 gün içinde" açması gereken davanın "zamanaşımının vâki olmadığını ispat konusunda olacağı" İİK. m.33/a-II'de açıkça belirtilmiş olduğu halde, yüksek mahkeme bu kararında, alacaklının "temel ilişkiye dayalı alacak davası" olabileceğini belirtmiştir. Bu konuda ayrıca bknz: Yargıtay 11. HD. 09.06.2021 T. E: 5867, K: 4925; İzmir BAM 12. HD. 22.03.2022 T. E: 2198, K: 799; Yargıtay 12. HD. 20.06.2011 T. E: 14157, K: 12445; HGK. 15.03.2006 T. E: 12-61, K: 59; Yargıtay 12. HD. 08.02.2005 T. E: 25108, K: 2083 (www.e-uyar.com)
Zamanaşımına uğrayan ve bu nedenle kambiyo senedi vasfını kaybederek (yazılı) delil başlangıcına dönüşen bonodaki vade tarihinin; temel ilişkiye dayanılarak yapılan bir takip veya açılan bir davada temerrüde esas alınamayacağı-
Takibe konu bononun vade tarihi 18/07/2007 olup alacaklı tarafça 3 yıllık süre geçirilmeden 08/08/2008 tarihinde takibe başlandığına göre, borçlunun zamanaşımı itirazının yerinde olmadığı anlaşıldığından, mahkemece, borçlunun icra dosyasına sunduğu diğer itirazları incelenerek alacaklının itirazın kaldırılması talebinin değerlendirilmesi gerekeceği-
Takibi başlatan alacaklı banka tarafından takip alacağının önce, TMSF'ye, daha sonra da TMSF tarafından Varlık Yönetim A.Ş.'ye temlik edildiği, alacaklı bankaca yapılan takibin devamına ilişkin işlemler nedeniyle alacağın 3 yıllık zamanaşımına uğramadan TMSF'ye temlik edildiği, bu nedenle, alacağın, bu temlik tarihi itibariyle 20 yıllık zamanaşımı süresine tâbi hale geldiği, son temlik tarihinde de takibin devamına yönelik işlemler yapıldığı ve 20 yıllık zamanaşımının henüz gerçekleşmediği anlaşıldığından, " zamanaşımı nedeniyle" (İİK. mad. 71, 33-a) icranın geri bırakılması"na yönelik şikayetin reddine karar verilmesi gerektiği-
Vade tarihlerinden itibaren üç yıllık süre geçtikten sonra takibe geçilen bonolar yönünden zamanaşımının oluştuğu ve bu bonolar yönünden takibin durdurulmasına karar verilmesi gerektiği-
Bir şikâyetin görülmesi ya da icranın geri bırakılması isteminin karara bağlanabilmesi için ortada derdest bir icra takibi olması gerektiği-
Yenileme talebinde bulunulmasının zamanaşımını kesen işlemlerden olmadığı- Ortaklığın giderilmesi davasının açılması için yetki alınması konusunda icra mahkemesine başvurulması ile zamanaşımının kesildiği, taşınmaza ilişkin kıymet takdiri yapılması talebinde bulunularak zamanaşımını kesen mahiyette talepte bulunulduğu, bu tarihler arasında ise zamanaşımını kesen bir işlem yapılmadığı anlaşıldığından, alacaklının bu işlemler arasında icra takibini sürdürme iradesini gösteren bir takip işlemine rastlanılmadığından, mahkemece "icranın geri bırakılmasına" karar verilmesi gerekeceği-
Bonolarda zamanaşımı süresinin 3 yıl olduğu ve 3 yıllık zamanaşımı süresi içinde bonoların icraya konulması halinde kambiyo senedi niteliğini yitirip bu senetlerin tek başına alacağın varlığını ispat açısından yeterli bir belge olarak kabul edilemeyeceği- Davalının imzasını taşıyan bu belgelerin delil başlangıcı sayılacağı bu nedenle alacaklı iddiasının diğer yan deliller ve tanık beyanlarıyla ispat edilmesi gerektiği- 
"Adres kapalı. İşyerinin penceresinden (vitrininden) bakıldığında adresin kapalı ve boş olduğu haciz kabil bir malın bulunmadığı görüldü. Mahallinde başkaca yapılacak işlem kalmadığından tutanağa son verildi." şeklindeki haciz tutanağının, kesin aciz vesikasının sonuçlarını doğurmayacağı- Alacaklının, haciz talebinden sonra yenileme talebine kadar zamanaşımını kesen bir işlemi bulunmadığından, bonolar için öngörülen 3 yıllık zamanaşımının dolmuş olduğu, mahkemece; "borçlu şirket adına kayıtlı menkul ve gayri menkullerin tespit edilemediği, borçlu şirketin haczi kabil malının bulunmaması nedeniyle haciz tutanağının İİK.nun 143. maddesindeki aciz vesikası hükmünde olduğu ve İİK.nun 105/1. maddesi kapsamında muvazaa nedeniyle açılan tasarrufun iptali davasının zaman aşımını keseceği" gerekçesi ile icranın geri bırakılmasına yönelik şikayetin reddine karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
TTK. mad. 661 uyarınca, zamanaşımına uğramış bir bonoda yazılı alacağın temel ilişkiye dayanılmak suretiyle talep edilebileceği ve bu isteme ilişkin davalarda gerek temel ilişkinin varlığını ve niteliğini, gerekse o ilişkiden doğan bir alacağın bulunduğunu ve alacak miktarını kanıtlama yükümlülüğü davacıya ait olduğu- Dava konusu olan bononların, zamanaşımına uğramış olmaları nedeniyle kambiyo senedi niteliğini kaybettiği, HMK’nın 202/2. maddesinde delil başlangıcı, iddia konusu hukuki işlemin tamamen ispatına yeterli olmamakla birlikte, söz konusu hukuki işlemi muhtemel gösteren ve kendisine karşı ileri sürülen kimse veya temsilcisi tarafından verilmiş veya gönderilmiş belge olduğu, HMK’nın 202/1. maddesinde ise yazılı delil niteliğinde bir belgenin bulunması halinde, senetle ispatı gereken bir hukuki işlemin tanıkla ispat edilebileceği, adli tıp raporu ile dava konusu bonolardaki imzanın davalıların murisine ait olduğu ve bu haliyle muris tarafından düzenlenen bonoların zamanaşımına uğramış olmakla yazılı delil başlangıcı niteliğinde olduğu, temel ilişki konusunda tanık deliline başvurulduğu, dinlenen tanık beyanlarından davalıların murislerinin davacıya borçlu olduğunun anlaşıldığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmesinin isabetli olduğu-
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • kayıt gösteriliyor