Dava açma, icra takibi başlatma, başvuru, şikâyet, itiraz, ihtar, bildirim, ibraz ve zaman aşımı süreleri, hak düşürücü süreler ve zorunlu idari başvuru süreleri de dâhil olmak üzere bir hakkın doğumu, kullanımı veya sona ermesine ilişkin tüm süreler; 06.01.1982 tarihli ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu, 04.12.2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ve 12.01.2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile usul hükmü içeren diğer kanunlarda taraflar bakımından belirlenen süreler ve bu kapsamda hâkim tarafından tayin edilen süreler ile arabuluculuk ve uzlaştırma kurumlarındaki süreler 13.03.2020 (bu tarih dâhil) tarihinden, bu Kanun’la belirtilen süreler 30.04.2020 tarihine kadar durdurulmuş olup, 30.04.2020 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 2480 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı’na göre de, 7226 sayılı Kanun’un geçici 1. maddesinin 1. fıkrasında düzenlenen durma süresi 01.05.2020 (bu tarih dâhil) tarihinden 15.06.2020 (bu tarih dâhil) tarihine kadar uzatıldığı, takip hukukuna ve icra iflas kanunları ile belirtilen sürelerin 13.03.2020 tarihi ile 15.06.2020 tarihleri arasında durmuş olduğundan bu tarihler arasında geçen sürelerin hesaba katılmayarak yapılan hesaplamada takibe mesnet zaman aşımı iddiasında bulunan bonolar hakkında yasal süresi içerisinde takip başlatılmış olduğu, borçlunun borca itirazını İİK'nın 169/a maddesinde açıklanan belgelerle ispat edemediği, icra mahkemesinin dar yetkili mahkeme olması nedeniyle Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma dosyasının bekletici mesele yapılmasının olanaklı olmadığı-
Borçlu hakkında 17.10.2019 tarihinde takip başlatıldığı, 17.11.2019 tarihinde ödeme emrinin borçluya tebliğ edildiği, bu tarihten itibaren alacaklı bir yıllık zaman aşımı süresi içinde şikayetçi borçlu yönünden zaman aşımını kesecek nitelikte takip işlemi yapmadığından bir yıllık zaman aşımı süresinin dolduğu gerekçesi icranın geri bırakılmasına karar verildiği-
Dosyada zamanaşımını kesen son işlem tarihinden itibaren dava tarihine kadar üç yıllık zamanaşımı süresi geçtiğinden, bonoya dayalı takipte üç yıllık zamanaşımının gerçekleştiği ve icranın geri bırakılmasına karar verilmesi gerektiği- Takip açıldıktan sonra, banka tarafından alacağın varlık şirketine devredilmesiyle zamanaşımı süresinin 20 yıl olduğunun kabul edilemeyeceği-
TTK.'nun 750. maddesinde ise zamanaşımını kesen sebepler düzenlenmiş olup, bu sebeplerden birinin de alacaklı tarafından yapılan icra takip talepleri olduğu, haciz talebi de bir icra takip talebi olduğundan haciz talebinde bulunulması ile zamanaşımının kesileceği-
İstinaf ve temyiz yoluna başvurunun satıştan başka icrai işlemleri durdurmayacağı, meskeniyet şikayetinin reddine ilişkin karara karşı borçlu kanun yoluna başvurmuş olup "borçlunun başka malvarlığı olmadığı" gerekçesi ile "zamanaşımının kesildiğinin kabul edilemeyeceği", borçlunun işe girme ya da miras yoluyla mal edinebilme ihtimalinin mevcut olduğu gözetilerek icra takibini ilerletmeye yönelik başka taleplerde bulunabileceği dikkate alınmak suretiyle, İİK. m 71/son; 33/a uyarınca, bonoya dayalı takibin kesinleşmesinden sonra zamanaşımına uğradığına yönelik başvurunun esasının incelenmesi gerektiği-
Takibin kesinleşmesinden önce borçlulara ödeme emri gönderilmesine karar verildiği tarih ile ödeme emrinin yeniden tebliğe çıkarıldığı tarih arasında alacaklı tarafından zamanaşımını kesen herhangi bir işlem yapılmadığından TTK’nun 661/1. maddesinde ön görülen 3 yıllık zamanaşımı süresinin geçtiğinin görüldüğü, o halde, ilk derece mahkemesince, borçluların takibin kesinleşmesinden önceki döneme ilişkin zamanaşımı itirazı nedeni ile İİK'nun 169/a-5. maddesi gereğince takibin durdurulmasına karar verilmesi gerekeceği-
İlk derece mahkemesince ve bölge adliye mahkemesince iddia edildiği şekilde, düzenleme tarihi 07/03/2015 olan bononun, 30/04/2015 vade tarihinde tahrifat yapılarak 30/04/2016 haline getirildiği kabul edilse bile bu hususun senedin kambiyo vasfını etkilemeyeceği, takip tarihi itibariyle 3 yıllık zamanaşımı süresine de bir etkisi olmayacağı gerekçesi ile tahrifat iddiası hakkında bilirkişi incelemesi yaptırılmadan hüküm tesisinin doğru olmadığı, o halde; mahkemece, HMK'nun 266. maddesi uyarınca; anılan bononun vade tarihinde tahrifat yapılıp yapılmadığının tespitinin özel ve teknik bir bilgiyi gerektirmesi nedeniyle, öncelikle bilirkişi incelemesi yaptırılması, tahrifat iddiasının sabit olması halinde ise bononun, tahrifat öncesi durumuna göre zamanaşımı süresinin dolup dolmadığı değerlendirilerek oluşacak sonuca göre olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesi gerekeceği-
Takibe dayanak yapılan senedin zamanaşımına uğramış olması nedeniyle yazılı delil başlangıcı niteliğinde olan ve asıl borç ilişkisinin tanık dahil her türlü delille ispat edilebileceği-
Takip dayanağı bononun, icra takibine konu edilmesinden sonra takipsiz bırakılması ve borçlunun İİK. 71/II ve 33/a-II uyarınca "zamanaşımı nedeniyle icranın geri bırakılması kararı almasından ve bu kararın kesinleştiğinin alacaklıya tebliğinden itibaren 7 gün içinde -TBK. m.82'deki zamanaşımı süresi geçmeden- "sebepsiz zenginleşme davası" (TBK. m.77 vd.) ve "temel ilişkiye dayalı alacak davası" açabileceği- NOT: Alacaklının "icranın geri bırakılması kararının kendisine tebliğinden itibaren 7 gün içinde" açması gereken davanın "zamanaşımının vâki olmadığını ispat konusunda olacağı" İİK. m.33/a-II'de açıkça belirtilmiş olduğu halde, yüksek mahkeme bu kararında, alacaklının "temel ilişkiye dayalı alacak davası" olabileceğini belirtmiştir. Bu konuda ayrıca bknz: Yargıtay 11. HD. 09.06.2021 T. E: 5867, K: 4925; İzmir BAM 12. HD. 22.03.2022 T. E: 2198, K: 799; Yargıtay 12. HD. 20.06.2011 T. E: 14157, K: 12445; HGK. 15.03.2006 T. E: 12-61, K: 59; Yargıtay 12. HD. 08.02.2005 T. E: 25108, K: 2083 (www.e-uyar.com)
Zamanaşımına uğrayan ve bu nedenle kambiyo senedi vasfını kaybederek (yazılı) delil başlangıcına dönüşen bonodaki vade tarihinin; temel ilişkiye dayanılarak yapılan bir takip veya açılan bir davada temerrüde esas alınamayacağı-