Davacı; "davalılardan ... ile gerçekleştirdiği evlenme akdinin, davalının evliliğe engel olacak derecede akıl zayıflığı bulunması nedeniyle, babası ve aynı zamanda vasisi olan diğer davalının talebi üzerine mahkeme kararı ile iptal edildiğini; davalıların, evliliğe engel bu durumu bilmelerine karşın kendisinden gizlediklerini ve bu nedenle iptal ile sonuçlanan bu evlililiği yapmasında davalıların kusurlu olduğunu beyan ederek, maddi ve manevi zararının davalılardan müştereken ve müteselsilen tazmini"" isteminde bulunmuş olup mahkemece, "tarafların tespit edilen sosyal ve ekonomik durumları itibariyle hakkaniyetin gerektirdiği hallerde ayırt etme gücü bulunmayanların başkalarına verdikleri zararların tazminine hükmedileceğine" ilişkin TBK'nın 65. maddesi hükmünün somut olayda uygulama koşullarının bulunup bulunmadığı ile ilgili bir değerlendirme yapılması gerekirken, “akıl zayıflığı” tanısı konulan davalılardan... hakkında araştırma yapılmadan tazminata hükmedilmiş olmasının hatalı olduğu-
Konusunda uzman işgüvenliği ve elektrik mühendislerinden oluşacak bilirkişi kurulundan, denetime elverişli rapor alınarak, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanun'unun kusursuz sorumluluk başlığı altında düzenlenen yapı malikinin sorumluluğu ilkeleri gereğince davalının durumu değerlendirilip hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği-
Tam ehliyetsiz kişilerin hukuki işlemlerinin hükümsüz olduğu- Herkesin haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorunda olduğu- Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeninin korumadığı- Vesayet altındaki kişinin fiil ehliyetine haiz olduğu hususunda diğer tarafı yanıltmış olması halinde onun bu yüzden uğradığı zarardan sorumlu olacağı- Kendisini ehil bir kişi gibi gösterip hukuki işlem yapan ve bu suretle karşı tarafı zarara uğratan ehliyetsiz kişinin bu zarardan sorumlu olacağı-
Kural olarak tam ehliyetsizlerin hukuki işlemlerinin hükümsüz olduğu, Bu kuralın istisnalarının bulunduğu; bunlardan birinin de TMK. 2.maddesinde düzenlenen dürüstlük kuralı ve hakkın kötüye kullanılmaması ilkesi olduğu- Buna göre 'herkesin haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kuralına uymak zorunda olduğu'- Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeninin korumadığı- 09.03.1955 gün ve 22/2 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararında da belirtildiği gibi, mümeyyiz olmayan kimsenin, temyiz kudretini haiz olsa idi aynı surette hareket edecek, yani normal zekalı bir insan dahi aynı tarzda muamelede bulunabilecek idi ise, ehliyetsiz olduğundan bahisle muamelenin hükümsüzlüğünü ileri süremeyeceği- Tam ehliyetli biri gibi hareket eden davacının hisse senedi alım-satım yaptığı tarih itibariyle tüm dünyada var olan ekonomik krizin de etkisi ile zarar etmesi sonucu, bu zararın tazminini davalı bankadan istemesinin hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğu-
Araç satış sözleşmesinin ibraz edilen nüfus cüzdanındaki bilgiler kullanılarak tanzim edilmesi gerektiği, kimlik sorgulama sisteminden elde edilen bilgiler kullanılarak tanzim edilemeyeceği- Sahte nüfus cüzdanı ile kimlik sorgulamasında elde edilen bilgiler arasındaki açık farklılığı gözetmeden işlem tesis eden davalı noterin sorumlu olduğu-
Taksirle yangına sebebiyet verme suçundan cezası kesinleşen suça sürüklenen çocuğun, suç tarihi öncesinde evine gitmek istememesi nedeniyle Çocuk ve Gençlik Merkezi Müdürlüğü’ne getirildiği ve burayı da izinsiz terk ettiği nazara alındığında suç tarihi itibariyle davalı çocuk ile velayetinde kendisinde olan babası arasındaki bağımlılık ilişkisinin kesildiği; bu şekli ile davalı babanın ev başkanı sorumluluğu durumunun sona erdiğinin kabulü gerektiği- Pasif husumet yokluğu nedeniyle kendisine karşı açılan davanın reddine karar verildiğinde, lehine red kararı verilen davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği-
Ev başkanının sorumluluğunun yasal dayanağını TMK. mad. 369' dan aldığı; hukuksal nitelikçe aile hukuku hükümleriyle sıkı sıkıya bağlantılı bulunduğu ve konu hakkında çıkan uyuşmazlıkların Aile Mahkemesinde görülmesi gerektiği-
Davalı şahıslardan biri adına trafikte kayıtlı otomobilin, davalı şahıs adına düzenlenmiş sahte nüfus cüzdanı kullanılarak davacı şirkete satıldığı, gerçek araç malikinin kimlik bilgileri kullanılarak sahte olarak düzenlenmiş ve davalı notere ibraz edilmiş bulunan nüfus cüzdanındaki bir kısım bilgilerin farklı olduğu anlaşıldığından noter katibinin eylemi ile davacının zararı arasında uygun illiyet bağının bulunduğu ve zararın tazmininde davalı noter katibinin kusursuz sorumluluğunun olduğu-
Zarar gören davacının, davalı noterin kusurunu kanıtlamak zorunda olmadığı, sadece zararla eylem arasındaki uygun illiyet bağını kanıtlamak zorunda oluğu- Noterin bir kamu hizmeti ifa ettiği de dikkate alınarak sorumluluğun belirlenmesinde normal bir insanın göstereceği özenli davranışın değil, aynı işi üstlenen noterlik mesleğinde çalışan bir kişinin göstermesi gereken objektif davranışın esas alınacağı- Mücbir sebep, zarar görenin tam kusuru ve üçüncü kişinin ağır kusuru ile illiyet bağının kesileceği ve kusursuz sorumlu olan kişinin sorumluluktan kurtulacağı-
  • 1
  • 2
  • 3
  • kayıt gösteriliyor