Verilen IBAN bilgilerine göre havale işlemlerini gerçekleştiren bankanın paranın gönderildiği IBAN ile havale alıcısının isminin aynı olup olmadığını kontrol etme yükümlülüğünün bulunmadığı- Yapılan ilk havale işleminden sonra, davacı şirketin basiretli tacir olarak paranın gönderilmek istendiği alıcı şirket ile irtibata geçerek paranın alıcının hesabına geçip geçmediğini teyit etmeden aradan 20 günden fazla süre geçtikten sonra aynı IBAN’a havale işlemi yapılmasını talep etmesinde kusurlu olduğunun kabulü gerektiği- "Davacı ile arasında vekâlet ilişkisi bulunan davalı bankanın özen yükümlülüğünü yerine getirmesi gerektiği, bankanın en hafif kusurundan bile sorumlu olduğu, bankanın sorumlu olmaması için kusursuz olması gerektiği, davalı banka tarafından davacıya yurt dışına EFT işlemi yapılırken, hesap sahibi ile IBAN’ı eşleştirmenin mümkün olmadığını bildirmesi gerektiği" şeklindeki görüşlerin HGK çoğunluğunca benimsenmediği-
Rücuen tazminat istemi-
Hesap sahibinin bilgisi ve rızası dışında, ATM'den parasının çekilmesi olayında; usulsüz işlemler ile çekilen paraların aslında doğrudan doğruya bankanın zararı niteliğinde olduğu, mevduat sahibinin bankaya karşı alacağının aynen devam ettiği, usulsüz işlemlerin gerçekleşmesinde ispatlandığı taktirde mevduat sahibinin müterafik kusurundan söz edilebildiği, dava konusu olayda davacının banka kartının kopyalanmış olduğu, davacıya atfedilecek bir müterafik kusur isnadının mümkün olmadığı, davalı bankanın ise bir güven kurumu olarak mevduat hesabında bulunan paranın güvenliğini tam olarak sağlayamadığı ve kötüniyetli kişilerin işlemlerine karşı koruyamadığı, bu kişilerin eylem ve işlemlerine karşı koruyacak etkili mekanizmayı, güvenlik önlemlerini geliştirmediği, bu sebeple usulsüz işlemleri engelleyememesinden ve objektif özen yükümlülüğünün yerine getirilmemesinden kaynaklanan hafif kusurlarından dahi sorumlu olması nedeniyle oluşan zararın tümünden davalı bankanın sorumlu olduğu-
Davacının kızının davalı kuruma ait elektrik tellerine temas etmesi sonucu yaralanmasına ilişkin uyuşmazlıkta davalı kurumun olayın meydana gelmesinde kusursuz sorumluluk ilkesi gereğince sorumlu olduğu- Zarar görenin, gerek kısmi davaya gerekse sonradan açtığı ek davaya veya ıslaha konu ettiği kısma ilişkin olarak haksız fiil tarihinden itibaren temerrüt faizi isteme hakkına sahip olduğu- Tedavi giderinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan tahsilini istenmesine rağmen, olay tarihinden itibaren yasal faiz uygulanarak tahsil kararı verilmesinin hatalı olduğu (taleple bağlılık ilkesi)-
Hakkaniyet elverdiği takdirde tam ehliyetsiz olan kişinin, diğer tarafın batıl hukuki işlemin hüküm ifade ettiğine olan güveni nedeniyle oluşan zararından sorumlu olacağı- Kendisini ehil bir kişi gibi gösterip hukuki işlem yapan ve bu suretle karşı tarafı zarara uğratan ehliyetsiz kişinin bu zarardan sorumlu olacağının kabulü gerektiği- Tam ehliyetsiz kişinin kendisini ehil bir kişi gibi gösterip hukuki işlem yapması ve bu suretle karşı tarafı zarara uğratması, normal bir insanla eşdeğer tarzda hareket etmesi halinde hukuki muamelenin hükümsüzlüğünü ileri sürmenin hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olacağı-
Takip konusu borca ilişkin sözleşmelerin imzalandığı tarihte “psikotik bozukluk” tanısı koyan rapor ile kısıtlı bulunan davalının tam ehliyetli kişilerin dahi her zaman yararlanma olanağı bulamadıkları banka kredisinden yararlanarak aldığı tüketici kredisini kullanmak suretiyle bir menfaat elde ettiğinin ve davacı bankanın ödeme talebine kadar tam ehliyetli biri gibi hareket edebilen davalının borcun ifası istendiğinde ehliyetsizliğini ileri sürerek ifadan kaçınmasının hakkın kötüye kullanılması olduğunun kabulü gerektiği- Hacir altındaki kişinin karşı tarafın aleyhine olacak şekilde kendi mal varlığında meydana gelen sebepsiz zenginleşme oranında sorumlu olacağı- Zira sebepsiz zenginleşme hükümleri gözetildiğinde zenginleşenin iade borcunun doğması bakımından fiil ehliyetinden yoksun olmanın sonuca etkili olmadığı-
Devlet Hastanesinin verdiği sağlık raporuna göre akıl zayıflığı ve orta derecede zeka geriliği mevcut olan, ayrıca başkalarının bakım ve gözetimine muhtaç olan ve kendisine vasi tayini gereken bir kişinin, henüz vasilik görevi bulunmadan (daha sonra vasi olarak atanacak) kardeşi aracılığı ve kefaleti ile bankadan tüketici kredisi çekmek suretiyle menfaat elde ettiği ve davalı bankanın ödeme talebine kadar tam ehliyetli biri gibi hareket edebilen kısıtlının, borcun ifası istendiğinde ehliyetsizliğini ileri sürerek ifadan kaçınmasının hakkın kötüye kullanılması olduğu-
Ayırt etme gücü bulunmayanın eyleminin doğurduğu özel tehlike; ayırt etme gücü bulunmamasına karşın, objektif ölçüler içinde ona yüklenebilecek bir kusurun varlığı; ayırt etme gücü bulunmayanın, eylem sırasındaki öznel durumu ve zarar görene yönelik tutumu ile tarafların ekonomik varlıklarının göz önünde tutulacağı-
Davacı bankanın ödeme talebine kadar tam ehliyetli biri gibi hareket edebilen davalının, borcun ifası istendiğinde ehliyetsizliğini ileri sürerek, ifadan kaçınmasının hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğu- Sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre, hacir altındaki kişinin karşı tarafın aleyhine olacak şekilde kendi mal varlığında meydana gelen sebepsiz zenginleşme oranında sorumlu olacağı-Sebepsiz zenginleşmenin iade borcunun doğması bakımından fiil ehliyetinden yoksun olmanın sonuca etkili olmadığı- 
Davacı; "davalılardan ... ile gerçekleştirdiği evlenme akdinin, davalının evliliğe engel olacak derecede akıl zayıflığı bulunması nedeniyle, babası ve aynı zamanda vasisi olan diğer davalının talebi üzerine mahkeme kararı ile iptal edildiğini; davalıların, evliliğe engel bu durumu bilmelerine karşın kendisinden gizlediklerini ve bu nedenle iptal ile sonuçlanan bu evlililiği yapmasında davalıların kusurlu olduğunu beyan ederek, maddi ve manevi zararının davalılardan müştereken ve müteselsilen tazmini"" isteminde bulunmuş olup mahkemece, "tarafların tespit edilen sosyal ve ekonomik durumları itibariyle hakkaniyetin gerektirdiği hallerde ayırt etme gücü bulunmayanların başkalarına verdikleri zararların tazminine hükmedileceğine" ilişkin TBK'nın 65. maddesi hükmünün somut olayda uygulama koşullarının bulunup bulunmadığı ile ilgili bir değerlendirme yapılması gerekirken, “akıl zayıflığı” tanısı konulan davalılardan... hakkında araştırma yapılmadan tazminata hükmedilmiş olmasının hatalı olduğu-
  • 1
  • 2
  • 3
  • kayıt gösteriliyor