Bölge adliye mahkemesi gerekçesinde "... birleşen dava yönünden hüküm kurulmaması hatalı ise de birleşen dava yönünden istinaf yoluna başvurulmadığından bu husus istinaf başvuru kabul sebebi yapılmadığı..." belirmiş ise de, ilk derece mahkemesi karar başlığında ve hükmünde birleşen dava yer almadığından birleşen davanın davacı vekilinden birleşen dava ile ilgili istinaf talebinde bulunmasının beklenilemeyeceği, o halde Bölge Adliye Mahkemesince asıl ve birleşen davalar hakkında HMK. nın 359. maddesine uygun şekilde ayrı ayrı hüküm kurulması gerekirken, mahkemenin ........... E. sayılı birleşen dosyası hakkında hüküm kurulmamasının hatalı olduğu-
Bölge Adliye Mahkemesince ilk derece mahkemesinin kararını kaldırarak yeniden karar verilmesi ile yetinilmesi gerekirken, hem istinaf sebeplerinin reddine, hem de ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına karar verilerek şüphe ve tereddüt uyandıracak şekilde hüküm oluşturulmasının hatalı olduğu-
İpotek maliklerinin kendi taşınmazları için ihalenin feshi talebinde bulunabileceği- Şikayetçinin şikayete konu her iki taşınmaz yönünden de ipotekli taşınmaz maliki olmadığı gibi tapu sicilindeki ilgili ya da ihaleye pey süren kişi de olmadığı görülmekle Bölge Adliye Mahkemesince şikayetçinin ihalenin feshi şikayetinin her iki taşınmaz yönünden de aktif husumet ehliyeti yokluğundan reddi gerekeceği- Bölge Adliye Mahkemesi kararının hüküm kısmının 1 numaralı bendinde; "...Davacı ......... vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,” denildikten sonra 3 numaralı bendin (a) fıkrasında aynı kişi hakkında “ ... 8231 parsel 14 numaralı bağımsız bölümün ihalesinin feshine ilişkin şikayetin hukuki yarar yokluğundan reddine,...” şeklinde HMK. nın 359/2. maddesine aykırı olarak hüküm oluşturulması kendi içerisinde çelişki uyandırmakta olup, infazında şüphe ve tereddüt uyandıracak şekilde istinaf başvurusu “esastan reddedildikten” sonra bu defa işin esasına girilerek şikayetçinin lehine olacak şekilde şikayetin hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmesinin yerinde olmadığı-
Bölge adliye mahkemesinin Yargıtay (Kapatılan) 17. Hukuk Dairesi’nin bozması öncesinde vermiş olduğu kararı ile ilk derece mahkemesi hükmü kaldırılmış olup, bozma ilamı sonrası bölge adliye mahkemesince 6100 sayılı HMK.’nun 359. ve 360. maddeleri gözetilerek, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verildikten sonra, esas hakkında yeniden hüküm kurularak bir karar verilmesi gerekirken, bu durum göz ardı edilerek, sadece HMK m.353/1-b-1 gereğince davalının istinaf başvurusunun esastan reddine denilmekle yetinilmesinin HMK.297 maddesine ve kamu düzenine aykırılık oluşturduğu, bu durumun kararın bozulmasını gerektirdiği-
Şikayetçinin ihalenin feshi isteminin yanında icra müdürlüğü kararının iptaline ilişkin şikayetinin de incelenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, anılan konuda bir inceleme ve değerlendirme yapılmaksızın, olumlu veya olumsuz bir karar verilmeksizin eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-
Hangi menkullerin dava konusu edildiği hususu netleştirilmeden haczedilen tüm mahcuzlar üzerindeki haczin kaldırılmasına karar verilmesi hatalı olduğundan, mahkemece davacı vekilinin beyanları dikkate alınarak davacı üçüncü kişilerin hangi mahcuzlarla ilgili istihkak iddiasında bulunduğu, hangi üçüncü kişinin hangi mahcuzlar için istihkak iddiasında bulunduğu hususlarının açıklattırılması, davaya konu mahcuzlar ile ilgili durumun netliğe kavuşturulması gerektiği-
Tüketici Mahkemesinde açılan temyize konu davada, dava dilekçesinde, dava değeri 30.000 TL olarak gösterilmiş olup mahkemece, davalı aleyhine hükmedilecek karar ve ilam harcının bu değer üzerinden hesaplanması ve davacı taraf lehine bu değer üzerinden hesaplanacak vekalet ücretinin hüküm altına alınması gerektiği-
Bölge adliye mahkemesince istinaf başvurusunun kısmen dahi olsa kabul edildiği durumlarda öncelikle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesi ardından yeniden tüm talepler bakımından hüküm kurulmasının gerekeceği-
Bölge adliye mahkemesince istinaf başvurusunun kısmen dahi olsa kabul edildiği durumlarda, öncelikle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesi ve yeniden tüm talepler bakımından hüküm kurulması gerekeceği-
Bölge Adliye Mahkemesi kararının hüküm kısmı incelendiğinde hangi tarafın istinaf başvurusunun değerlendirildiğinin anlaşılmadığı, kararın gerekçe kısmında sadece alacaklının istinaf sebeplerinin yer aldığı ve bu sebepler çerçevesinde inceleme yapıldığı, dolayısı ile borçlunun istinaf sebeplerinin de değerlendirilerek karar verilmesi gerekirken sadece alacaklının istinaf talebinin değerlendirildiği anlaşılmış olup, HMK’nun 359. maddesine uygun değerlendirme yapılmamasının isabetsiz olduğu-