Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 Sayılı Kanun'un 79/10. ve 5510 Sayılı Kanun'un 86/9. maddeleri bu tip hizmet tespiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu sebeple özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği; davacının ücretinin kimin tarafından karşılandığı hususunda tanık beyanları arasında çelişki bulunduğu göz ardı edilerek, ayrıca davacının yaz tatillerinde ve sömestr tatillerinde çalışıp çalışmadığı irdelenmeden hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-
Sigorta primine esas kazancın belirlenmesi talebi ile ilgili davanın, işçilik alacakları davası ile birlikte görülmesinin doğru olmayıp, sigorta primine esas kazancın belirlenmesi talepleri, hizmet tespiti davalarının ayrılmaz bir parçası olduğundan hizmet tespiti davası ile sigorta primine esas kazancın belirlenmesine yönelik talebin birlikte görülmesi gerektiği; davacının sigorta primine esas kazancının tespiti ile ilgili talebinin tefrik edilerek iş bu dava ile birleştirilmesine karar verilmesi, ondan sonra davacının hizmet tespiti ve sigorta primine esas kazanç tespiti ile ilgili delillerinin birlikte değerlendirilerek karar verilmesinin gerektiği-
5510 sayılı Yasa'nın 86/9. maddeleri bu tip hizmet tespiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de, davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği-davalı işyerinde resmi kayıtlara dayanılması ve ücretlerin yazılı belge ile ödenmesi esastır. Kurum'a bildirilmeyen dönemlerdeki ücret belgeleri ve bu dönemde davacıya ücret ödenip ödenmediği, ödeme yapılmışsa kim tarafından ödendiğinin araştırılmasının gerektiği- 
Davacının hangi işveren yanında hizmetinin tespit edildiğinin açıkça belirtilmemesinin ve mahkemece davacının sözleşme imzalandıktan sonraki döneme yönelik talebi bakımından da hüküm kurulmadığı halde infazda tereddüt yaratacak şekilde karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu
5510 sayılı Yasa'nın 86/9. maddeleri olan bu tür davalarda öncelikle davacının çalışmasına ilişkin belgelerin işveren tarafından verilip verilmediği ya da çalıştıklarının Kurumca tespit edilip edilmediği yöntemince araştırılması gerektiği, Bu yasal koşul oluşmuşsa işyerinin o dönemde gerçekten var olup olmadığı, Kanun'un kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı eksiksiz bir şekilde belirlenmeli daha sonra çalışma iddiasının gerçeğe uygunluğu özel bir duyarlılıkla araştırılması gerektiği-
Davalılardan işverene ait işyerinde geçen çalışmalarının tespitine-
Gerçek ücretin tesbiti istemine ilişkin davada, imzalı ücret bordrolarındaki imzaların davacının eli ürünü olup olmadığını davacıya sorularak, davacının imza inkârı halinde bu bordrolardaki imzaların davacının eli ürünü olup olmadığına dair imza incelemesi yaptırılması, imzaların davacıya ait olduğunun anlaşılması halinde davacıya bordrolarda yer alan ücret haricinde ücret aldığına dair yazılı belgesi olup olmadığının sorulması, imzaların davacının eli ürünü olduğunun anlaşılması ve davacı tarafından ücrete dair yazılı belge sunulmaması halinde, imzalı ücret bordrolarının olduğu dönem yönünden bordrolarda yer alan ücretin geçerli olduğunu kabul ederek bu dönemler yönünden davanın reddine karar verilmesi, imzalı ücret bordrolarının son dönemlere ait olması karşısında, önceki dönemler yönünden asgari ücretin üzerinde bir ücretle çalıştığının kabul edilmesinin hayatın olağan akışına uygun olmayacağı göz önünde bulundurarak bu dönemler yönünden de reddine karar verilmesi gerektiği-
Hizmet tespitine yönelik davaların kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu sebeple özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği, yasal dayanağı 5510 Sayılı Kanun'un 86/8. ve 506 Sayılı Kanun'un 79/10. maddeleri olan bu tür davalarda çalışma olgusunun duraksamaya yer bırakmayacak sağlıklı bir biçimde belirlendikten sonra ücret konusu üzerinde durulması gerektiği; dönemin ücret belgeleri ile puantaj kayıtları getirtilmeden ve ayrıca ait yazılı belgeler dikkate alınmadan sonuca gidilmesinin isabetli olmadığı-
“Hizmet tespiti” davaları, Sosyal Güvenlik hakkına ilişkin olarak ortaya çıkan davalar olduğu, yasal dayanağını 506 sayılı Yasa'nın 6. ve 79/10. (5510 sayılı Yasa açısından ise 86/9.) maddelerinden aldığı, sözü edilen 6.maddede, çalıştırılanların, işe alınmaları ile kendiliğinden sigortalı olacakları, sigortalı olmak hak ve yükümünden kaçınılamayacağı ve vazgeçilemeyeceği, hizmet tespitine ilişkin davalar sosyal güvenlik hakkı ve kamu düzeni ile ilgili olup, kişi iradesi belirleyici etkiye sahip olmadığı-İşçilik haklarına ilişkin davalar ise, 4857 sayılı yasadan kaynaklandığı, bu tür davalar, kişi iradesine önemli rol verilip, taraf anlaşmalarına geçerlilik tanınan, alacak ve tazminat türünde olan davalar olduğu, taraflar bu tür haklarından her zaman vazgeçilebileceği-Her iki dava türünün birlikte görülmesi durumunda; davanın birinde birkısım delillerin kendiliğinden dikkate alınması, diğerinde alınmaması gerekecektir ki, aynı dava dosyasında birbiri ile çelişkili kararlar yer alabileceği-
Tapu kaydındaki borca ait Kurum dosyası getirtilerek davacının dava dilekçesinde bahsettiği ödeme emrinin olup olmadığı, ödeme emrinin davacıya tebliğ edilip edilmediği ve davanın süresinde açılıp açılmadığının incelenmesi gerektiği; bu borç için yapılandırma işlemi olup olmadığı ve zamanaşımını kesen/durduran bir neden bulunup bulunmadığı ve borcun zamanaşımına uğrayıp uğramadığının değerlendirilmesi gerektiği; ödeme emrinin olup olmadığı tereddüte yer bırakmayacak biçimde belirlenmeden dava konusu edilen ödeme emrinin iptaline karar verilmesinin isabetsiz olduğu-