Taşınmaza iskan ruhsatının alınmamasının davacıların satın aldığı bağımsız bölümün ekonomik değerini düşüren açık ayıp niteliğinde olduğu, davalının bu ayıbı gizlemek için herhangi bir hileye başvurmadığı, davacıların bu ayıplardan bağımsız bölümü satın ve teslim aldığı tarihte kolayca bilgi sahibi olabileceği, süresi içerisinde açık ayıba yönelik teslim, tapu kaydının devri ve dava tarihi nazara alındığında, davacılar ihbar yükümlülüğünü yerinde getirmediğinden davacıların satın aldığı bağımsız bölümlerdeki değer kaybı ile iskan alınması için yapılan ve yapılacak masrafların tahsili istemine ilişkin açılan davanın reddi gerektiği-
Somut olayda dava dilekçesinde bahsi geçen hususların (Central Park olarak lanse edilen yerin yeşil alan olarak kamuya terk edilen alanda bulunmasının yanı sıra tanıtım kataloğu ve sözleşme gereğince, açık yüzme havuzunun eksik metrekare yapılması, interkom sisteminin sözleşmeye göre yapılmamış olması, sosyal tesislerin davalı adına kayıtlı alanda bulunması, göl ve koru etapları arasında yol olmaması vb) Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un ayıba ilişkin hükümleri çerçevesinde değerlendirilmesinin gerekip gerekmediği, buradan varılacak sonuca göre değer azalması iddiasının ayıp ihbar koşuluna bağlı olmaksızın genel zamanaşımı süresi içerisinde talep edilebilecek mahiyette eksik ifa (sözleşmeye aykırılık) iddiası niteliği taşıyıp taşımadığı noktasında toplandığı-
4077 sayılı TKHK’nın 4. maddesinin 1. bendinde ayıplı mal tanımı yapılırken kullanılan ibarelerin, tüketici işleri yönünden eksik ifanın ayıp kavramı içerisinde eritileceği şeklinde bir sonucun çıkarılamayacağı- Proje alanının ve mevcut yeşil alanın taahhüt edilenden küçük olmasının, projede var olacağı ilan ve taahhüt edilen kapalı yüzme havuzu, bir okul ve bir kreş, bina bodrum katında deponun hiç yapılmamış olmasının, yeterli miktarda ağaç dikilmemesinin, gölet, biri özel olmak üzere iki okul, voleybol, basketbol ve futbol sahaları, tenis kortu, misafir otoparkı, dini tesis ve alışveriş merkezinin konut maliklerinin mülkiyet hakkının bulunmadığı parseller/yeşil alanlar üzerine yapılmasının davacının satın aldığı bağımsız bölümün ekonomik değerini düşüren açık ayıp mahiyetinde olmadığı, uyuşmazlık noktasına konu iddiaların ayıba ilişkin ihbar koşuluna bağlı olmaksızın BK’nın 125. maddesinde düzenlenen on yıllık genel zamanaşımı süresine tabi eksik ifa iddiası olarak değerlendirilmesi gerektiği-
Mülkiyeti siteye ait olmayan arazi üzerine inşa edilerek kamu kullanımına açık şekilde teslim edilen yeşil alan, otopark ve sosyal alanlar yönünden davacının iddiasının açık ayıp niteliğinde mi yoksa ihbara ilişkin hak düşürücü süreye tabi olmaksızın genel zamanaşımı süresi içerisinde ileri sürülebilecek bir eksik ifa niteliğinde mi olduğu, bunun yanı sıra hükme esas alınan bilirkişi raporunda eksik ifa nitelendirmesi içerisinde hesaplama yapılan çatı yeşillendirmesi ile güneş kolektörlerinin yapılmamasından doğan değer azalması yönünden yapılan incelemenin yeterli olup olmadığı noktasında toplandığı-
Davacının, davalı ile imzaladığı gayrimenkul satış sözleşmesine göre satın aldığı konutun teslim tutanağına "Not: İhtirazi kayıt (geç teslim, eksiklik, bozukluk, ayıp ve gizli ayıplardan dolayı tazminat ve talep haklarım saklıdır.)" şeklinde ihtirazî kaydını düştüğü ve eldeki dava ile de konuttaki ayıplar nedeniyle konutun değer kaybının davalıdan tahsilini istemiş olduğu- Açık ayıp nedeniyle satıcının sorumluluğuna gidildiğinde davacının üzerine düşen gözden geçirme ve ihbar külfetini yerine getirmiş olmasının bekleneceği- Eldeki davada, davacının 27.10.2009 tarihinde teslim aldığı konutu aynı gün gördüğü kabul edilebilirse de, teslim tutanağına düşülen ihtirazî kayıt, ihbar külfetinin taşıması gereken açıklık ve somutluk özelliklerini barındırmamakta olduğu- Alıcının tespit etmiş olduğu ve ihbar edeceği ayıpları tek tek açıklaması gerektiği- Mevcut ihtirazî kaydın ayıp ihbarı olarak kabul edilemeyeceği- "Ayıp ihbarının şekle bağlı olmadığı, tüketici lehine düşünülerek davacının ihtirazî kayıt koymakla mevcut açık ayıpların ihbarı iradesini gösterdiğinin kabul edilmesi gerektiği" görüşünün HGK çoğunluğunca benimsenmediği-
Açık ayıp olarak belirtilenlerden davanın açılış tarihi itibariyle 4077 s. K. m. 4 /2. uyarıca, 30 gün, gizli ayıplarda da derhal bildirme sorumluluğu bulunduğu hususları üzerinde durularak davacıya bu yönde ispat hakkı tanınıp bilirkişi raporunda ayıbın ağır kusur ve hile ile gizlenip gizlenmediğinin birlikte değerlendirilmesi gerektiği- Dava konusu dairede fazladan yaptığını iddia ettiği imalatlar hakkında bilirkişi raporunda yeterli araştırmanın yapılmamış olmasının hatalı olduğu-
Sıfır km olarak satın alınan araçta, yaklaşık üç yıl sonra ortaya çıkan "gizli ayıp" niteliğindeki arızanın onarımı için ödenen bedelin tahsili mi istenebilir yoksa aracın sıfır km misli ile değişimi mi gerekir?
Tüketicinin, hasarsız olduğu düşüncesi ile satın aldığı sıfır kilometre aracın satıştan önce hasar gördüğü ya da kusurlu imal edilmesi nedeniyle işlem gördüğü ve renk farklılığı olmaması için bagaj kapağına da boya taşırılarak ve boyanın orijinalliği bozularak kusurlu onarımlarla ayıbın gizlenmek istenmiş olduğu anlaşıldığından, tüketicinin kendisinden gizlenen ayıbın satımdan çok kısa bir süre sonra ortaya çıkması ve hemen akabinde hakkını elde edebilmek için tüm yasal yolları takip etmesi göz önünde bulundurulduğunda, malın ayıpsız misli ile değişimine karar verilmesi gerektiği- "Araçtaki ayıbın onarım masrafı ve onarıma bağlı değer kaybı toplamının yalnızca 2.000,00TL olduğu, malın değerine kıyasla ayıbın hafifliği dikkate alındığında misli ile değişim yönünde karar verilmesinin taraflar arasındaki hak ve nesafet dengesini bozacağı" şeklindeki görüşün HGK çoğunluğu tarafından benimsenmediği-
Ayıp ve kusurlu imalatlar ve eksik ifa nedeni ile satış bedelinden indirilecek miktarın tespitinde, Yargıtayca "nispi metod" yönteminin benimsendiği- Buna göre; satış tarihi itibariyle satılanın, ayıpsız ve ayıplı değerleri arasındaki oranın, satış bedeline yansıma miktarı belirlendiği- Bu hususlar gözetilmeksizin bilirkişi tarafından hesaplanan dairedeki değer kaybının davalıdan tahsiline karar verilmes halinde, mahkemece, bilirkişiden taraf, mahkeme ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınmak suretiyle, satış tarihi itibariyle dairenin ayıpsız rayiç değeri ile, ayıplı rayiç değeri ayrı ayrı belirlenmeli, belirlenecek bu miktarlar birbirine oranlanmalı, tespit edilecek bu oran da taraflar arasında gerçek satış bedeline uygulanarak, satış bedelinden indirilmesi gereken miktar bu şekilde belirlenerek bir karar verilmesi gerektiği-
Konut sigorta poliçesi gereği sigortalısına ödeme yapan davacının ödediği bedelin, zarardan sorumlu olduğu iddia edilen davalılardan rücuen tahsili istemi-