Çalışma yaşamında daha az vergi ya da sigorta pirimi ödenmesi amacıyla zaman zaman, iş sözleşmesi veya ücret bordrolarında gösterilen ücretlerin gerçeği yansıtmadığı- İşçinin kıdemi, meslek unvanı, fiilen yaptığı iş, işyerinin özellikleri ve emsal işçilere ödenen ücretler gibi hususlar dikkate alındığında imzalı bordrolarda yer alan ücretin gerçeği yansıtmadığı şüphesi ortaya çıktığında, bu konuda tanık beyanlarının gözetilmesi ve işçinin meslekte geçirdiği süre, işyerinde çalıştığı tarihler, meslek unvanı ve fiilen yaptığı iş bildirilerek sendikalarla, ilgili işçi ve işveren kuruluşlarından emsal ücretin ne olabileceği araştırılarak sonuca gidilmesi gerektiği- İşçiye ödenen aylık ücretin miktarı konusunda uyuşmazlıkta, davacı vekili davacının 500 TL. net ücretle çalıştığını ileri sürmüş, mahkeme tarafından asgari ücret üzerinden hesaplama yapılan bilirkişi raporuna itibar edilerek hüküm kurulmuşsa da, ücretin tereddüte yer vermeyecek şekilde tespiti açısından mahkeme yazısında davacının ücretine etki edebilecek unsurlar belirtilmek sureti ile ilgili kurum ve kuruluşlardan emsal ücret araştırmasına gidilmesi gerektiği- İş mahkemelerinde sözlü yargılama usulü uygulanmakta iken, HMK. mad. 447 ile sözlü yargılama usulü kaldırılarak, iş davaları için basit yargılama usulünün benimsendiği- 1086 sayılı HUMK yürürlükte iken süre geçtikten sonra yapılan zamanaşımı define davacı taraf süre yönünden hemen ve açıkça karşı çıkmamışsa zamanaşımı defi geçerli sayılmakta iken, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun uygulandığı dönemde süre geçtikten sonra yapılan zamanaşımı definin geçerli sayılabilmesi için davacının açıkça muvafakat etmesi gerektiği- Davalının boşandığı eşinin adresinde oturmadığı polis tutanağında açıklansa da, bu tespitin kimin beyanına veya neye göre yapıldığı, bu tespitin boşandığı eşinin beyanına göre mi yapıldığı, ne zamandır o adreste oturmadığı, bir başka deyişle dava dilekçesinin bila tebliği tarihi ve Tebligat kanunu'nun 35. maddesine göre tebliği tarihinde oturup oturmadığının mevcur polis araştırması tutanağında belli olmadığı görüldüğünden, kolluk araştırması yapılarak ilgili Belediye'ye ve kurumlara yazılar yazılarak apartman numaralarının, sokaka adlarının ve sair adres unsurlarının verildiği ve değiştirildiği tarihler, belirtilen dava dilekçesi tebliğ tarihleri itibari ile araştırılarak dava dilekçesnin usulüne uygun tebliğ edilip edilmediğinin ve zamanaşımı savunmasının süresi içinde olup olmadığnın tespiti gerektiği- Fazla mesai ve hafta tatili çalışması açısından, davacı tanıkları ... ile diğer dosyadaki davacı tanıklarının beyanlarından, "davacının işe başlama tarihinden itibaren 1999 yılı sonuna kadar haftada 9 saat fazla mesai ve hafta tatili çalışması yaptığı" anlaşılmakta olup davalı tanıklarının tamamına yakınının ise ya diğer dosyada davalı gösterilmiş kişiler, ya taraflarla ve bu arada davalı ile akrabalığı olduğu söyleyen kişiler ya da işyerinde bir ara ortaklığı olan kişiler olduğundan, davacı tanıklarının beyanına itibar edilmemesi gerektiği- Davaya karşı zamanaşımı savunmasının süresinde olup olmadığı araştırılması, süresinde değil ise davacının 01/12/1986-31/12/1999 tarihleri arası fazla mesai ücreti ve hafta tatili ücreti hesaplamalarının doğruluğunun mahkeme tarafından denetlenerek ve hakkın özüne dokunmayan makul oranda takdiri indirim uygulanarak hüküm altına alınması gerektiği- Hangi bilirkişi raporunun esas alındığının gerekçeli kararda açıkça belirtilmemesi hatalı olduğu-
Fesih hakkının doğruluk ve bağlılığa uymayan davranışın diğer tarafça öğrendiği tarihten itibaren altı iş günü içinde kullanılmasının gerekeceği- 4857 sayılı Yasanın 26 ncı maddesinde öngörülen altı iş günlük ve bir yıllık süreler ayrı ayrı hak düşürücü nitelikte olduğu- Hak düşürücü sürenin niteliğinden dolayı taraflar ileri sürmese dahi, hâkimin resen dikkate almak zorunda olduğu-
Kıdem ve ihbar tazminatı ile bazı işçilik alacaklarının tahsilinin istendiği davada, dosya içeriğine ve tanık beyanlarına göre iş akdini, fazla çalışma ücretinin ödenmemesi nedeniyle davacının feshettiğinin kabulü gerektiğinden, davacı kıdem tazminatına hak kazansa da ihbar tazminatı talep edemeyeceği- Hükme esas alındığı belirtilen bilirkişi raporunda alacak hesaplaması yapılmışsa da, aldırılan bu raporun denetime elverişli olmadığı- Denetime elverişli bir rapor aldırılarak çıkacak sonuca göre fazla çalışma ücreti ve ulusal bayram genel tatil ücreti alacağı konusunda karar verilmesi gerektiği-
İşverence yapılan feshin ardından henüz ihbar tazminatı ödenmediği sırada işçinin emeklilik için başvurusunun işçinin emeklilik sebebiyle feshi anlamına gelmeyeceği- Yaş koşulu hariç emeklilik şartını tamamlayan işçinin işyerinden ayrılarak kıdem tazminatına hak kazanacağı- Kıdem ve ihbar tazminatında ve tazminatında ve tazminat niteliğindeki diğer işçilik alacaklarında zamanaşımı süresinin on yıl olduğu- İzin ücretinde zamanaşımı süresinin iş akdinin feshi tarihinden itibaren başladığı- Faiz alacağının asıl alacağın tabi olduğu zamanaşımına tabi olduğu- Çalışma Müdürlüğünce alacağın inkar edilmesinin zamanaşımını keseceği- Zamanaşımı def'inden önceden feragat yapılamayacağı- Zamanaşımının en geç cevap dilekçesi ile ileri sürülmesi gerektiği- Islah dilekçesinin tebliğinden itibaren en geç iki hafta içinde ıslaha karşı zamanaşımının ileri sürülebileceği- Cevap dilekçesinin ıslahı yoluyla davanın ilerideki aşamalarında zamanaşımı def'inin ileri sürülebileceği-
Bordroda ödemesi yapılan tutarları aşan bir çalışma tespit edilemez ise; fazla çalışma, hafta tatili ve ulusal bayram genel tatil ödemesi bulunan aylar bakımından gerekli ödemelerin yapıldığı kabul edilerek hesaplamada bu ayların dışlanması suretiyle alacak miktarlarının belirlenmesi gerektiği- İşçiye ödenecek aylık işçilik ücreti 30 günlük tutar üzerinden hesaplanmakta olup hafta tatili hesabında bordrolar incelenirken bu hususa ayrıca dikkat edilmesi gerektiği- Mahkemece sadece tanık ifadelerine itibar edilerek alacak kalemlerine dair bordrolarda gösterilen tutarların saat 18.00'den sonraki çalışmalara ilişkin olduğunun kabulü ile bordro kayıtlarının dikkate alınmamasının isabetsiz olduğu- Fazla çalışma, hafta tatili ve ulusal bayram genel tatili ücretlerinin uzun bir süre için hesaplanması ve miktarın yüksek çıkması halinde, hakkaniyet indirimi yapılması gerektiği, mahkemece tanık ifadelerine göre mesai saatlerinin belirlenmesine karşın, taktiri indirime gidilmemesinin hatalı olduğu- Kıdem tazminatı ve ihbar tazminatına ilişkin davaların, hakkın doğumundan itibaren, on yıllık zamanaşımına tabi tutulduğu (TBK. mad. 146)- Tazminat niteliğinde olmaları nedeni ile sendikal tazminat, kötüniyet tazminatı, işe başlatmama tazminatı, 4857 s. İş K. mad. 5 'deki eşit işlem borcuna aykırılık nedeni ile tazminat, mad. 26/2'deki maddi ve manevi tazminat, mad. 28'deki belgenin zamanında verilmemesinden kaynaklanan tazminat ve mad 31/son uyarınca askerlik sonrası işe almama nedeni ile öngörülen tazminat isteklerinin on yıllık zamanaşımına tabi olduğu- Zamanaşımı başlangıcına esas alınan kıdem tazminatı ve ihbar tazminatı hakkının doğumunun ise, işçi açısından hizmet aktinin feshedildiği tarih olduğu- Davalı vekili, ıslah dilekçesine karşı süresinde zamanaşımı definde bulunmuş olduğundan, mahkemece ıslaha karşı zamanaşımı definin değerlendirilmemesinin hatalı olduğu- İbranamede miktarı belirtilen fazla çalışma ücretinin mahsubu hususunun değerlendirilmemesinin isabetsiz olduğu- Hüküm altına alınan alacakların net mi yoksa brüt mü olduğunun belirtilmemesinin infazda tereddüde yol açacağı-
Geçerli nedene dayanılarak yapılan fesihlerde belirtilen hak düşürücü sürelerin yerine “makul süre” içinde sözleşmenin feshedilebileceği- Davalı işveren anonim şirket olup, davacının hizmet akdinin feshine ilişkin müfettiş raporunun yetkili makama ne zaman sunulduğu, yetkili makamın fesih hakkını hangi tarihte kullandığı hususlarında araştırma yapılmamış olduğundan, mahkemece davacının hizmet akdinin feshine ilişkin tüm belgeler işverenden temin edilip, hizmet akdinin feshine ilişkin müfettiş raporunun feshe yetkili makama ne zaman sunulduğu, yetkili makamın fesih hakkını 6 iş günlük hak düşürücü süre içerisinde kullanıp, kullanmadığı araştırılmadan karar verilmesinin hatalı olduğu-