Davalıların inanç sözleşmesine dair kendi aralarında yaptıkları anlaşma ile kredi taksitlerinin bir kısmının 3. kişi veya temsilcisi tarafından yatırılmış olmasının anlaşmanın tarafı olmayan 3. kişileri (somut olayda davacı alacaklıyı) bağlamayacağı - Konut kredisi kullandırabilmek için tarafların kendi aralarında yaptıkları satışa konu işlemin muvaazalı olduğu, kimse kendi muvazasına dayanamayacağı- Davalılar arasındaki akrabalık ilişkisi nedeniyle İİK'nın 280/1 maddesinde vücut bulan emarenin gerçekleştiği - Tasarrufa konu işlemin değeri ile alacak miktarı (icra takip çıkışı veya borç miktarı itibariyle) karşılaştırılarak hangisi düşük ise, onun bu davanın değeri (müddabihi) olarak kabul edileceği-
İstinaf talebinin miktar itibariyle kesinlik sınırının altında kalıp kalmadığı- İİK’nın 67/2 ile 67/5. maddeleri uyarıca, icra inkâr tazminatının alt sınırı yüzde yirmi olarak gösterilmiş ancak üst sınır konulmadığından ve tazminat oranı hâkimin takdirine bırakıldığından, takip talebinde belirtilen ve itirazın iptali davasına konu edilen asıl alacağa göre istinaf kesinlik sınırın belirleneceği-
Mahkemece itirazın geçici olarak kaldırılmasına karar verilmesiyle, bu karar uyarınca alacaklının talebi üzerine İİK. mad. 69/1 gereğince borçluların mallarına haciz konulmasında yasaya uymayan bir yön bulunmadığı- Borçlunun süresi içerisinde açtığı borçtan kurtulma davasının ise hacizlerin kaldırılması sonucunu doğurmayacağı, sadece geçici hacizlerin kesin hacze dönüşmesini engelleyeceği-
Borçlunun aleyhinde başlatılan icra takibi itiraz etmek suretiyle takibi durdurması ve alacaklının da elinde İİK.’nun 68 inci maddesinde sayılan belgeler bulunmamasının, borçlunun -takibi durduran bu itirazından sonra- menfi tespit davası açmakta hukuki yararı bulunmadığını kabule yeterli olmayacağı, bu halde de, borçlunun borç tehdidi altında olduğu ve bu sebeple de menfi tespit davası açmakta hukuki yararının olduğu- Borçlunun 'borçlu olmadığını' ileri sürerek ilamsız icra takibine itiraz etmesinin, ancak takibin durmasını sağlayacağı, icra takibini ortadan kaldırmayacağı, takibin iptalinin ise menfi tespit davanın açılmasından sonra gerçekleşen bir sonuç olduğu ve bu nedenle, davacının, takibe konu icra dosyasından dolayı borçlu olmadığının tespiti davası açmakta hukuki yararı olduğu- Alacaklının borçlunun itirazını iptal ettirmek için itirazın iptali davası açmamış olması halinde de, borçlunun itiraz ile durdurduğu takipte alacaklıya karşı borçlu olmadığının tespiti için menfi tespit davası açmakta hukuki yararının bulunduğu-
İcra mahkemesince (tetkik merciince) verilen «itirazın geçici olarak kaldırılması» kararından sonra 7 gün içinde -teminat yatırılarak- açılan borçtan kurtulma davasının, icra takibini kendiliğinden durduracağı–
İcra mahkemesince (tetkik merciince) verilen «itirazın kesin olarak kaldırılması» kararından sonra -7 gün içinde- «borçtan kurtulma davası» adıyla açılmış olan davaya -hukuki nitelendirmeyle bağlı olunmaksızın- «olumsuz tespit davası» olarak bakılması gerekeceği–
Dava «borçtan kurtulma davası» adı altında açılmış olsa da, dava dilekçesinin içeriğine ve davacının amacına göre, davaya «olumsuz tesbit davası» olarak bakılması gerekeceği–
Borçtan kurtulma davasının, İİK. 69/II’de öngörülen «teminatın koşulunun yerine getirilmemiş olması nedeniyle reddi halinde, davalı yararına «nisbi» değil «maktu» vekalet ücretine hükmedilmesi gerekeceği–
Borçtan kurtulma davasının dinlenebilmesi için, borçlunun dava konusu alacağın yüzde onbeşini, ilk duruşma gününe kadar mahkeme veznesine depo etmesi veya bu miktar teminat göstermesi gerekeceği–
Teminat şartının yerine getirilmemiş olması nedeniyle borçtan kurtulma davasının reddi halinde, davalı lehine maktu tazminata hükmedilemeyeceği–