Dava konusu taşınmazların 1962 tarihli hava fotoğraflarında yol olduğu belirtildiği, 05.12.2017 tarihli fen bilirkişi ek raporuna göre ise taşınmazların 1956 tarihli hava fotoğrafına göre yol olarak kullanılmadığının tespit edildiği, dolayısıyla dava konusu 291 parselin ifraz görmesiyle oluşan taşınmazlara idare tarafından 1962 tarihinde el atıldığının kabulünün gerektiği, buradan hareketle Özel Dairece 03.12.2019 tarihli geri çevirme kararı ile taşınmazın 1962 el atma tarihi itibariyle imar planı içerisinde olup olmadığı, belediye veya mücavir alan sınırları içinde bulunup bulunmadığı, belediye hizmetlerinden yararlanıp yararlanmadığının ilgili kurumlardan sorulması istenildiği, İ.iye Köyü .... parsel sayılı taşınmazın 1962 yılı itibariyle imar durumu bilgisi ve belgesine rastlanılmadığından bu nedenle dava konusu taşınmazın el atıldığı tarihte (1962) belediye ve mücavir alan sınırları içinde bulunmadığı anlaşıldığından taşınmazın arsa olarak kabul edilmediği- Mahkemece taşınmazın ana yol kenarında olması nedeniyle çevresinin ticari açıdan çok geliştiği ve meskun hâle gelmesi nedeniyle arsa kabul edildiği, mahkemenin bu kabulünün dosya kapsamı ve taşınmazların fiili durumu dikkate alındığında usul ve yasaya uygun olduğu, dolayısıyla direnme kararı uygun olup, diğer temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın Özel Daireye gönderilmesi gerektiği görüşü ileri sürülmüş ise de bu görüş Kurul çoğunluğu tarafından benimsenmediği-Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle taşınmazın el atma tarihi itibari ile arsa vasfını kazanmadığı anlaşıldığından, arazi niteliğinde olduğu cihetle Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken önceki hükümde direnilmesinin doğru olmadığı-
Dava, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun 12/6. maddesine dayanan baraj için yapılan kamulaştırma sonucu çevrenin sosyal, ekonomik ve yerleşim düzeninin bozulması nedeniyle taşınmazdan ekonomik ve sosyal yönden yararlanma olanağı kalmadığı iddiasına dayanan taşınmazın bedelinin tahsili için açılan ilk davada saklı tutulan bölümün tahsili istemine ilişkindir...
Dava, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun 12. maddesine dayanan baraj için yapılan kamulaştırma sonucu, çevrenin sosyal, ekonomik ve yerleşme düzeninin bozulması nedeniyle, taşınmazdan ekonomik ve sosyal yönden yararlanma olanağı kalmadığı iddiasına dayanan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkindir...
Dava, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun 12. maddesine dayanan baraj için yapılan kamulaştırma sonucu, çevrenin sosyal, ekonomik ve yerleşme düzeninin bozulması nedeniyle, taşınmazdan ekonomik ve sosyal yönden yararlanma olanağı kalmadığı iddiasına dayanan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkindir...
Dava, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun 12. maddesine dayanan baraj için yapılan kamulaştırma sonucu, çevrenin sosyal, ekonomik ve yerleşme düzeninin bozulması nedeniyle, taşınmazdan ekonomik ve sosyal yönden yararlanma olanağı kalmadığı iddiasına dayanan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkindir...
Dava, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun 12. maddesine dayanan baraj için yapılan kamulaştırma sonucu, çevrenin sosyal, ekonomik ve yerleşme düzeninin bozulması nedeniyle, taşınmazdan ekonomik ve sosyal yönden yararlanma olanağı kalmadığı iddiasına dayanan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkindir...
Dava, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun 12/6. maddesinden kaynaklanan mücavir alanda kalan taşınmaz bedelinin tahsili ve idare adına tescili istemine ilişkindir...
Dava, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun 12/6. maddesine dayanan baraj için yapılan kamulaştırma sonucu çevrenin sosyal, ekonomik ve yerleşim düzeninin bozulması nedeniyle taşınmazdan ekonomik ve sosyal yönden yararlanma olanağı kalmadığı iddiasına dayanan taşınmazın bedelinin tahsili için açılan ilk davada saklı tutulan bölümün tahsili istemine ilişkindir...
Karayolu çalışmaları sırasında, davalı idare tarafından fiilen el atılan taşınmazda A harfi ile gösterilen alanın uyuşmazlık dışı olduğu somut olayda, "fen bilirkişi raporunda B ve C harfi ile gösterilen alanlar imar planında kanal alanı ve konut dışı kentsel çalışma alanı olarak ayrılmasına rağmen, bu alanlara davalı idare tarafından fiili olarak el atılmadığı, davalı Karayolları Genel Müdürlüğünün fiilen el atılan yerlerden sorumlu olduğu ve imar planı düzenleme yetkisinin de bulunmadığı" hususları birlikte değerlendirildiğinde, B ve C harfi ile gösterilen kısımlar yönünden taşınmazın bedeline hükmedilmesinin isabetsiz olduğu- "Taşınmazın A harfi ile gösterilen kamulaştırmasız el atılan bölümü yanında fiilen el atılmamış ancak imar planında yolda kalan bölümü yönünden tazminata hükmedilme şartlarının oluştuğu, C harfi ile gösterilen bölümde yapılaşma imkânı kalmadığı için yüzde yüz değer azalışı meydana geldiği" şeklindeki görüşün HGK çoğunluğunca benimsenmediği-
HGK. 21.05.2019 T. E: 2017/5-2099 , K: 592-