Taraflar arasında inançlı temlik sözleşmesi akdedilmiş olup; bu sözleşmenin bütünü itibariyle yorumlandığında, "devralanın, 18 ay içerisinde hisseleri üçüncü kişiye devretmesi halinde, devredenin ön alım hakkının ve yine 18 ay içerisinde devredenin aynı bedelle payları geri alma hakkının bulunduğu"; ancak sözleşmede "bu sözleşme imzalandığı tarihte yürürlüğe girecek olup, hisse devir bedelinin tamamen ve nakden ödenmesi tarihinden itibaren 18 ay süresince geçerli olacaktır." hükmü de yer aldığından, anılan hüküm uyarınca sözleşmede belirtilen bu 18 ayın sonunda artık davacının ön alım ya da geri alım hakkının bulunmayacağı- Bölge Adliye Mahkemesince davalının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi halinde karar ve ilam harcına nasıl hükmedilir?
Süresinde muhatap bankaya ibraz edilmeyen çekin adi yazılı senet niteliğinde olacağı- Borçlu tarafından düzenlenen çekin, lehtar cirosu ile alacaklıya devredildiği, ancak TBK. 184 uyarınca usulüne uygun olarak yapılmış bir temlike dosya kapsamında rastlanmadığından, senetteki hakkın takip alacaklısı (alacağı temlik alana) geçmediği ve bu durumda adı geçen kişinin yetkili hamil olmadığı ve dolayısıyla takip hakkının da bulunmadığı-
Miras bırakanın, gerçek irade ve amacının diğer mirasçılardan mal kaçırmak olmadığı, kendisine özenle bakan eşi davalıya minnet duyguları ile çekişmeli taşınmazı temlik ettiği; temlikin, bakım, hizmet ve emek karşılığı gerçekleştirildiğinin kabul edilmesi gerektiği; çekişmeli taşınmaz yönünden muvazaa nedeniyle tapu iptali ve tescili davasının reddine karar verilmesi gerektiği-
Temliklerin satış suretiyle yapıldığı ve ölünceye kadar bakım akdinin varlığı ispatlanamadığından; hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre; davacının yerinde bulunmayan temyiz itirazının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün onanması gerektiği-
Tapu iptali ve tesciline ilişkin davada, temlikin muvazaalı yapıldığı ve miras bırakanın davalılardan mal kaçırmasını gerektirir bir durumun varlığının kanıtlanamadığı, davalı tanığı olarak dinlenen ve davanın kabulü halinde çekişmeli payda hak sahibi olabilecek dava dışı mirasçının beyanlarından temlikin gerçek satış olduğunun anlaşılması üzerine davanın reddine karar verilmesi gerektiği-
Geçerli bir kat karşılığı inşaat sözleşmesinde, yükleniciye ait olacağı kararlaştırılan bir bağımsız bölümün, yüklenici tarafından adi yazılı bir sözleşmeyle üçüncü kişiye satılmasının tapulu taşınmaza ilişkin bir satış sözleşmesi değil, “alacağın temliki” hükümlerine tabi bir işlem olduğu- Mahkemece kat irtifakı kurulması ve arsa paylarının hesaplanmasıyla ilgili bu konularda uzman teknik bilirkişiden rapor alınarak bilirkişiye her bir bağımsız bölümün ileride oluşturulacak kat irtifakına esas, yüklenici mirasçıları, arsa sahipleri, asli müdahiller ve birleşen dosya davacıları adına tescil edilecek arsa payı sözleşme, proje ve dosya kapsamına göre her bağımsız bölüm için ayrı ayrı hesaplattırılıp, bağımsız bölümler ile irtibat kurulmak suretiyle hesaplattırılan arsa payları dikkate alınarak (birden fazla olması halinde arsa payları toplamı üzerinden) tapu iptâli ve tescil istemi hakkında hüküm kurulması gerekirken, her bir bağımsız bölümün kat irtifakına esas arsa payı hesaplattırılmaksızın karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
Alacağın temlikinin yazılı şekilde yapılmasının geçerlilik şartı olduğu, bir muteberlik şekli olarak yazılı şekle uyulmadıkça alacağın temlikinin hiçbir hükmünün bulunmadığı, temlik senedinde (temliknamede) sadece temlik edenin imzasının bulunmasının yeterli olduğu, ayrıca temellük edenin imzasının bulunmasına gerek olmadığı- Aynı alacağın muhtelif şahıslara birbirini takiben devredilmesi halinde TBK esaslarına göre ilk devralan alacağa sahip olacağı, müteakip devir muamelesi ilk devir muamelesine nazaran hüküm ifade etmeyecek ise de, alacaklı, alacağını ardarda yapılan temliknamelerle iki kişiye temlik etmiş ise borçluya daha önce bildirilen veya resmi senetle borçlu tarafından daha önce kabul edilen temliğin öncelik kazanacağı, yine alacak, bir kimseye temlik, başka bir kimseye de rehin edilirse yine aynı şekilde hareket edilmesi gerekeceği-
Kambiyo senedi niteliğinde olmayan borç belgelerindeki hakkın ciro yoluyla devri mümkün olmayıp, böyle bir hakkın alacağın temliki işlemiyle gerçekleştirilebileceği-
Davacılar alacağın temliki sözleşmesine dayanarak sözleşmenin karşı tarafı olan davalı. A.Ş. aleyhine icra takibinde bulunmuş ve itirazın iptali davası açmış olup davacıların temlik sözleşmesine konu yaptığı alacağın borçlusu durumundaki Tasfiye Halindeki A.Ş. bu davada taraf olmadığından ve eldeki dava mutlak ticari davalardan olmadığı gibi davacıların tacir olmadıkları, davanın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilişkili olmadığı görüldüğünden, davaya "asliye ticaret mahkemesinin" değil, "asliye hukuk mahkemesinin" bakması gerektiği- "Alacağın temliki sözleşmesinin temelindeki ilişkinin davacılar ile Tasfiye Halindeki A.Ş. arasındaki kar - zarar katılım hesabından kaynaklandığı, TTK. mad. 4/1-f gereğince ticari davanın söz konusu olduğu ve ticaret mahkemesinin görevli olduğu" şeklindeki görüşün HGK çoğunluğunca yerinde görülmediği-
İflasın ertelenmesi davasında, ticaret mahkemesince verilen ara kararın icra mahkemesince yorumlanamayacağı- "Temlik işlemlerinin durdurulmasına" yönelik ara kararı alınmasına rağmen, bu ara kararından iki gün sonra davacı tarafından ipotek alacağının devir edildiği anlaşıldığından, mahkemece iflasın ertelenmesi davasında verilen ihtiyati tedbir kararı nedeniyle yapılan temlik işlemi geçersiz olduğundan, temlik alanın alacaklı sıfatına sahip olamayacağı ve bu nedenle şikayetçinin istinaf isteminin kısmen kabulü ile alacaklı sıfatıyla takip yapan temlik alanın aktif husumet yokluğu nedeniyle takibin iptaline karar verilmesi gerektiği-