Trafik kazası nedeniyle maddi tazminatı-
Trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle tazminat istemi-
Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; davacı şirketin işveren sıfatı taşımadığı ve bu nedenle meydana gelen kazadan dolayı herhangi bir sorumluluğu bulunmadığının tespiti istemi ilişkin eldeki dava yönünden Kayseri 1. İş Mahkemesinin 2016/271 Esas sayılı davası nedeniyle derdestlik durumunun söz konusu olup olmadığı ile davacının dava açmakta hukukî yararının bulunup bulunmadığı-
İş kazası sonucu rücuen tazminat istemine ilişkin davada; işverenin müteselsilen sorumlu olacağı tutar, kendi kusur payı gözetilerek sorumlu tutulacağı miktarın (gelirin ilk peşin sermaye değeri X işverenin kusur oranı), üçüncü kişinin sorumlu olacağı tutarın (gelirin ilk peşin sermaye değerinin yarısı X üçüncü kişinin kusur oranı) ile toplamı kadar olması gerektiği, kanun koyucunun getirdiği "gelirin ilk peşin sermaye değerinin yarısı" sınırlaması karşısında üçüncü kişinin müteselsilen sorumlu tutulacağı miktarın ise, gelirin ilk peşin sermaye değerinin yarısı ile işveren de dahil olmak üzere tüm davalıların kusurları toplamının çarpımı sonucu elde edilecek tutar kadar olması gerektiği, bu yaklaşım ve uygulama, işvereni, iç ilişkide üçüncü kişiye rücu edemeyeceği miktarı kuruma ödemek zorunda bırakmadığından da hakkaniyete uygun olduğu-
İş kazası sonucu sürekli iş göremez hale gelen, sigortalıya ödenen gelir ve yapılan masraflar nedeniyle uğranılan Kurum zararının tazminine karar verilmesi istemine ilişkin davada, davalı işverenin %50 kusurlu olmasına göre kurumca yapılan gelir ve tedavi giderleri ile geçici iş göremezlik ödemelerine kusur uygulanmak suretiyle belirlenen bu kusur karşılığının davalı işverenden tahsiline karar verilmesi gerekirken, Hakim; "her iki tarafın iddia ve müdafaaları ile bağlı olup ondan fazlasına veya başka bir şeye hüküm veremez" kuralına aykırı biçimde talebi tam olarak karşılamaksızın, yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir ancak, bu yanlışlığın giderilmesi, yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, hükmün düzeltilerek onanması gerektiği- Davacı Kurum tarafından yapılan davetiye,müzekkere,baro pulu ve bilirkişi giderleri olmak üzere yapılan yargılama giderinin, davalı şirketten alınarak davacı kuruma verilmesi gerektiği-
İş kazasının, geçici iş ilişkisi ile geçici olarak davalı şirkete ait atölyede çalışırken meydana geldiği, Kurum tarafından yapılan denetim neticesinde sigortalının işvereninin davalı şirket olarak kabul edildiği anlaşıldığından sigortalı ile davalılar arasındaki ilişkinin niteliğinin net olarak belirlenmesi ve tarafların kusur durumlarının bu ilişkinin niteliğine göre değerlendirilmesi gerektiği-
HGK. 21.05.2019 T. E: 2015/10-2857 , K: 583-
Anne-babanın, çocuğunun haksız fiil ve/veya akde aykırılık sonucu ölmesi nedeniyle açtığı destekten yoksun kalma tazminatı davalarında, desteklik ilişkisinin varlığının ispatı için Sosyal Güvenlik Kurumundan gelir bağlanması şartının aranmayacağı, destekten yoksun kalma tazminatı davalarında çocukların anne-babaya destek olduklarının karine olarak kabulünün gerektiği-
İş kazalarında işverenin sorumluluğunun tespitinde kaçınılmazlığın etkisinin bulunup bulunmadığını irdelemek daha belirgin iken; "meslek hastalığı"nın, iş kazasında olduğu gibi aniden veya çok kısa bir zaman içerisinde ortaya çıkmadığı; işin niteliğinden dolayı sürekli tekrarlanan bir sebeple veya yürütüm şartları yüzünden yavaş yavaş meydana geldiği-  Sigortalıda meslek hastalığının ortaya çıkması hâlinde işverenin mevzuatta belirtilen yükümlülüklerini yerine getirip getirmediğinin, gerekli özeni gösterip göstermediğinin ve kaçınılmazlığın etkisinin titizlikle araştırılarak ortaya konulması gerektiği-İşverenin meslek hastalığının meydana gelmesinde %100 kusurlu olduğu kabul eden bilirkişi raporu, 5510 sayılı Kanun’un 21/1’inci maddesinin son cümlesi uyarınca kaçınılmazlık ilkesi değerlendirilmeden düzenlendiğinden, mahkemece mahallinde keşif yapılarak sigortalıda meydana gelen meslek hastalığının vuku bulduğu iş kolunda işçi sağlığı ve iş güvenliğinde uzman bilirkişilerle ortopedi alanında uzman hekim bilirkişilerden rapor aldırılarak işyeri koşulları, işin niteliği ve yürütüm şartları, sigortalının gerçekleşen çalışmalarının meslek hastalığına etkisi, sigortalının ve işverenin kusuru ile kaçınılmazlık ilkesi ayrıntılı bir şekilde irdelenerek, karar verilmesi gerektiği- "Somut olayda kaçınılmazlık olgusunun gerçekleşmediği, davalı şirketin son teknolojiden yararlanmadığı, sigortalıda bazı arazlar saptandığı hâlde gerekli rotasyonu yapmadığı, meslek hastalığından kaynaklanan arızaların işveren tarafından gerekli önlemlerin alınması hâlinde önlenebilir ve giderilebilir bulunduğu, mahkemece alınan bilirkişi raporunun dosya kapsamına uygun olduğu, bu nedenlerle direnme kararının onanması gerektiği" şeklindeki görüşün HGK çoğunluğu tarafından benimsenmediği-
İş kazası sonucu sürekli iş göremezlik durumuna giren sigortalıya bağlanan gelirler nedeniyle uğranılan Kurum zararının davalıdan tahsili istemine (506 s K. mad. 26) ilişkin davada,  iş kazasının oluşumuna ilişkin maddi olguların eksiksiz biçimde saptanması, sorumluluğu gerektiren her koşulun, kendi özelliği çerçevesinde araştırılıp irdelenmesi, işveren ve diğer ilgililerle birlikte kusur oran ve aidiyetlerinin belirlenmesi gerektiği- Her ne kadar baskın kusur kazalıda ise de, fenni nezaretçi aracılığıyla, davaya konu iskelenin tüzüğe uygun olarak kurulmasını sağlamadığı anlaşılan işverenin de kusurlu olması karşısında, olayın gerçekleştiği iş kolunda iş güvenliği bakımından uzman bilirkişi heyetince tarafların kusur oran ve aidiyetinin tespiti konusunda yeniden bilirkişi raporu alınıp sonucuna göre hüküm kurulması gerektiği-