Taşınmaz mülkiyetinin kazanılmasının sicile tescil koşuluna bağlı olduğu- hak tescil edilmedikçe ayni hak niteliğini kazanamayacağı ve mülkiyetin nakledildiğinden söz edilemeyeceği- Taşınmazların tescilden önce mülkiyetlerinin geçmesine olanak sağlayan hallerin TMK. mad. 705/2 hükmünde “miras, mahkeme kararı, cebri icra, işgal, kamulaştırma halleri ile kanunda öngörülen diğer haller” olarak sayıldığı ve eldeki davada, cebri satış sonucu mülkiyetin tescilsiz olarak hak alıcısı davacıya geçtiğinin kabul edildiği- Mülkiyeti tescilsiz olarak kazanan kişinin tescilden önce de bir malikin sahip olduğu bütün hak ve yetkilerden yararlandığı fakat bu hak ve yetkilerin mülkiyet hakkı tapuya tescil edilmedikçe iyi niyetli üçüncü kişilere karşı ileri sürülemeyeceği- Mülkiyetin tescilsiz kazanımında sonradan yapılan tescilin sadece bildirici mahiyeti olup tescile dayanmayan kazanımda malikin tescilden önce de mülkiyet hakkından doğan bütün hak ve borçlara sahip olacağı ancak tescil yapılmadıkça tasarruf işlemlerinin yapılamayacağı- Cebri icra yoluyla ve açık arttırma suretiyle yapılan satışların sonucunda bir taşınmazın satın alınması halinde dahi, TMK. mad. 932 hükmüne dayanılan tescilin yolsuzluğuna ilişkin dava açılabileceği- Usulsüzlüğü iddia edilen işlemlere ihale alıcısı davalının katkısının bulunması halinde oluşan sicilin yolsuzluğundan söz edilebileceği-
Mülkiyet hakkını tescilden önce kazanan tarafın tasarruf hakkını ancak tescille elde edebildiği durumda davacının taraf olmadığı kararın kesinleştiğini bilmesi ve bu duruma göre önalım hakkını kullanılmasının beklenilmesi TMK.nın 1020. maddesinde düzenlenen "Tapu sicilinin açıklığı" ilkesine de aykırılık oluşturup tescile ilişkin bildirim yapılmayan davacı, payın davalı adına tescilinden sonra iki yıl içinde dava açtığından hak düşürücü süre geçmediğinden davacıya çekişme konusu payın dava tarihindeki bedeli ile tapu harç ve masraflarından oluşan önalım bedelini depo etmesi için uygun bir süre verilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği-
Davacının kiracıyla eser sözleşmesi olup malikle herhangi bir sözleşmesel ilişkisi bulunmayıp sadece malik veya yükleniciden alacaklı olan alt yüklenicilerin ipotek tescil hakları bulunduğundan davacı; alt yüklenici olmayıp iş sahibi kiracıdan alacaklı yüklenici durumunda olmakla malike karşı kanuni ipotek alacaklısı sıfatı bulunmadığından davacının malike karşı olan ipotek hakkı tescili isteminin reddi gerektiği-
Önalım hakkının, paylı mülkiyet ilişkisi kurulduğu anda doğacağı ve pay satışı yapılmasıyla kullanılabilir hale geleceği- Mülkiyet hakkının tescil edilmesi halinde aleniyet kazanarak herkese karşı ileri sürülebilir bir duruma geleceği- TMK. mad. 1022/2 uyarınca, tescilin etkisinin yevmiye defterine yapılan kayıt tarihinde başlayacağı- Payı mahkeme hükmünün kesinleştiği tarihte kazanmış olan davalının tasarruf hakkını tescil ile elde edeceği-
Satış, mülkiyetin tapu kütüğüne tescil edilmesi ile geçerlilik ve aleniyet kazandığından, davacı, dava konusu payın davalı adına tescil edildiği 12.12.2011 tarihinden sonra 11.12.2013 günü bu davayı açtığından TMK.nın 733/son maddesinde açıklanan iki yıllık hak düşürücü süre geçmiş olmadığından işin esası hakkında bir karar verilmesi gerektiği-
İnşaatçı ipoteğinin tescili davası açılmış olduğu halde, mahkemece, ara kararla geçici ipotek tesisine, şeklinde ihtiyati tedbir kararı verilmişse de, İhtiyati tedbir yoluyla inşaatçı ipoteğinin, tapu siciline geçici tesciline veya şerhine karar verilemeyeceği, aksi halde ihtiyati tedbir yoluyla uyuşmazlığın esasının çözümleneceği-
Tersimat hatası idarece düzeltildiği halde, eksiğin tamamlatılması yoluyla getirtilen belgelerden anılan bu hususun sicile yansıtılmadığı anlaşıldığından, mülkiyet hakkına dayanana davacının açtığı davanın esası bakımından karara bağlanabilmesi için tapu sicilinde gerekli düzeltme işleminin yapılmasının zorunlu olduğu-
Tapu kütüğüne şerh edilen hakların hukuki etkisinin yevmiye defterine kayıt ile başlayacağı-
Mülkiyet hakkının tescille doğabilmesi için geçerli bir hukuki sebebe dayanması gerekeceği, Hazineye mülkiyet hakkı sağlayan mahkeme kararı infaz edilmemiş ve Hazine adına tapuda sicil kaydı oluşmamış olup; imar uygulaması sırasında 1574 parseldeki Hazinenin mülkiyet hakkı tapuya yansımadığına ve çap oluşmadığına göre, Hazinenin 1574 parsel üzerinde iptal tescil krokisi ile ayrılan kısmın tüm taşınmaza oranı kadar hakkının bulunduğunun kabulü gerekeceği-
Davalı üçüncü kişiler ile dava dışı yüklenici kooperatif arasındaki hukuki ilişkiden doğan kişisel hakların, davacı arsa sahiplerine karşı ileri sürülemeyeceği-