Bazı davalara özgü olarak (ipoteğin kaldırılması, önalım, geçit ve mecra irtifakı vs.) kanun yoluna başvurulması hâlinde davacının talepleri yanında, davalının taleplerinin de mahkemece değerlendirmeye alınması ve istinaf/temyiz sınırının buna göre belirlenmesi gerektiği- Davacının "taşınmazlar üzerindeki ipoteğin 9 ETL (Eski TL)'şer olan borç miktarını ödemeye hazır olduklarını belirterek terkinine karar verilmesini" istediği davada, her ne kadar hüküm altına alınan ipotek bedeli karar tarihindeki istinaf sınırının altında kalsa da, davalı taraf yargılama aşamasında belirlenen ipotek bedelini kabul etmediğini bildirerek ödenmeyen bedel için (Belediye rayiç bedeli olan) 309.204,00 TL’nin ödenmesine yönelik savunmada bulunduğundan, davalının bu talepleri nazara alınmadan, istinaf kanun yoluna ilişkin hüküm eksik ve hatalı değerlendirilmek suretiyle hüküm altına alınan ipotek bedeli gerekçe gösterilerek istinaf dilekçesinin reddine karar verilmesinin  hatalı olduğu-
İlk Derece Mahkemesince, istinaf harç ve masraflarının yatırılması için borçlu vekiline HMK'nın 344. maddesi uyarınca, yöntemine uygun olarak muhtıra gönderildiği ancak usulüne uygun olarak gönderilen muhtıraya rağmen yedi günlük kesin süre içerisinde istinaf harç ve giderlerinin borçlu tarafından mahkeme veznesine yatırılmadığının anlaşıldığı, kesin süre içerisinde gerekli harç ve giderler yatırılmadığından İlk Derece Mahkemesince, borçlunun istinaf isteminden vazgeçmiş sayılmasına karar verilmesi gerekeceği-
Tahliye davalarında istinaf sınırı, karar tarihindeki kira bedelinin 12 aylık tutarına göre belirlendiği ve karar tarihindeki kira bedelinin 12 aylık tutarı karar tarihindeki kesinlik sınırının(2022 için 17.830,00 - TL) altında ise kararın miktar yönünden kesin olacağı-
HMK'nin 341/4 maddesinde belirtilen miktarın altında kaldığı, istinaf incelemesine konu edilen kararın istinaf kanun yoluna başvurulabilecek kararlardan olmadığı, karar tarihi itibarı ile miktar yönünden kesin nitelikte bulunduğu görülmekle; İİK'nun 365/3. maddesi gereğince davacı vekilinin istinaf başvuru dilekçesinin reddine karar verileceği-
Takibin yenilenmesi istemini reddeden müdürlük işlemini şikayet üzerine verilen kararın niteliği ve takipteki alacak miktarı (43.850,00 USD) dikkate alındığında kararın kesin nitelikte olmadığı- Tatbik edilen ihtiyati hacizler ödeme emrinin tebliği ve ödeme süresinin geçmesi ile kesin hacze dönüştüğünden, haciz isteme hakkının düşmeyeceği ve bu durumda, haciz talep edilmediğinden bahisle "dosyanın işlemden kaldırılmasına" karar verilemeyeceği- İcra müdürlüğünün "takibin yenilenmesi" isteminin aciz vesikası verilmesinden itibaren bir yıl içinde talepte bulunulmadığı gerekçesi ile reddine yönelik işleminin İİK. m. 78 hükmüne aykırı olduğu-
11. HD. 20.03.2023 T. E: 1679, K: 1654
İlk Derece Mahkemesi tarafından verilen kararın, davalı şirkete 07.09.2021 tarihinde tebliğ edildiği; istinaf dilekçesinin ise yasal süre geçirildikten sonra 26.10.2022 tarihinde verilmesi sebebiyle 31.10.2022 tarihli ek karar ile istinaf isteminin süreden reddine karar verildiği, bu ek kararın davalı vekilince istinaf edildiği, istinaf mahkemesince davalı şirkete yapılan tebligatların usulüne uygun olduğu gerekçesiyle istinaf isteminin esastan reddine karar verildiği, istinaf isteminin esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesince verilen karar HMK.'nun ilgili hükümlerine uygun olduğundan temyiz isteminin reddi ile söz konusu kararın onanması gerekeceği-
Kararda herhangi bir kanun yolu merci ve süresi belirtilmeyen hallerde, süresiz başvuru hakkının bulunduğunun kabul edilmesi gerektiği- 
İlk davada taşınmazların, miras yoluyla gelen hak, taksim ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle, ölü olduğu belirtilmek suretiyle murisin kızı adına tespit edildikten sonra, askı ilan süresi içinde açılan tespite itiraz davası sonucunda Kadastro Mahkemesinin temyiz edilmeksizin kesinleşen kararı ile mirasçılar adına tapuya tescil edildiği, eldeki dava dosyasında ise davacıların anılan ve arkadaşlarının, aynı taşınmazların kendi murisleri adına bulunan eski tapu kayıtları kapsamında kaldığını, Kadastro Mahkemesinde görülen davadan haberdar olmadıklarını ve bu davada adlarına pay tescil edilmediğini ileri sürerek, taşınmazların miras payları oranında adlarına tescili istemiyle dava açtıkları anlaşılmaktadır, bu haliyle her iki davanın taraflarının ve dava sebeplerinin farklı olduğu tartışmasız olup, davaların sırf aynı taşınmazlar hakkında görülmesi nedeniyle, kesinleşen ilk davanın sonraki dava yönünden kesin hüküm teşkil edeceğinin kabulünün hukuken mümkün bulunduğu-
HMK’nun istinaf dilekçesinin reddi başlıklı 346/2. maddesi gereğince; ilk derece mahkemesinin istinaf dilekçesinin reddi kararına karşı tebliği tarihinden itibaren bir hafta içinde istinaf yoluna başvurulabileceği- İstinaf yoluna başvurulduğu ve gerekli giderler de yatırıldığı takdirde dosya, kararı veren mahkemece yetkili bölge adliye mahkemesine gönderieceği- Bölge adliye mahkemesi ilgili dairesi istinaf dilekçesinin reddine ilişkin kararı yerinde görmezse, ilk istinaf dilekçesine göre gerekli incelemeyi yapacağı-
  • 1
  • 2
  • 3
  • kayıt gösteriliyor