Davacılara ait dairelerin alanlarının sözleşmede belirtilen alandan daha küçük inşa edilmesinden dolayı yüklenici olan davalı tarafın sorumlu olduğu sonucuna varıldığı anlaşılmış olup, ilgili Belediye Başkanlığından, davacılara ait dairelerin net 130 m² olarak inşa edilemeyeceğinin imar planı kapsamında olanaksız bulunması olgusunun hangi tarihte gerçekleştiği tesbit edildikten sonra ifa imkansızlığının değerlendirilmesi, ifanın gerçekleşmemesinde davalı yüklenicilerin kusurunun bulunup bulunmadığı değerlendirilip oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği-
İfanın gerçekleşmemesinde borçlunun kusurunun bulunup bulunmadığı, davalının, yedinde bulunmayan bir hakkı devretmesinden bahsedilip bahsedilemeyeceği, bu bağlamda sözleşmenin baştan beri geçerli olup olmadığı tartışılıp sonucuna göre tazminat miktarının belirlenmesi, bu belirleme sırasında, dava dışı kooperatifin anılan mahkeme ilamının kesinleşmesi üzerine üyeliği kalmayan davacıya, bu nedenle iade ettiği meblağın dava konusu alacağa etkisi üzerinde durulması; ayrıca davalının ıslah üzerine ileri sürdüğü zamanaşımı def'i üzerinde de durularak talebin bağlı olduğu zamanaşımı süresinin açık bir şekilde değerlendirilmesi ve uygun sonuç çerçevesinde karar verilmesi gerektiği-
Satışı vaad edenin, taşınmazın maliki olmaması satış vaadinin geçerliliğini ve içeriğini etkilemeyeceği- Resmi şekle uygun olarak geçerli bir biçimde kurulan sözleşmede yer alan davalının taşınmazın mülkiyeti devir ediminin ifasının, üçüncü kişinin aynı taşınmazla ilgili açtığı davada verilen “üçüncü kişi lehine” iptal kararı nedeniyle, ilerde de imkansızlaşması nedeniyle, davalının taşınmazın mülkiyetini devir vaadine ilişkin “aynen ifa” nın yerini “tazminat borcunun” alacağı-
Taşınmaz vaadi sözleşmesinde, sözleşme tarihi itibarıyla satış vaadinde bulunanın malik olmaması sözleşmeyi geçersiz kılmayacağı, bu durumda sözleşmenin karşı tarafı borcun ifa edilmemesinden kaynaklanan tüm zararlarının tazminini talep edebileceği-
Taraflar arasında düzenlenen sözleşmeler birer ön sözleşme olsa da, kendileri de başlı başına karşılıklı edimleri içeren sözleşme özelliği gösterdiklerinden ve asıl sözleşmenin şartlarına bağlı olduklarından, BK. md. 106’da aranan şartlara uyulmadan fesih edilemez ve bir tarafın karşı koyması halinde bu tür ön sözleşmelerin feshi için de mahkeme hükmünün gerekeceği-
Vasiyete konu taşınmaz mal üzerinde henüz kat mülkiyetinin veya kat irtifakının kurulmamış olmasının Borçlar Kanununun 117/1.maddesinde yer alan ve borcun sukutuna yol açan objektif imkansızlık olarak nitelendirilemeyeceği, Kat mülkiyeti Kanununda kat mülkiyetine elverişli bir yapı yapılması halinde kat mülkiyeti kurulmasının dava yolu ile istenmesine engel bir hükmün olmadığı, davacının vasiyetnamenin tenfizi isteğinin bu yönü de kapsayacağı-
Taraflar arsındaki tazminat davasında, tarla ve özel orman vasıflı taşınmazlardan 250 dönüme isabet eden pay tapu kaydının davacıya devrinin hukuken mümkün bulunup bulunmadığı, sözleşmede öngörüldüğü gibi tarafların birlikte hareket etmeleri halinde taşınmaza imar alınıp alınamayacağı, vaziyet planında taraflara ait kısımların tapuda ifraz işlemi yapılmadan ifrazın gösterilmesinin ve bu şekliyle kesinleştirilmesinin mümkün olup olmadığının, Orman İdaresi ile Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulundan izin alınarak hazırlanıp onaylatılacak imar durumuna göre onaylatılması durumunda, inşaat yapılabilecek olanlara sözleşmede öngörülen tüm inşaatların yapılıp yapılamayacağı hususlarının araştırması, gerektiğinde bu konularda özellikle imar mevzuatında uzman bilirkişi kurulundan gerekçeli dayanaklarını gösterir, taraf ve Yargıtay denetimine elverişli düşünce alınması, bunun sonucuna bir karar verilmesi gerekeceği-
Vasiyetname ile, henüz kat mülkiyeti veya kat irtifakı kurulmamış olan taşınmazın belli bir dairesinin, belli şahıslara vasiyet edilmesinin mümkün olduğu -
Henüz kat irtifakı veya kat mülkiyeti kurulmamış olan taşınmazdan belirli bir dairenin miras bırakan tarafından üçüncü bir kişiye verilme-sinin vasiyet edilmiş olması halinde yapılacak işlem-
Boşanma davası sırasında, MK. 184/V çerçevesinde hakim tarafından onaylanan «boşanmaya bağlı taşınmaz hibe vaadi»nin geçerli olduğu, ayrıca tapu sicil müdürü önünde yapılmasının gerekli olmadığı- Davalının, hissedar olduğu taşınmazda inşa edilecek dairelerden birini davacıya vermeyi taahhüt ettikten sonra, taşınmazdaki hissesini satması halinde, davacının tüm zararını tazmin etmekle yükümlü olacağı–