Kentsel dönüşüm kapsamında davalının iş yerinin bulunduğu binanın yıkılmasına karar verilmesi sonucu davalının işletmesini sözleşmede yazılı nedenler dışında kirada olduğu binanın belediye tarafından boşaltılması kararına dayanılarak isteği dışında boşaltmak zorunda kaldığı anlaşıldığından, taraflar arasındaki açık satış noktası sözleşmesinde yer alan şartlarının gerçekleştiğinden bahisle katkı payının iadesi ve cezai şartın tahsiline ilişkin davanın kabulün hatalı olduğu, mahkemece ihtilafın TBK. m. 136 (ifa imkansızlığı) kapsamında araştırılması gerektiği-
İfa imkânsızlığının yorumlanması ve belirlenmesinin zorunlu bulunduğu, TBK.'daki anlatımlara uygun rapor alınmadan, yetersiz ve uzmanlık alanı uygun olmayan bilirkişi heyetince düzenlenen rapora itibar edilerek karar verilmesinin doğru olmadığı, hükmün bozulmasının gerektiği, o halde mahkemece yapılacak işin; 6100 sayılı HMK'nın 266 ve devamı madde hükümlerine uygun seçilecek aralarında uzman makine mühendisi bulunan bilirkişiler kurulu aracılığıyla bilirkişi incelemesi yaptırılarak mahkemenin ve Yargıtay'ın denetimine elverişli rapor alınarak özellikle sözleşme ve ekindeki projede belirtilen şekilde mevcut çelik konstrüksiyonlu binanın ana taşıyıcı çelik aksamı ile konstrüksiyonlu cephe ve çatı kaplamalarının hasar verilmeden sökülerek 150 km ileride idarece yeri belirlenecek alana naklinin ve hasarsız sökülmesinin anlatılan ilke ve esaslara göre objektif olarak mümkün olup olmadığı, temlik eden sözleşmenin yüklenicisinin işinin ehli basiretli bir tacirden beklenen özen ve yükümlülüğü yerine getirip getirmediği ve sözleşme ve eklerine göre işin yapılmasının imkânsız olup olmadığını bilmesinin gerekip gerekmediği, biliyor ya da bilmesi gerekiyor ise Yapım İşleri Genel Şartnamesi'nin 14. maddesinde ki sorumluluk hükümleri de gözetilerek temlik eden yüklenicinin sonuç ve zarardan sorumlu olup olmadığı belirlenmeli, asıl davanın menfi tespit davası olarak açıldığı ve yargılama aşamasında ödeme yapılması nedeniyle istirdat davasına dönüştüğü de gözetilerek bedele hükmedilmesi halinde istirdat tarihinden itibaren faiz yürütülmesi, birleşen davada talep edilen alacağın miktarı içerisinde asıl davada dava konusu edilen alacağın bulunduğu da gözetilerek mükerrer ödemeye neden olmayacak şekilde kazanılmış haklarda göz önüne alınarak hüküm kurmaktan ibaret olması gerekeceği-
Tarafların fesih iradeleri dava ile örtüştüğünden sözleşme davacı yüklenicinin kusuru ile feshedilse dahi yapılan imalatlar arsa sahibinin yararına ise yüklenicinin imalat bedelini isteyebileceği- Akdin feshi halinde yüklenicinin imalatlarının ve ihrazatlarının idareyi terk ve teberrü edilmiş sayılacağına ilişkin hükmün geçersiz olduğu ve bu nedenle davalı arsa sahibinin yararına olan imalatların sözleşmenin feshi tarihindeki rayiç değer üzerinden bedelinin tespiti ile hüküm altına alınması gerektiği-
Dava sırasında inşaata devam edilerek iskan alındığı iddiası mevcut olduğundan, mahkemece mahallinde keşif icrası ile uzman bilirkişi heyetinden rapor alınıp, feshin haklılığı üzerinde durulması, inşaatın davacı tarafından yapıldığı tespit edilirse, bunun fesih iradesinden vazgeçtikleri manasına geleceğinden inşaatın kimin tarafından yapıldığının araştırılması, davacı tarafından inşaat devam ettirildi ise davacının talebi konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerektiği-
İfa imkansızlığı sadece sözleşmenin tarafları bakımından değil de, aynı sözleşmeyi yapacak herkes için söz konusu ise buna "objektif imkansızlık", yalnız sözleşme tarafının tutumundan doğmuşsa buna da "sübjektif imkansızlık" denildiği- İmkansızlık, sözleşmeden sonra ve taraf kusurundan kaynaklanmışsa bu durumda "kusurlu imkansızlık" ve fakat taraf kusuru olmadan meydana gelmişse "kusursuz imkansızlık" olarak adlandırıldığı- (Dairemiz’in 12.11.2015 tarih 2015/3197 - 2015/11946 sayılı ilamı)- Mahkemece uyulan Yargıtay bozma ilamında, "davacının ileri sürdüğü hususların 'edimin imkansızlığı' olduğu, ve uyuşmazlığın eBK. mad. 20 ve 117 kapsamında değerlendirilmesi gerektiği"  belirtilmesine karşın yetersiz olduğu anlaşılan bilirkişi raporu ve bu raporda yapılan tespitlere dayanılarak hüküm kurulmasının hatalı olduğu- Yeniden keşif yaparak ve yeni bir bilirkişi heyetinden rapor ya da ek rapor alarak, uyuşmazlığın 818 s. BK. mad. 20 ve 117 kapsamında değerlendirilmesi gerektiği-
Davacı ile davalı ve davalıların murisi arasında geçerli bir taşınmaz satış vaadi sözleşmesi bulunmakta olup, ifa imkansızlığı nedeniyle taşınmazı devir ve temlik yükümünü yerine getiremeyen vaad borçlusu olan tarafın, ifa edemediği bu edim yerine karşı tarafa yani vaad alacaklısına tazminat ödeme yükümlülüğü söz konusu olacağı- Davacının, bu durumda şahsi hakkının ifasının kusurlu olarak imkansız hale getirildiği tarihteki taşınmazın rayiç değerini davalılardan isteyebileceği-
Sözleşme hükümlerine göre davalının sözleşme hükümlerini ihlal edip etmediğinin maddi vakıalara göre saptanıp, katkı payı iade sorumluluğu sözleşmeden kaynaklandığından, kısa süreli tutuklanmış olmasının da işletmeyi kapatması için mücbir sebep oluşturmayacağından, davacının davalıdan talep edebileceği katkı payı ve cezai şart miktarı yönünden mevcut mali müşavir bilirkişi raporunda yapılan hesaplamalar esas alınıp, talep edilen cezai şartın davalının ekonomik mahvına sebep olup olmayacağı da değerlendirilerek, talep edilen cezai şartın davalının ekonomik mahvına sebep olacak nitelikte olması halinde uygun bir indirim yapılarak varılacak uygun sonuca bir karar verilmesi gerektiği-
Festival organizasyonu işini konu alan ticari nitelikte hizmet sözleşmesinde, "edimin ifası mücbir sebepler nedeniyle imkansız hale gelmiş ise, tarafların sözleşme bedelini ve/veya uğradıkları zararlarının tazminini talep edemeyecekleri" düzenlemiş olup, "sözleşme bedeli"nin davalı yüklenici şirketin edimi ifa etmesi halinde hak kazanacağı ücret olduğu, ifanın imkansız hale gelmiş olması nedeniyle geri vermekle yükümlü olduğu bedelin bu kapsamda değerlendirilmesinin mümkün olmadığı- Davalı yüklenicinin, o tarihlerde yaşanan Gezi Parkı olaylarından dolayı edim, ifası imkansız hale geldiğinden, henüz sözleşme ifa edilmeden önce peşin olarak tahsil ettiği bedeli, sebepsiz zenginleşme hükümleri gereğince davacı tarafa iade ile yükümlü olduğu-
Temerrüde düşmeden önce mücbir nedenin gerçekleşmesiyle borcundan kurtulan ve sözleşmenin başında davalıya sözleşme uyarınca verdiği paranın iadesini ve çek bedelinden dolayı borçlu olmadığının tespitini istemekte davacının haklı olduğu ve davalının iptal edilen konser ile ilgili ve iptalden önce olduğunu kanıtlaması koşulu ile yaptığı harcamaların onun işine yaramaması halinde, bu harcamaların mahsubu gerekeceği-
Taraflar arasında kooperatif üyeliği ilişkisi devam ettiği sürece aidat borcunun devam edeceği ve gecikme halinde BK'nın 117 vd. maddeleri gereğince gecikmeden kaynaklanan zararın tahsili gerektiği, zamanaşımı def'inin yerinde olmadığı, alacak miktarının yargılama sonucu belirlendiği ve likid olmadığı gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile itirazının iptali ile takibin devamına karar verilmesinin isabetli olduğu-
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
  • 6
  • kayıt gösteriliyor