Vasiyete konu taşınmazın objektif imkansızlık nedeni ile davacı adına tapuya tescilinin mümkün olmadığı durumlarda, bu taşınmazın davacıya aidiyeti yönünden tespit kararı verilmesi gerekeceği-
Vaat borçlusu ve mirasçıları, davanın açıldığı tarihte taşınmazın maliki olmadığından, aynen ifa imkansızlığı nedeniyle müspet zararı isteyebilecekleri- Mahkemece; ifanın imkansız hale geldiği tarih itibariyle, taşınmazın rayiç değerinin bilirkişi marifetiyle tespiti ile belirlenen rayiç bedele hükmedilmesi gerektiği, hukuken geçersiz sözleşmeler tasfiye edilirken uygulanan denkleştirici adalet kuralına göre hesaplanan miktara hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu- Mirasçıları, murisin borçlarından şahsen (TMK 699) ve müteselsil olarak (TMK 641. md) sorumlu olduklarından, mahkemece hükmedilecek alacak miktarının tamamından davalı mirasçıların müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulmaları gerektiği, miras hisselerine düşen miktarın hüküm altına alınmasının hatalı olduğu-
Sözleşmenin yapıldığı tarihteki imar durumuna göre ifanın herkes açısından objektif olarak imkansız olması nedeniyle ifasının istenemeyeceği ve ifası imkansız olan sözleşmelerde herkesin aldığını sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre iade etmesi gerektiği ve geçersiz sözleşmeye dayalı ifa istenemeyeceği-
Bir şeye malik olan kimsenin o şeyin bütünleyici parçalarına da malik olacağı, arazi üzerindeki mülkiyetin kullanılmasında yarar olacağı ölçüde üstündeki hava ve altındaki arz katmanlarını kapsayacağı, bu mülkiyetin kapsamına yasal sınırlamalar saklı kalmak üzere yapılar bitkiler ve kaynakların da gireceği, bu hükümler karşısında taşınmaz üzerinde bulunan bina ağaç gibi bütünleyici parça niteliğindeki muhdesatların mülkiyeti kural olarak arzın mukadderatına tabi olacağı, muhdesatların taşınmazın arzından ayrı bir mülkiyetinin varlığı düşünülemeyeceğinden aksine bir kanun hükmü bulunmadıkça muhdesatların tapu kütüğünün beyanlar hanesinde gösterilemeyeceği-
Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin feshi de istenmesine rağmen bu konuda her hangi bir karar verilmemiş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğu- Davada sözleşmenin feshi istemine bağlı olarak davalı yana devredilen bölümün tapusunun iptali ile tescil talebi kabul edilerek hüküm kurulmuş ise de tapusu iptal edilen bölümlerden bir tanesi davalılardan biri adına kayıtlı olduğundan, harç hesabı yapılırken bu hususun dikkate alınması gerektiği-
Mahkemece, çoğun içinde az da bulunur kuralı gereğince, sözleşme tarihinden 109 gün sonra deprem meydana gelmesi, imar ve denetim mevzuatındaki değişiklikler, sözleşme ve dava tarihi arasında geçen süre gözönüne alındığında TBK.nun 136. maddesi çerçevesinde artık sözleşmenin kurulduğu andaki şartlarla ifasının borçlunun sorumlu tutulamayacağı sebeplerle imkânsızlaştığından borcun sona erdiğinin tespitine karar vermek gerekeceği-
Sözleşme tarihinde 5 kata kadar inşaat izni verilmekte iken ileri bir tarihte gerçekleşen depremden sonra inşaat izninin 3 kata indirilmesiyle borçlunun kusuru olmaksızın ifanın imkansız hale geldiği anlaşıldığından, sözleşmenin sonradan imkansızlık nedeniyle geçersiz olduğu-
Mahkemece, gerekirse bilirkişilerden ek rapor alınarak, binanın sözleşmede kararlaştırılan kat sayısından bir kat eksik yapılmasının ve dükkanların yapılamayacak olmasının, hangi tarihte gerçekleştiği, ifa imkansızlığı kapsamında olup olmadığı değerlendirilip, ifanın imkansız olduğunun tespiti halinde davalı yüklenicinin bunda bir kusurunun bulunup bulunmadığı üzerinde durularak, oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekeceği-
Davacı ile davalı arasında davalıya ait tapuya kayıtlı taşınmazın satışının vaadine yönelik sözleşmenin noterde ve usulünce düzenlenmekle başlangıçta geçerli olarak kurulduğu ancak daha sonra vaade konu taşınmazla ilgili davaların olumsuz sonuçlanması nedeniyle taşınmaz satış vaadi sözleşmesinin imkansız hale geldiği anlaşıldığından davacı alıcının sebepsiz zenginleşme kurallarına göre müspet zararını(BK. 96) isteyebileceğinin kabulü gerekeceği-
Sözleşme konusu parselin bulunduğu bölgede davalı arsa sahiplerinin hiçbir dahli olmadan, belediyesince yapılan imar uygulaması sonucu, sözleşme konusu taşınmaz tümüyle arsa sahiplerinin elinden çıktığından, sözleşme konusu iş sonradan ortaya çıkan bu durum nedeniyle imkansız hale geldiğinden ve imkansızlığın oluşumunda arsa sahiplerine atfı kabil herhangi bir kusurun söz konusu olmadığından tanzimat istemi davasının reddedilmesi gerektiği-