Uyuşmazlık, taraflar arasında akdedilen adi yazılı protokolün geçersizliğinin tespiti, maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir...
Satım sözleşmesinin kurulmasından sonra, ancak araç satışına dair faturanın henüz düzenlenmediği süreçte, davaya konu aracın ÖTV oranı %60'tan %80'e çıkarıldığından, aracın toplam fiyatının yükselmiş olduğu ve fatura tarihi itibariyle de yürürlükte bulunan yeni ÖTV oranının uygulanması gerektiği- Davalı bayiye yüklenecek herhangi bir kusur olmadığından ve yasa değişikliği nedeniyle aracın teslimi imkansız hale geldiğinden araç teslimine ilişkin davanın da reddine karar verilmesi gerektiği-
Taraflar arasındaki sözleşme ve sözleşmenin dayanağı olan encümen kararının, kesinleşen mahkeme ilâmıyla iptâl edilmesi sonucu sözleşmenin ifası imkânsız hale gelmiş, hukuki imkânsızlık doğmuştur. Ayrıca, kesinleşen mahkeme ilâmına bağlı iptâl kararının gerekçesi tartışılarak somut olayda kusur değerlendirmesi yapılması da doğru değildir. O halde sözleşmenin hukuki imkânsızlık sonucu ifa edilemeyeceği kabul edilmeli, sözleşme sonrası objektif imkânsızlık haline göre uyuşmazlık sonuçlandırılmalıdır. Bu durumda, davacı yüklenici ancak yaptığı imalatın bedelini talep edebilir, kâr kaybı (olumlu zarar) isteyemez. Terkin tarihinde eldeki dava derdest olup, davacı şirket yetkililerinin başvurusu üzerine şirketin ihyasına karar verilmiştir. Bu durumda, yapılan temlikin geçerli olduğu ve HMK 125/2. maddesi hükmü uyarınca, dava konusu alacağı kısmen devraldığı açıktır.
Terditli tapu iptal tescil ve tazminat taleplerine ilişkin somut uyuşmazlıkta; 4077 sayılı TKHK.m.4/4 uyarınca, ayıba ilişkin zamanaşımı sorumluluğunun piyasaya sürüldüğü günden başlayarak 10 yıl sonra zarara ilişkin talep hakkını ortadan kaldıralacağı hükmedileceği- Davalılar arasındaki sözleşmenin feshedildiği ve ifanın imkansızlaştığı … tarihinden itibaren, 10 yıllık zamanaşımı süresi işlemeye başlayacağı, Davacının, … tarihli dilekçesiyle, sözleşme bedelini ıslah etmiş olup; bu talebe karşı davalı Belediye ise, ıslah edilen kısım yönünden zamanaşımı itirazında bulunmakla beraber diğer davalıların bu yönde bir itirazının olmadığı- Davalılardan birinin zamanaşımı savunması ileri sürüp, diğerlerinin ileri sürmemesi halinde, teselsül kurallarına dayanarak zamanaşımı defiinde bulunmayanlar ya da süresinden sonra bulunup da bu defileri itiraza uğrayanların zamanaşımı defiinden yararlanmalarına olanak bulunmadığı-
Teslim yeri gösterilmediğinden ve teslim alma ve malın sevkiyatını sağlama edimi de davacı alıcıya yüklendiğinden, teslimin satıcının adresi olan Türkiye'de yapılması gerektiği- "...120 gün içerisinde mal sevkiyatı alıcı tarafından gerçekleştirilmezse, peşinat olarak ödenen 75.000 USD'nin satıcıya gelir olarak kaydedilececeği ve alıcının paranın geri ödenmesini talep edemeyeceği” şeklindeki hüküm ve sözleşmenin iç savaş H.p’te sürerken taraflar arasında imzalandığı gözetildiğinde, Suriye’deki iç savaş nedeniyle davacının davalıya ödediği bedeli mücbir sebebe dayalı olarak talep edemeyeceği- "İç savaşın önceleri bastırılabilecek seviyedeyken ülkenin bir çok yerine sıçrayıp kontrolden çıktığı, mücbir sebep hâllerinden biri olan iç savaş nedeniyle davacı tarafın protokol nedeniyle ödemiş olduğu bedelin iadesine karar verilmesi gerektiği" şeklindeki görüşün HGK çoğunluğu tarafından benimsenmediği-
Davalı belediyenin, kentsel dönüşüm projesine ilişkin imar planının iptali nedeniyle edimini ifa edememesinden doğan zarar, davacıya teslim edilmesi gereken konutun rayiç bedeli kadar olduğundan, uyuşmazlığın taraflar arasındaki sözleşme hükümleri ve analiz raporu çerçevesinde değerlendirilmesi (davalının sorumluluğunun analiz raporundaki değerlerle sınırlı tutulması) durumunda, davacının gerçek zararının tazmin edilemeyeceği, davalı belediyenin sözleşmeyle teslimini vaat ettiği taşınmazın dava tarihindeki rayiç bedelinden sorumlu tutulması gerektiği- "İfa edilmeyen geçerli sözleşmede davalının taşınmazın rayicinden sorumlu tutulması gerektiği, ancak somut olayda ifa imkânsızlığının bulunduğu ve hükmolunacak tazminatın dava tarihindeki değil, ifanın imkânsız hâle geldiği tarihteki rayiç değer olması gerektiği" şeklindeki görüşün HGK çoğunluğunca benimsenmediği-
Satış vaadine konu taşınmazın sözleşme tarihinde tapusuz olduğu, davalıların murisi tarafından özel parselasyona tabi tutulmuşsa da, sözleşme tarihinde ifasının mümkün olmadığı, kadastro çalışmaları sırasında taşınmazın üçüncü kişi adına kayıt ve tespitinin yapıldığı, davacı tarafından davalılar aleyhine açılan tapu iptali ve tescil davasının, taşınmazın dava dışı 3. kişi adına tapuya kayıtlı olması nedeniyle ifa olanağı bulunmadığı gerekçesiyle reddedildiği anlaşıldığından, sonraki imkansızlık nedeniyle borcu sona eren davalı mirasçıların, murislerinin davacı taraftan aldığı satış bedelini sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre iade etmesi gerektiği- Borcun sona erdiği tarih itibariyle, davacının talebi doğrultusunda denkleştirici adalet ilkesi gereğince hesaplama yapılması gerektiği- Taşınmaz mal satış vaadi sözleşmesinden doğan davalar için özel bir zamanaşımı süresi öngörülmediğinden on yıllık zamanaşımı süresi uygulanacağı ve bu sürenin sözleşmenin ifa olanağının doğmasından sonra işlemeye başlayacağı- Satışı vaat edilen taşınmaz, sözleşme ile veya fiilen satış vaadini kabul eden kişiye, yani vaat alacaklısına teslim edilmişse, on yıllık zamanaşımı süresi geçtikten sonra açılan davalarda, zamanaşımı savunmasının, iyi niyet kuralları ile bağdaşmayacağından dinlenmeyeceği- Taşınmazın zilyetliğinin davacıya devredilmiş olması, hem de davacı tarafından davalılar aleyhine açılan tapu iptali ve tescil davasının reddi kararının ...2009 tarihinde kesinleşmesi karşısında, davacı açısından borcun sona erdiği tarih ...2009 olup, davanın açıldığı tarih itibariyle zamanaşımı süresinin de dolmamış olduğu-
Eser sözleşmesinin haksız feshi nedeniyle uğranılan kâr kaybı ve sözleşme kapsamında yapılan masrafların tahsili istemi-
Dava konusu taşıma sözleşmesinin hukukî imkânsızlık nedeniyle geçersizliğinde, tarafların faaliyette oldukları taşıma sektöründe basiretli davranma yükümlülüğü altındaki bir tacir olarak bilinmesi gereken hususların niteliği de göz önüne alındığında, geçersizliğe dayalı olarak ortaya çıktığı iddia olunan zarardan, davalı taşıyıcının kusurlu davranışının bulunmaması nedeniyle sözleşme öncesi sorumluluk kapsamında herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığının kabulünün gerekeceği-
Yetkisiz icra dairesine yapılan takip talebi ile kesilen zamanaşımında, yetkisiz icra dairesindeki borçlunun kabulü dışındaki hiçbir takip işlemi, yetkili icra dairesince geçerli sayılamayacağı- diğer işlemlerin de geçerli olmayacağı- KTK m. 109/2 hükmünde öngörülen iki yıllık zamanaşımı süresi geçtiğİ- BK m. 136/2. maddesi delaletiyle zamanaşımı yönünden davanın reddine karar verilmesi gerektiği-