Uyuşmazlık, tarafların ortağı oldukları Eylül Madencilik Toplu Tüketim ve Kimya San. Tic. Ltd. Şti'nin 22.03.2013 tarihli ortaklar kurulu kararının iptali ile davacıya yapılan hisse devir işleminin iptali istemine ilişkindir...
Taraflar arasındaki hisse devir vaadi sözleşmesi yazılı yapılmışsa da imzalar noterce onaylanmadığından sözleşmenin geçersiz olduğu- Davacının edimini yerine getirerek hisselerini devrettiği, sözleşmede alıcının temerrüdü sebebiyle dönme hakkının açıkça saklı tutulmadığı, bu durumda davacının hisse devir bedelini talep edebileceği gözetilerek ve tarafların devir bedelinin ödenip ödenmediğine ilişkin iddia ve savunmaları da değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği-
Limited şirkette hisse devrinin, noterdeki işlem ile mi, ticaret sicil gazetesindeki yayın ile mi yoksa ortaklar kurul kararı ile mi geçerlilik kazanacağının ve tasarruf yapılmış sayılacağının tespitinin gerektiği- Ticaret Sicil kayıtlarından, 20/11/2011 tarih 2011/04 nolu ortaklar kurulu kararı olduğu, Noterlikçe 21/11/2011 tarihli limited şirket hisse devri sözleşmesinin imza tasdiklerinin yapıldığı gözetildiğinde, TTK hükümlerine göre tasarrufun 20/11/2011 tarihinde gerçekleşmiş olduğu; bu tarihten davanın açıldığı tarihe kadar 5 yıldan fazla süre geçtiğinden İİK 277 ved.na dayanılarak karar verilemeyeceği- Dava terditli açıldığından ve TBK'nun 19. maddesinde hak düşürücü süre olmadığından ikincil talep olan muvazaa iddiasına göre taraf delillerinin toplanması gerekeceği-
Mahkemenin, pay devrinin ticaret siciline tescili ve ticaret sicil gazetesinde ilanı yapılıncaya kadar davacının şirket ortağı olmayacağına ve adına ödeme emri düzenlenemeyeceğine yönelik tespitinin 6102 sayılı TTK’nın 595. ve 598. maddelerine aykırı olduğu, davacı aleyhine başlatılan takip tarihi itibarıyla geçerli olan hisse devrinin vergi dairesi tarafından öğrenilmesi üzerine şirketin amme borçlarından dolayı davacı aleyhine takip yapılmasında bir usulsüzlüğün bulunmadığı- 6183 sayılı Kanun’un 35. maddesine göre limited şirket ortağının, şirketin amme borçlarından dolayı sorumlu olabilmesi için borcun şirketten tamamen veya kısmen tahsil edilememesi veya tahsil edilemeyeceğinin anlaşılması gerekeceği, dosya kapsamında şirket aleyhine başlatılan takibe ilişkin yalnızca ödeme emirleri, haciz varakaları ve şirkete ait araçların sorgusuna ilişkin belgeler bulunmakta olup anılan belgeler şirketin amme borcunu ödeme kabiliyeti olup olmadığının tespiti bakımından yeterli olmadığından, mahkemece, davacı aleyhine takibin başlatıldığı tarih itibarıyla geçerli bir limited şirket pay devri mevcut olduğundan, davacının, dava dışı şirketin amme borçları nedeniyle sorumlu olduğunun kabulü ile 6183 sayılı Kanun’un 35. maddesi gereğince dava dışı şirket aleyhine başlatılan takibin akıbeti araştırılarak şirketin amme borcunu kısmen veya tamamen ödeme gücünün bulunup bulunmadığının araştırılması ve sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
Sicil müdürlüğü tarafından tescile davet edilmesine rağmen, süresi içinde tescil için başvuru yapılmaması veya tescilden kaçınma sebeplerinin bildirilmesi halinde, bu durumun karar verilmek üzere ticaret sicil müdürlüğü tarafından asliye ticaret mahkemesine bildirileceği ve mahkemenin, ilgili durumun sicile tescili gerektiğine kanaat getirirse, sicile tescil emrini içeren bir karar vermesi gerektiği- Davacı dava dilekçesinde, "davalının dava dışı ortağına ait hisselerin devredildiğinin tespitini" talep etmişse de, bu dava dilekçesinin, asliye ticaret mahkemesine bildirim istemi olduğu (TTK. 33) kabul edilerek, davalı tarafın tescilden kaçınmakta haklı olmadığı tespit edildiği takdirde, mahkemece tescili emreden nitelikte karar verilmesi gerektiği, "tespit davası açan davacının hukuki yararının bulunmaması" nedeniyle "davanın reddine" karar verilmesinin hatalı olduğu-
Davalı borçlunun, adı geçen şirketteki hisselerini, hisse devir sözleşmeleri ile diğer davalılara devrine ilişkin tasarrufun iptaline, davacı tarafa belirtilen hisseler üzerinde icra dosyasındaki asıl alacak ve ferileri ile sınırlı olmak üzere cebri icra yetkisi tanınmasına karar verilmesinin yerinde olduğu-
Somut olayda, davacı hisse devir sözleşmesinin iptali istemiyle açtığı davada, mahkeme davanın hukuki yarar yokluğundan reddine karar verdiği, ancak yargılama sırasında davacı tarafça dava ıslah edilmiş olup, davacı vekili ıslah dilekçesinde davalarının şirketin ana sözleşmesinin iptaline ilişkin olduğunu ancak davalarını şirketin tasfiyesiz fesih talebi ile ıslah ettiklerini belirttiğinden, mahkemece, davacının ıslah talebi değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
Şirketin fesih ve tasfiyesi istemi-
Davacılardan mal kaçırmak amacıyla muris tarafından yapılan ve muvazaalı olduğu ileri sürülen davalı şirkete ait hisselerin diğer davalıya devrine ilişkin işlemler ile maden ruhsatının devrine ilişkin işlemlerin iptali istemi-
Limited şirket hisse devir sözleşmesine aykırılık nedeniyle cezai şart talebine-
  • 1
  • 2
  • 3
  • kayıt gösteriliyor