İş kazasından kaynaklı tazminat davasında verilen ilk kararın "olayın iş kazası olup olmadığının mahkemece 'ön sorun' kabul edilerek değerlendirilmesi gerektiği" gerekçesi ile bozulması ve bozma ilamına uyulmak sureti ile mahkemece tahkikata dair işlemler tesis edilmesi ve  maddi tazminatın  davacı vekilinin ıslah dilekçesine itibar edilerek belirlenmesinden sonra söz konusu ilamın "bozmadan sonra ıslah yapılamayacağı" gerekçesi ile tekrar bozulduğu uyuşmazlıkta, "Yargıtayın bozma kararından sonra tahkikata ilişkin bir işlem yapılması halinde, tahkikat sona erinceye kadar da ıslah yapılabileceğine" ilişkin HMK’nin 177. maddesinde -28.07.2020 tarihinde- yapılan yasa değişikliği gözetilerek ve davacı tarafın ıslah istemine değer verilerek yeniden hüküm tesis edilmesi gerektiği-
Dava dilekçesi tebliği, ilk olarak davalı yüklenici şirketin dava dilekçesinde bildirilen adresine yapılmış olup, tebligat evrakı iade edildikten sonra doğrudan Ticaret Sicil Müdürlüğü tarafından bildirilen adrese 7201 sayılı Tebligat Kanunun 35. maddesine göre usulsüz yapıldığından, mahkemece, öncelikle davalı şirketin dava dilekçesinde belirtilen adresine tebligat çıkarılması, bu adreste bulunmadığının tespit edilmesi halinde, davalı şirketin ticaret sicil müdürlüğünden kayıtlı adresi sorulması ve tebligat bildirilen bu adrese yapılması gerektiği- Bu şekilde de davalı şirkete tebliğ yapılamadığı takdirde, Tebligat Kanununun 35. maddesine göre işlem yapılmak suretiyle taraf teşkili sağlandıktan sonra işin esası hakkında bir karar verilmesi gerektiği- Diğer davalının ise mernis adresi “Almanya Federal Cumhuriyeti” olarak görünmesine karşın yurt dışı adresi araştırılmaksızın ilanen tebliğ yapılmak sureti ile davanın görülmesinin usul ve yasaya aykırı olup taraf teşkili tam olarak sağlanmadan hüküm kurulmasının hatalı olduğu-
Yargılama, isticvabına karar verilen tarafın yokluğunda devam etmekte olsa bile, o tarafa isticvap davetiyesi gönderilebileceği- Ç.lan taraf özürsüz olarak gelmediği veya gelip de soruları cevapsız bıraktığı takdirde, mahkemece sorulan vakıaların ikrar edilmiş sayılacağı- Davacının ... tarihinde 170.000 TL'yi "konut bedeli" açıklaması ile dava dışı A.Ş.'nin banka hesabına yatırdığı ve aynı tarihte sözleşmede 310.000 TL bedelle satıldığı belirtilen A.Ş. adına kayıtlı bağımsız bölümün tapuda davacı adına tescil edildiği hususları bir arada değerlendirildiğinde; davacının davalıdan haricen devraldığı taşınmaz bedelinin 310,000 TL olduğunu ispat ettiği, davacı adına tescil edilen taşınmaz için yaptığı ödemelerin davalı tarafından kabul edilen kişinin ise anılan sözleşmeyi teyzesi olan davacı nam ve hesabına yapan ve bazı edimleri onun adına ifa eden kişi konumunda olduğu-
HMK'nın 144.maddesi uyarınca tarafların tahkikat aşamasına daveti yasal zorunluluk olup, mahkemece davalı davet edilmeden yokluğunda tahkikat aşamasına geçilmesinin hatalı olduğu, tarafların dayandığı delillerin bildirilmesi için de tahkikat aşamasına geçince kesin süre verilmesi gerekeceği-
Ön inceleme duruşmasında mahkeme tarafından, davalı vekilinin yokluğunda, tanıkların dinletilmesi için verilen ara karara ilişkin duruşma zaptının davalı vekiline tebliğine ilişkin tebligat evrakına, fiziki dosya kapsamında veya uyapta rastlanmadığı, ancak mahkemece  “davalıya ön inceleme duruşması tebliğ edilmesine rağmen gelmediği, .. tarihli ön inceleme duruşmasında davalıya kesin süre verildiği, uyaptan ara kararlarının takip edileceği” gerekçesi ile davalı vekilinin tanık dinletme talebinin reddedilmesi ile  kesin süre bakımından usule uygun davranılmadığı ve davalının hukuki dinlenilme hakkının kısıtlandığı kabul edilerek kararın bozulması gerekeceği-
HMK'nın 144.maddesi uyarınca tahkikat aşamasına tarafların daveti gerekmekte olup mahkemece davalı davet edilmeden yokluğunda tahkikat aşamasına geçilmesinin hatalı olduğu, tarafların dayandığı delillerin bildirilmesi için de tahkikat aşamasına geçince kesin süre verilmesi gerekeceği, mahkemece açıklanan usul hükümlerine riayet edilmeden yargılama yapılıp sonuca gidilmesinin adil yargılanma hakkının ihlali olduğu-
Davacının, davalı idarenin inşaatı nedeniyle zarara uğradığı ileri sürülmüş olup, istem 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2. maddesi hükmünce bir tam yargı davasının konusunu oluşturduğu ve bu davalara bakma görevinin idari yargı yerine ait olduğu- Görev sorunu, kamu düzenine ilişkin olup, açıkça veya hiç ileri sürülmese bile yargılamanın her aşamasında mahkemelerce kendiliğinden araştırıldığı- Yargı yolu bakımından mahkemenin görevli olmaması nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiği-
Davalının baştaki duruşmalara -HUMK. 213 uyarınca tebliğ edilen ihtarlı davetiyeye rağmen- katılmamış olmasının, sonraki duruşmalara katılmasına engel teşkil etmeyeceği-
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • kayıt gösteriliyor