Tanık beyanlarında herhangi net bir ifade bulunmadığı ve dosyaya davalı tarafından dava konusu taşınmazın herhangi birine kiraya verildiğine dair dosyaya kazandırılmış herhangi bir bilgi ve belge bulunmadığı anlaşıldığından davalı yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde yanılgılı gerekçe ile hüküm tesisinin usul ve yasaya aykırı olduğu- Davalı temyiz itirazlarının incelenmesinde ise; keşifte dinlenen tanık beyanları dikkate alındığında görgüye dayalı, kira ilişkisini net bir şekilde ortaya koyan herhangi bir ifade bulunmadığı, ayrıca kendi içerisinde çelişkiler barındırdığı gözetildiğinden mahkemece, davalı yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekirken hüküm tesisinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
“Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlanan olgunun mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirdiği- Bozma ilamında belirtildiği üzere, sözleşmede öngörülen ve dava konusu yapılan cezai şart bedeli üzerinden indirim yapılarak sonucuna uygun bir karar verilmesi gerektiği-
Fesih nedeniyle cezai şart istenebilmesi için; feshin, haklı ve hukuka uygun olması zorunlu olduğu- Temerrüt nedeniyle tahliye davası açma koşullarının bulunması durumunda bile, mahkeme kararı ile tahliye ilamı alınmadığı sürece akdin sona erdiğinden söz edilemeyeceği-
“Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlanan olgunun mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirdiği- Bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonrasında, mahkemece cezai işleme konu reçetelerde ismi geçen tüm hastaların tanık sıfatıyla ilgili protokol maddeleri kapsamında beyanının alınması, reçete arkasındaki imzanın kendilerine ya da yakınlarına ait olup olmadığının, reçeteye konu ilaçları alıp almadıklarının sorulması ve buna göre 2009 ve sonraki yıllara ait protokol hükümlerinin değerlendirilmesi suretiyle, bilirkişi raporu alınarak hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği-
3. HD. 05.10.2022 T. E: 6429, K: 7350
Taraflar arasında imzalanan hibe sözleşmesinin 2.5. maddesinin; “Eğer faydalanıcı, nihai raporun sözleşme makamına sunulması için Madde 2.3.’te belirtilen son tarihte veya daha önce nihai raporu sunmaz ise, ve bu yükümlülüğü neden yerine getirmediğini belirten kabul edilebilir ve yeterli yazılı açıklama sunmaz ise o zaman sözleşme makamı Madde 12.2. a) uyarınca sözleşmeyi feshedebilir ve halihazırda ödenmiş ancak belgelenmemiş miktarları geri alabilir.” düzenlendiği- İlk derece mahkemesince; taraflar arasındaki sözleşme ve eklerinin bir bütün olarak değerlendirilmesinin, özellikle yukarıdaki madde hükmü de gözetilerek, alanında uzman bilirkişiden sözleşme maddelerini dikkate alır şekilde, belgelendirilmiş harcamalar bulunup bulunmadığını değerlendiren, taraf ve Yargıtay denetimine açık, hüküm kurmaya elverişli rapor alınması ve ortaya çıkan sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yalnızca sözleşmenin feshi hususunu değerlendirmek suretiyle davanın kabulüne karar verilmiş olmasının; usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirdiği-
3. HD. 29.09.2022 T. E: 5444, K: 7150
Taraflar arasındaki menfi tespit davasında, kira ilişkisinin varlığının ve aylık kira bedelinin ne kadar olduğunun ispat külfeti kiraya verene, kira bedelinin ödendiğinin ispat külfetinin ise kiracıya düşeceği, HMK. m.200 uyarınca akdi ilişkinin varlığı ve aylık kira bedelinin yazılı delille kanıtlanmasının gerektiği, mahkemece; kira sözleşmenin varlığı ile kira bedelinin tutarı konusunda yukarıda açıklanan ispat kuralları çerçevesinde taraflarca sunulmuş olan deliller birlikte değerlendirilerek ulaşılacak sonuca göre bir karar verilmesinin gerektiği-
Kiralananda meydana gelen yangından kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkin somut uyuşmazlıkta, bina veya imal olunan eser malikinin sorumlu kusursuz sorumluluğa dayandığı- Binaların Yangından Korunması Hakkındaki Yönetmelik gereği, binadaki yangın algılama sistemleri ile yangın söndürme sistemlerinin her an kullanılabilir vaziyette hazır bulundurulmasının, bu sistemlerin periyodik test, bakım ve onarımlarının yapılmasının zorunlu olup malik olan davalının bu sorumluluklarını yerine getirip getirmediği araştırılmaksızın davacının ağır kusuru ile illiyet bağının kesildiğine dair gerekçenin somut olay bakımından kabulü mümkün olmayacağı-
Dava açılmasının, saklı tutulan haklar yönünden temerrüt oluşturmadığından; ıslah dilekçesi ile talep edilen miktar yönünden temerrütün, ıslah harcının yatırıldığı tarihte gerçekleşmiş olacağı- Davanın niteliği itibariyle davacının kişisel haklarına ilişkin bir saldırı söz konusu olmadığından manevi tazminatın yasal şartlarının oluşmadığı-
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • kayıt gösteriliyor