Vekilin hesap verme yükümlülüğüne, üçüncü kişilerden aldığı değerlerin evleviyetle dahil olduğu- Vekilin hesap verme yükümlülüğüne aykırı davranması halinde müvekkile karşı, onun bu yüzden uğradığı zararı tazmin yükümlülüğünün ortaya çıkacağı- Vekilin gerek hesap verme ve gerekse, özen ve sadakatle iş görme yükümlülüklerine aykırı davranıp davranmadığının saptanabilmesi için, satış işleminin yapıldığı tarihteki koşullar ve özellikle taşınmazın o tarihteki değerinin göz önünde tutulması gerektiği-
Mahsup işleminin iptali talepli davada, bilirkişi raporları arasındaki çelişki giderilmeden, soyut gerekçeler ile k bilirkişi raporuna dayanılarak hüküm tesis edilmesinin doğru görülmediği-
Tanıma için, Türkiye Cumhuriyeti ile ilâmın verildiği devlet arasında karşılıklılık esasına dayanan bir anlaşma yahut o devlette Türk mahkemelerinden verilmiş ilâmların tenfizini mümkün kılan bir kanun hükmünün veya fiilî uygulamanın bulunması şartı aranmamakta olduğu-
3. HD. 20.09.2022 T. E: 5033, K: 6740
Bilirkişi raporu Yargıtay denetimine de elverişli olacak şekilde bilgi ve belgeye dayanan gerekçe ihtiva etmesi gerektiği; bilirkişi raporlarının kural olarak hâkimi bağlamayacağı ve bilirkişi raporları arasındaki çelişki varsa hâkimin çelişkiyi gidermeden karar veremeyeceği- Davacının, kurum mensubu hastalara verdiği hizmet bedellerine ilişkin sunduğu faturalardan yapılan 81.308,26-TL kesintinin yerinde olup olmadığının tespiti için mahkemece bilirkişi incelemesi yaptırılmışsa da, bilirkişi heyetinde sadece bir uzman doktorun yer aldığı, heyette ortopedi uzmanı doktorun bulunmadığı, raporda sadece SGK müfettiş raporunda da tanımlandığı gibi raporlanan, tanımlanan ve alınan tıbbi malzemelerle ilgili uyumsuzluk olduğunun beyan edildiği, her ne kadar hukuk hakimi TBK'nun 53. maddesi uyarınca ceza mahkemesinde verilen beraat kararı ile bağlı olmasa da mahkumiyet ve tespit edilen maddi olgularla bağlı olduğundan ceza dosyasında alınan bilirkişi raporlarının hükme esas alınan raporda incelenmediği ve mevcut durumda raporlar arasında çelişki oluştuğu ve bu durumu yukarıda açıklanan nedenlerle bozma sebebi teşkil edeceği-
Davacının dava konusu cezanın hak edişinden kesilmesi nedeniyle kesintinin iadesine karar verilmesini talep ettiği davada, davalı kurum tarafından cezai şart uygulandığı, cezai şartla birlikte kurum zararı olan bedelinin davacı eczanenin alacaklarından tahsil edileceğinin bildirildiği, hükme esas alınan bilirkişi raporunda teftiş raporunda somut bir tespit yapılmaksızın işlem tesis edildiği, davanın kabulüne karar verilmesinin hakimin davayı aydınlatma ödevine ters düştüğü ve bozmayı gerektirdiği-
Alacak davasında, davalı vekilinin delil listesinin 3. maddesinde "Adres içindir ibareli karalama şeklindeki davaya konu haksız sözde delili kabul etmemek kaydıyla öncelikle davanın reddini talep ediyoruz. Sayın mahkeme aksi kanaatte ise de cevap dilekçemizdeki imza ve yazıya olan itirazımız da gözetilerek davalı müvekkil şirkete ait tüm şirket bilgilerinin detayları ile birlikte davaya konu edilen kartvizitteki tarih de dikkate alınarak şirket imza yetkilisinin ve imza sirkülerinin celbi ile imza incelemesi yapılarak kartvizitteki yazı ve imzalar ile şirket yetkilisinin imza ve yazı örneklerinin kıyaslanması için rapor aldırılmasına," şeklinde beyanda bulunduğu anlaşıldığından, davalı tarafın "imza inkarında bulunmadığı ve bu nedenle davaya konu kartvizitin senet sayılacağı" kabul edilerek davanın kabulüne karar verilmesinin yanlış olduğu-
3. HD. 12.09.2022 T. E: 4982, K: 6350
Mahkemenin talepten fazlasına veya başka bir şeye hükmedemeyeceği- Bozma kararına uyularak davanın ıslah edilmemiş hali ile kısmen kabulüne karar verilmiş ise de; usule ilişkin olan hükümlerin derhal uygulanması gerektiği- 28.07.2020 yürürlülük tarihli 7251 sayılı Kanun ile değişen 6100 sayılı HMK'nın 177/2. maddesi ile Yargıtayın bozma kararından sonra tahkikata ilişkin bir eylem yapılması halinde, tahkikat sona erinceye kadar da ıslah yapılabileceği-
Sonradan aynı hususta bir kanun çıkarılmış olmasının usuli kazanılmış hakkın istisnası olduğu- Usule ilişkin kanun değişikliğinin geçmişe etkili olarak uygulanması gerektiği- Mahkemece verilen nihai karardan sonra değişiklik yapılmış olsa dahi, bu değişikliğin uygulanmasında zorunluluk bulunduğu- (22.07.2020 yürürlük tarihli 7251 s. K. ile değişen) HMK’nın 177/2. maddesi ile Yargıtay’ın bozma kararından sonra tahkikata ilişkin bir işlem yapılması halinde, tahkikat sona erinceye kadar da ıslah yapılmasının mümkün hale getirdiği-
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • kayıt gösteriliyor