Haczedilmezlik şikâyetinin, icra mahkemesince tedbir kararı verilmedikçe (İİK 22) satış isteme süresini kendiliğinden durdurmayacağı- Borçlunun haczedilmezlik şikâyetinde bulunmasının alacaklının satış talebine engel olmadığı- İİK m. 363/4 uyarınca, şikâyet hakkında verilen icra mahkemesi kararı kesinleşmeden icra müdürlüğünce satış işlemi yapılamazsa da istinaf yoluna başvurulmasının alacaklının satış isteme süresini durdurmayacağı- İlk derece mahkemesinin karar tarihinde haciz kalkmamış olduğundan ve alacaklı şikâyet konusu taşınmazın satışını İİK 106 uyarınca bir yıllık sürede talep etmediğinden, Bölge Adliye Mahkemesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararı verdiği tarihte haciz kalkacağı- Bölge Adliye Mahkemesince yapılan inceleme sırasında haciz kalktığından konusuz kalan şikâyetin "esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına" dair karar verilmesi gerektiği- "Şikâyet tarihinde haczin kalkmadığı, şikâyet tarihindeki şartlara göre meskeniyet şikâyetinin esasının incelenerek değerlendirme yapılması gerektiği, aksi hâlde alacaklının her defasında yeniden haciz istemesi ve satış masraflarını yatırarak satış talep etmesi gerektiği"  şeklindeki görüşün HGK çoğunluğunca benimsenmediği-
İcra müdürlüğünün dosya borcunun ödenmesi üzerine haczin kaldırılması kararı, İlk Derece Mahkeme karar tarihinden önce olduğundan, İlk Derece Mahkemesince, bu araçlar yönünden şikayete konu haczin kaldırıldığı nazara alınarak konusuz kalan şikayetin esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına ve HMK'nın 331/1 maddesine göre davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerine hükmedilmesi yönünde karar tesis edilmesi gerektiği-
İstihkak davalarında geçerli bir haczin bulunması dava şartı olduğu ve hüküm kesinleşinceye kadar yargılamanın her aşamasında re'sen gözetilmesi gerektiği- Borçlu şirket hakkında verilen iflas kararı, istihkak iddiası hakkında verilen karardan önce kesinleştiğinden, mahkemece, adı geçen borçlu şirket yönünden, İİK'nin 193/2 maddesi uyarınca takibin düştüğü ve hacizlerin kalktığı, dolayısıyla dava konusuz kaldığından, istihkak davası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilerek, yargılama giderleri ile maktu karar ve ilam harcının ve nispi vekalet ücretinin davanın açılmasına neden olan tarafa yükletilmesi gerektiği-
Tapu kaydında düzeltim istemi- Davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi halinde davacı tarafın yargılama giderlerinden sorumlu olacağı, vekalet ücretinin de yargılama gideri olduğu, bu nedenle AAÜT'nin ikinci kısmının ikinci bölümünde yazılı miktarları geçmeyecek oranda vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği-
7. HD. 20.11.2024 T. E: 3940, K: 5110
Ön inceleme tutanağının düzenlendiği tarihten sonra el atmaya son verildiği, dava konusu taşınmazın kayden maliki olan davacının mülkiyet hakkı karşısında, davalının kullanımını üstün kılacak ayni ya da şahsi hakkı mevcut olmadığı gözetidliğinde, "davacının el atmanın önlenmesi davası açmakta haklı olduğu" ve el atmanın önlenmesi davası yönünden keşfen belirlenen dava değeri üzerinden harç ikmal edildiğine göre, kendisini vekil ile temsil ettiren davacı lehine karar tarihinde yürürlükteki AAÜT uyarınca (268.000,00 TL ) vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği- "Davacının, dava konusu taşınmazı oğlu ve gelini olan davalıya 'evlilik nedeniyle' oturmaları amacıyla tahsis ettiği, daha sonra evlilik birliği içinde aynı binada bir başka dairenin davalının eşi adına satın alındığı, fakat tarafların anlaşarak yeni alınan daireye davalı ve eşinin geçmesine gerek görmeyip yeni alınan dairede davacı ile birlikte diğer oğlunun oturmaya başladığı, davacının oğlunun davalıya boşanma davası açması üzerine davacının boşanma davası tarihinden geçerli olmak üzere, davalıdan ecrimisil talep eden ve müdahalesinin sona ermesini isteyen bu davayı ikame ettiği, davalının da ön inceleme tutanağının düzenlendiği tarihten (yaklaşık 1 ay) sonra  dava konusu taşınmazı tahliye ettiği, bu yönüyle el atmanın önlenmesi davasının konusuz kaldığı, ecrimisil davasının da feragat nedeniyle reddedildiği, davacı el atmanın önlenmesi davasını ikame ettiği tarihte boşanma davası henüz devam etmekte olup davacı söz konusu davayı ikame etmeden önce davalının eşi adına kayıtlı ve evlilik birliği içerisinde edinilen taşınmazı boşaltarak davalıya oturması teklifinde bulunmadan bu davayı açmış olduğu, davalının eşi adına kayıtlı dairede oturması halinde boşanma davası kesin olarak sonuçlanmadan davalının söz konusu daireden tahliye ettirilemeyeceğinin açık olduğu ve bu durumda davacının söz konusu imkânı davalıya teklif etmeden bu davayı açmasının 'dürüstlük kuralıyla bağdaşmadığı' ve bu koşullar altında davacının davasını açtığı tarihte haklı olduğu söylenemeyeceği" şeklindeki karşı oyun kabul görmediği-
Davalı bankanın kredi borcunun bitmiş olmasına rağmen davacının taşınmazındaki ipoteği kaldırmaması nedeniyle davanın açılmasına sebebiyet verdiğinin anlaşıldığı, dava tarihinden sonra ön inceleme tutanağı imzalanmadan önce ipoteğin fek edilmesi sonucunda dava konusuz kaldığından davacı lehine vekalet ücretinin yarısına hükmedilmesinin doğru olduğu, yerleşmiş içtihatlara uygun karar verildiğinin anlaşılmasına göre kanuna uygun bulunan kararın onanmasına karar verilmesi gerektiği-
Abonelik tesisine yönelik muarazanın giderilmesi istemi- 3194 sayılı Kanun uyarınca dava tarihi itibariyle davacının dava açmakta haklı olmadığı ve daha sonra abonelik tesisi gerçekleşmesinden dolayı konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığı-
UYAP sisteminden yapılan kontrolde; icra müdürlüğünün ................... tarihli kararı ile haricen tahsil ile dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verildiği ve tahsil harcının yatırıldığı, dosyanın infazen kapatıldığı anlaşıldığından, mahkemece bu bilgilere göre; istihkak davasının konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına, 6100 sayılı HMK'nın 331. maddesinin 1. fıkrası uyarınca davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerinin takdirine karar verilmesi gerektiği-
Söz konusu uyuşmazlığın tahkim yargılamasına konu olacağı şeklinde davanın usulden reddine karar verilmiş ise de, davanın dayanağının taraflar arasında akdedilen sözleşme ilişkisi olmadığı, davacı tarafça ödenen hakem ücretinin rücuen tahsili istemine ilişkin olduğu; bu kapsamda işin esasının incelenip karar verilmesi gerekirken tahkim ilk itirazının kabul edilerek davanın usulden reddine hükmedilmesinin doğru olmadığı- Davacı iş sahibinin yasal zorunluluk nedeniyle iptâl edilen hakem kurulu kararının başhakemine açılan dava sonucu ödemek zorunda kaldığı hakem ücretinden sorumluluğuna ilişkin taraflar arasında bir anlaşma bulunmadığı, ücrete hak kazanan hakemin dahil olduğu hakem kurulunun iş sahibi aleyhine verdiği hakem kararı iptâl edilerek ortadan kalktığından 4686 sayılı Kanun'un 16/B-1 maddesinin uygulanarak haklılık durumuna göre hakem ücretinin ve hakem yargılama giderinin paylaştırılmasının mümkün olmadığı, ücretini alan hakemin katıldığı kurulun davacı iş sahibi aleyhine verdiği karar iptâl edilmekle hukuken kalmadığından hakem ücretinin tamamından tahkim davasını açan yüklenicilerin sorumlu tutulması gerekeceği, bu durumda mahkemece davacının kesinleşen mahkeme kararına istinaden ödemek zorunda kaldığı hakem ücreti ve fer'ilerinin tamamının davalı yüklenicilerden tahsiline karar verilmesi gerekirken, yanlış değerlendirme ile somut olayda uygulanması mümkün olmayan HMK'nın 331/1 maddesine göre haklılık durumu takdir edilerek kısmen kabulünün doğru olmadığı-