Uyuşmazlık, davacıların hisse devir sözleşmesinin iptalini talep edip edemeyeceği, sözleşme yapılırken saikte hata olup olmadığı, hatanın esaslı nitelikte olup olmadığı, hisse devir bedeli olarak ödenen paraların iadesini isteyip isteyemeyeceklerine ilişkindir...
Önceki kararda yer almayan ve Özel Daire denetiminden geçmemiş yeni ve değişik bir gerekçe ile hüküm kurulduğundan usul hukuku anlamında gerçek bir direnme kararı olmadığı-
Davacı şirketin yönetim kurulu başkanı ile davalının nikahsız yaşamaları bu birleşmenin kanuni ve medeni evlenmeye tekaddüm eden bir nişanlanma mahiyetinde olmadığı- Bu nedenle, davacının tesiriyle davalıya verilen dava konusu bağımsız bölümlerin, meşru olmayan bir maksadın istihsali için verilmiş olduğunun kabulü gerektiği- 6098 sayılı TBK'nun 81. maddesine göre hukuka veya ahlaka aykırı bir sonucun gerçekleşmesi amacıyla verilen şeyin geri alınması mümkün olmadığından davanın reddine karar verilmesi gerektiği-
Üçüncü kişinin hilesi ile sözleşme yapan kişinin sözleşmenin iptalini isteyebilmesi için lehine hile yapılan karşı tarafın sözleşmenin yapıldığı sırada hileyi bilmesi veya bilecek durumda olması gerektiği- İptal istemine konu bağımsız bölüm davalıya aitken, vekâletname ile yetkili kıldığı vekil tarafından aynı gün davacıya satılarak devri yapıldığından, taşınmaz satış sözleşmesini vekil sıfatıyla bizzat yapan bu kişinin hilesinin, hileyi bilmesi veya bilecek durumda olması koşulu aranmaksızın akidin hilesi olarak kabul edileceği- Taşınmaz satışlarında aracılık yapan bir kişinin işi gereği çok sayıda taşınmaz gezdirmiş olmasının hilenin bir unsuru olarak kabul edilemeyeceği- Basit bir inceleme ile satın aldığı taşınmazın bulunduğu mahalle ile niteliğini tespit etmesi mümkün olan davacının, resmi senet içeriği kendi huzurunda okunmuş ve tapu senedinin bir örneği verilmiş olmasına, yine aynı apartmandan kısa bir süre önce başka bir daire satın almış olmasına karşın, hile ile başka mahallede ve farklı nitelikte bir dairenin satıldığını ileri sürmesi inandırıcı olmadığı ve hile iddiasının ispatlanamadığı sonucuna varıldığı- Hile ispatlanamadığından taşınmazlar başında keşif yapılmasının da sonuca bir etkisinin olmayacağı-
Feragatin geçersizliği iddiasının hadise olarak aynı mahkemede görülüp sonuçlandırılmasının gerektiği-
Ehliyetsizlik ve hile hukuksal nedenlerine dayalı tapu iptal ve tescil istemi-
İradesi sakatlanan tarafın hata veya hileyi öğrendiği andan itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde sözleşmeyle bağlı olmadığını bildirmesi veya verdiği şeyi geri istemesi gerektiği- Sözleşme resmî senetle yapılmış olsa dahi hata ve hile olgusu her türlü delille ispatlanabileceği- "Yanılma (hata) ve aldatma (hile) hukuksal nedenlerine dayalı olarak (kira yerine) bağış suretiyle (davacı tarafından davalı bakıcısına) yapılan temlikin (yaklaşık 3 yıl sonra) iptaline yönelik açılan davada, hak düşürücü sürenin, sözleşmenin yapıldığı tarihten itibaren başlayacağı ve resmî senedin aksinin de yine aynı derecede bir belge ile kanıtlanması gerektiği" yönündeki gerekçeyle "davanın reddine" karar verilmesinin isabetli olmadığı-
İş akdinin karşılıklı sona erdirilmesine ilişkin ikale teklifi yapıldığı ancak işçinin teklifinde kendisine işçilik hakları yanında ek menfaat ödemesi yapılmasını da istediği, bunun üzerine imzalanan bozma sözleşmesi ile davacıya tüm alacaklarına ilişkin brüt ... TL ödeme yapıldığı, kıdemi ve son ücretine göre davacıya kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ve ek menfaat sağlandığı anlaşılmış olduğundan, taraflar arasında imzalanan geçerli bozma sözleşmesi uyarınca davanın reddine karar verilmesi gerektiği-
Feragatin geçersizliği iddiasının hadise olarak aynı mahkemede görülüp, sonuçlandırılması gerektiği-
Davacı işçinin, el yazısı ile davalı işverene hitaben düzenlediği dilekçesinde "alt işveren nezdinde ve davalı işverene ait başka iş yerlerinde çalışmak istemediğini" belirttiği, taraflar arasında düzenlenen protokol ile, davacı işçiye kıdem tazminatı ve brüt ... TL ek menfaatin ödenmesinin taahhüt edildiği, iş yeri kayıtlarından yapılan bu ödemenin kıdem ve ihbar tazminatını karşılar nitelikte olduğunun anlaşıldığı, ikale teklifinin davacı işçiden gelmesi nedeniyle de, geçerlilik koşullarının oluştuğu tespit edildiğinden, ikale sözleşmesi yolu ile iş sözleşmesi sona eren davacı işçinin iş güvencesi hükümlerinden yararlanması söz konusu olmayacağı-