Para veya mutad ödeme vasıtalarından garı suretle yapılan ödemelerin batıl olması için tasarrufun haciz veya acizden itibaren geriye doğru 1 yıl içinde yapılması gerektiği- Üçüncü kişinin eşinin, borçlunun çalıştığı işyerinde geçirdiği iş kazası sonucu ölmesi ve ölen işçinin yakınları tarafından işveren aleyhine tazminat davası açılması üzerine taraflar arasında imzalanan sulh ve ibra sözleşmesinde ölen işçinin eş ve çocuklarına iki adet taşınmaz verileceğinin kararlaştırıldığı ve bu taşınmazların davalı üçüncü kişi eşe devredilmesi üzerine söz konusu tazminat davasından feragat edildiği anlaşıldığından, davalı üçüncü kişinin, borçlunun alacaklılardan mal kaçırma amacını bilen veya bilmesi lazım gelen kişilerden olduğunun kabul edilemeyeceği-
Davalı borçlu ve üçüncü kişinin aynı ilçede (A.ağa) oturuyor olmaları, satış tarihi itibari ile ilçenin 85.000 nüfusa sahip olması ve yine aynı tarihte birden fazla taşınmaz alımının tek başına muvazaayı göstermeyeceği, borçlunun akrabalarına ait olan şirketin borçlu ile aynı alanda faaliyeti ve aralarında ticari ilişki olduğuna dair delil bulunmaması nedeni ile, mahkemenin bu gerekçelerinin yerinde görülmediği- Bağımsız bölümlerin tapuda toplam 40.000 TL'ye alındığı, taşınmazın üzerinde bulunan ipoteğin 395.000,00 TL ödenerek kaldırıldığı, (yani, bu taşınmazlar için toplam 435.000,00 TL ödeme yapıldığı) ve bilirkişilerce taşınmazların toplam değerinin 840.000,00 TL olarak belirtildiği anlaşıldığından, her iki değer arasında bir mislini aşan bir fark olmadığından İİK. mad. 278/3-2 uyarınca iptal koşulları oluşmadığı-
İcra dosyası içeriğinden borçlunun alacağa yeterli taşınır ve taşınmaz malının bulunmadığı ve karar düzeltme aşamasında sunulan haciz tutanağının İİK. 105 kapsamında aciz belgesi niteliğinde olduğu anlaşıldığından, davanın esasına girilmesi gerektiği- Borca karşılık olarak yapılan devrin İİK. mad. 279/2-2 gereğince iptali gerektiği- Kötü niyeti ispatlanmayan dördüncü kişiler hakkındaki tasarrufun iptali davasının reddine ve bu durumda davalı üçüncü kişinin taşınmazı elinden çıkardığı tarihteki değeri oranında tazminatla (alacak ve ferilerini geçmeyecek şekilde) sorumlu tutulması gerektiği-
Dava konusu araç 24.06.2014 tarihinde borçlu tarafından davalı ...'a satılmış olup davalı ... anılan aracı davalı borçludan olan alacağına mahsuben aldığını belirttiğinden anılan tasarrufun İİK’nun 278, 279/2 ve 280. maddeler gereğince iptale tabi olup olmadığı değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken davalılar arasında akrabalık bağı bulunmadığı gerekçesiyle anılan araç yönünden davanın reddinin doğru olmadığı- Borçlunun aynı gün dört adet taşınmazını aynı kişiye satması, borçlu ile davalı ... aynı köy ve ciltte nüfusa kayıtlı olması, dava konusu taşınmazların daha önce davalı ... ile aynı soyadını taşıyan kişiler tarafından borçluya satılmış olması (347 parsel 10.01.2007'de ... tarafından borçluya satılmıştır) borçlunun eski ... Belediye Başkanlığını yapmış olması gibi maddi ve hukuki olgular gözönüne alınarak adı geçen davalılar arasındaki tasarrufların İİK’nun 278, 279 ve 280. maddeler gereğince iptale tabi olup olmadığı değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
Davacının takip dosyasındaki alacak ve ferileri ile sınırlı olarak, taşınmazı elden çıkardığı tarihteki gerçek değerinin tazminat olarak davalı ...'dan alınarak, davacı alacaklıya verilmesine-
3. kişinin tasarrufa konu malın elden çıkarıldığı tarihteki gerçek değeri oranında ve alacak miktarı ile sınırlı olarak tazminatla sorumlu tutulması gerektiği- Tasarrufun iptali davasında borcun doğum tarihinin tasarruf tarihinden önce olması dava şartı olup, söz konusu şartın gerçekleşmemiş olması nedeni ile davanın reddi halinde kendisini vekille temsil ettiren davalılar yararına maktu vekalet ücreti takdiri gerektiği-
Tasarrufun iptali davalarında mahkemece; İİK'nun 278/III-1'de öngörülen 'yakın hısımlık bulunup-bulunmadığının', İİK.'nun 278/III-2'de öngörülen 'ivazlar arasında fark bulunup/bulunmadığının', İİK.'nunun 280/I'de öngörülen 'malvarlığı' borçlarını ödemeye yetmeyen borçlunun, alacaklalılarına zarar vermek kastıyla yaptığı tüm işlemler geçersiz olduğundan, borçlunun içinde bulunduğu mali durumunun ve zarar verme kastının, 'işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunup/bulunmadığının' irdelenerek, kötü niyetli üçüncü kişiler hakkında da iptal davası açılabileceği göz önünde bulundurularak, kötü niyeti kanıtlama yükümlülüğünün davacı-alacaklıya düştüğü de düşünülerek, buradaki kötü niyetten maksadın 'borçlunun durumunun dava konusu şeyi satın alan tarafından bilinmesi veya bilinebilecek durumda olması' olduğu- Dava konusu taşınmazın/taşınırın kısa sürelerle el değiştirmesinin, tek başına 'yapılan tasarrufların muvazaalı olduğu' anlamına gelmeyeceği, muvazaa durumunun başka delillerle de ispatının gerekeceği- Ticari işletme devrinin 'borçlu ile hukuki ilişkiye giren üçüncü kişi yönünden' değerlendirilmesi gerekeceği; sonraki ikinci, üçüncü vs. satışlarda bunun önem taşımayacağı (özel bir iptal nedeni teşkil etmeyeceği)-
Borçlu şirketin iflasından önce dava konusu taşınmazlar üzerinde diğer davalı lehine tesis ettiği ipoteklerin iptalini istemi- Temlik alan temlike eden alacaklının haklarının halefi olduğundan, borcun doğum tarihinin, temlik tarihi değil, ilk alacaklının alacağının doğduğu tarih olarak kabul edilmesi gerektiği- İflas eden borçlunun ayrı bir tüzel kişiliği mevcut olup davacının özel şahıs olduğu, müflis şirketle aralarında organik bağ olmasının ve bu davadaki alacağı temlik alarak davayı devam etmesinin TMK. m. 2 kapsamında değerlendirilemeyeceği- Davalı üçüncü kişi bankanın, davalı müflis şirkete kullandırdığı kredi ile davalı bankanın kredi borçları ödenerek, ipotek tesis edildiğini, buna rağmen kullandırılan kredi tarihinden yaklaşık 1 yıl sonra ipotek tesis edilmesi ve bundan yaklaşık 1 ay sonra ipoteklerin fekkedilerek daha yüksek verilen kredinin nerde ise 6 katı bedelli yeni ipoteklerin tesis edilmesine ilişkin tasarrufunun İİK. m. 280 uyarınca iptali gerektiği-  Uzman bilirkişi aracılığı ile ipotek akit tablosu, davalı banka lehine tesis edilen ticari işletme rehni belgeleri ile ihale tutanağının incelenerek, ihale tutanağındaki makine ve techizatın ipotek kapsamında olup olmadığı veya hangilerinin kapsamında kaldığı tesbit edilerek, tesbit dışında kalan makine ve techizat bedelinin, davacıya ödenen ihale bedeli ile oranlamasının yapılarak ortaya çıkan rakamın davalı üçüncü kişiden tahsiline karar verilmesi gerektiği-
Taşınmazın tapudaki satış bedeli ile bilirkişi tarafından belirlenen rayiç bedel arasında misli fark bulunmadığı anlaşılmakta ise de, borçlu ve üçüncü kişinin savunması ile tanıkların beyanlarında "dava konusu satış işleminin borca mahsuben yapıldığı" belirtildiğinden, borca mahsuben yapılan taşınmaz devrinin mutad ödeme olmaması nedeniyle dava konusu tasarrufun İİK. mad. 279/2 gereğince tartışılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği-
Çıplak mülkiyetin devrine ilişkin tasarruf ile tasarrufun iptali davasının açılış tarihi arasında beş yıllık hak düşürücü süre geçmiş olduğundan, çıplak mülkiyet devrine ilişkin davanın reddinin isabetli olduğu- İntifa hakkının devri veya çıplak mülkiyet sahipleri lehine feragat edilmesi halinde, anılan tasarrufun iptale tabi olacağı- Dava konusu taşınmazın kargir apartman olmayıp "lokanta" olduğu anlaşılmakla, dava konusu bu tasarruf yönünden değerlendirme yapılarak (davalıların baba-oğul, karı-koca oldukları tasarruf konusunun iş yeri olduğu hususları da gözetilerek) karar verilmesi gerektiği- "Davalı borçlu ile diğer davalı eşin boşanmış olması, bu konuda davalı borçlu eşin ağır ceza mahkemesinde diğer davalı tarafından şikayet edilmiş olması nedeniyle mal kaçırıldığının kabul edilemeyeceği" gerekçesiyle "tasarrufun iptali davasının reddine karar verilmesinin isabetsiz olduğu-