Taraflar arasındaki uyuşmazlık, İİK 277 ve devamı maddelerine göre açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir...
Tasarrufun iptali davalarının dinlenebilmesi için, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin bulunması gerektiği-Bu ön koşulların bulunması halinde ise İİK.nun 278, 279 ve 280.maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığının araştırılması gerekeceği-
Uyuşmazlığın; İİK.'nin 277 ve devamı maddelerine dayalı olarak açılan tasarrufun iptali istemine ilişkin olduğu, bu tür davaların dinlenebilmesi için, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin bulunması gerekeceği- Bu ön koşulların bulunması halinde ise İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılması gerekeceği-
İİK'nın 279/2.maddesine göre mutad ödeme aracı olmadığı gerekçesi ile davanın kabulü için gerekli İİK'nın 279/1.maddesindeki 1 yıllık sürenin geçmiş olması, dava konusu 130 Ada 79 Parselin 22.04.2016 tarihinde satıldığından İİK'nın 278/3-2.maddesine göre bedel farkı nedeniyle iptali için aynı maddenin 2.fıkrasındaki 2 yıllık sürenin de geçmiş olması nedeniyle mahkemenin bu maddelere dayalı olarak verdiği iptal gerekçesi yerinde olmamakla birlikte, davalı borçlu ve üçüncü kişi şirketin ...Süt Ürünleri A.Ş yetkilisi ve toptancıları olduğu, aralarında ticari ilişki bulunduğu anlaşıldığından, İİK'nın 280/1.maddesi gereğince davalı şirketin borçlunun mali durumunu bilebilecek durumda olduğu, dava konusu tasarrufların bu gerekçe ile iptali gerektiğinden sonuç itibari ile kararın yerinde olduğu-
İcra takibi sırasında 12.01.2015 tarihinde fiili haczin yapıldığı ve davalı- borçlunun meskeninden taşındığının belirlendiği, taşınmaz devrinin ise 20.10.2009 tarihli olup haciz tarihinden geriye doğru 2 yıl içinde kalmadığı- Bu durumda bedel farkından dolayı tasarrufun iptaline karar verilemeyeceği-Ancak davacı tarafından İİK.nun 278, 279 ve 280.maddelerden birine dayanılmış olsa dahi, mahkeme bununla bağlı olmayıp, diğer maddelerden birine göre iptal kararı da verilebileceği- Dosya kapsamında; davalılar arasında İİK'nun 280./1 maddesine göre arkadaşlık, akrabalık, ticari ilişki veya komşuluk tespit edilememiş, lehine tasarrufta bulunulan davalı üçüncü kişinin, borçlu davalının mali durumu ile alacaklıları ızrar kastını bilen veya bilmesi gereken kişilerden olduğu ispatlanamamış olduğundan, mahkemece verilen "davanın reddine" dair kararda bir isabetsizlik bulunmadığı-
Somut uyuşmazlıkta; mahkemece, taşınmaz satışının daha önceden yapıldığı, ancak tapu devrinin sonraki yıllarda gerçekleştiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmişse de, İİK.nun 278. Maddesi kapsamında ivazlar arasında mislini aşan fark bulunup bulunmadığı tartışılmamış olduğu- Mahkemece taşınmazın hissesi üzerindeki haczin kimin tarafından ödendiği araştırılarak sonucuna göre; söz konusu haciz borcunun davalı borçlu tarafından ödendiği saptanırsa, bu durumda taşınmazın tapuda gösterilen satış değeri ile gerçek değeri arasında mislini aşan bedel farkının gerçekleştiğinin kabulü ile İİK'nun 278. maddesi gereğince davanın kabulüne, haciz borcunun davalı 3.kişi S.tin Y. tarafından ödendiğinin tespiti halinde ise alıcı taşınmazı bu kayıtlarla yükümlü olarak satın almış olacağından ve satışın bunların tamamı üzerinden yapıldığının kabulü gerekeceğinden mislini aşan bedel farkı olmayacağından "davanın reddine" karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere eksik araştırma ile karar verilmesi gerekeceği-
Anayasa Mahkemesinin iptal kararlarının kesin hüküm hâlini almamış derdest dosyalar yönünden uygulanması zorunlu olduğundan, borçlunun temliknameye dayalı olarak alacağını babasına temlik etmesi işleminin İİK 278/III-1 gereği bağışlama hükmünde kabul edilemeyeceği- Borçlunun temliknameye dayalı olarak alacağını temlik ettiği babası (üçüncü kişi), İİK m. 279/son borçlu oğlunun vaziyetini bilmediğini ispat edemediğinden iptal davasının kabulü gerektiği- Alacağın temliki işlemi, dava dışı şirketlerle yapılmadığından, ticari örfe dayalı ödeme olgusunun somut olayda uygulanmasının mümkün olmadığı, dava dışı şirketlerin ticari defterleri üzerinde inceleme yapılarak temlik işleminden öncesinde ve sonrasında devam eden bir ilişki olup olmadığının incelenmesinin gerekmediği- Temlik işleminin tarafı dava dışı şirket ile davalı üçüncü kişi olmadığından, bu yönde bir araştırma yapılmasına yer olmadığı ve temlik işleminin İİK m. 280/1 ve 3 gereği de iptale tabî olduğu-
Dava konusu gayrımenkulün davalı tarafından kıdem tazminatına karşılık alındığının beyan edilmiş olmasına; davalının İİK. 280/1 hükmü gereğince davalı borçlunun durumunu bilen veya bilmesi gereken kişilerden olduğunun da anlaşılmış olmasına göre mahkemece "davanın kabulüne" ilişkin verilmiş olan kararda bir isabetsizlik bulunmadığı-
Uyuşmazlık, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 277 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir...
İİK 277 vdna göre açılan tasarrufun iptali davasında .borçlu hakkında kesinleşmiş bir takibin olması ve bu takibin yargılamanın devamı boyunca varlığını devam ettirmesi gerektiği- Borçlunun finansal kiralama ile kiraladığı makineler üzerine iştirak haczi konulduğundan ve bu hacizle ilgili olarak, istihkak iddiası yok ya da reddedilmiş ise davacı-alacaklı bu makineler üzerinde haczi nedeni ile satış isteme yetkisi olacağından, davacı alacaklının bu makineler yönünden dava açmakta hukuki yararı bulunup bulunmadığının değerlendirilmesi gerektiği- Borçlu tarafından 198.000 metre kumaşın davalı şirkete devrinin iş yerinin önemli bir kısmının devri olarak kabul edilmesinin hatalı olduğu-  Davalı borçlu ile anılan üçüncü kişi şirket arasında önceye dayalı ve borçluya ait kumaşların üçüncü kişi tarafından boyanması dahil olmak üzere bir ticari ilişki olduğu, üçüncü kişi şirketin ...tarihi itibari ile borçlu şirketten alacaklı olduğu uyuşmazlıkta, dava konusu kumaşlar, borçlunun bir başka alacaklısının, yaptığı hacizde üçüncü kişi elinde haczedildiğinden, kumaşlar üzerinde borçlu şirketin etiketinin olduğu tesbit edilmişse de, bu kumaşların hangi gerekçe ile orada bulunduğu netleşmediğinden ve davacı alacaklının alacağa mahsuben üçüncü kişinin elinde bulunduğu iddiası davalı şirket A.Ş tarafından kabul edilmediğinden (mahkemece böyle bir tespit de yapılmadığından, mahkemece dava konusu kumaşların üçüncü kişi elinde bulunma sebebi beyan ve gerekirse ticari defterler üzerinde yapılacak araştırma ile tespit edilerek, borçludan üçüncü kişiye yapılmış bir devir niteliğinde ise, bu kez kumaşın devir tarihindeki değeri ve borçlunun o tarihteki aktif sermayesinin ne olduğu belirlenerek, oranlamak sureti ile borçlunun ticari emtiasının önemli bir kısmının devri niteliğinde olup olmadığının araştırılması ve emtianın önemli bin kısmının devri niteliğinde değilse ve alacağa mahsuben yapılmış bir devirse, borçlu ve üçüncü kişi arasındaki iştigal konuları dikkate alındığında, bunun mutad ödeme olarak kabul edilmesi gerektiği-