Davacının davalılara ait işyerinde tarım işinde çalışırken oluşan kazada arkadaşını kurtarmak isterken yaralanması sonucu, uzun süre hastanede yattığı, ameliyat olduğu ve çalışma yeteneğinin kaza nedeniyle azaldığı, bu iş kazasının davalıların gerekli iş sağlığı ve güvenliği önlemlerini almamış olmalarından ötürü meydana geldiğini ileri sürerek maddi ve manevi tazminat talep ettiği somut uyuşmazlıkta- Kesin süre içinde, davacının iş göremezlik oranının tespiti için, muhtıra çıkarılmasına rağmen bu eksikliği tamamlamadığı, mahkemece kesin süre içinde eksik hususun yerine getirilmemesi durumunda delilden vazgeçmiş sayılacağı konusunda ihtar yapıldığı, bu nedenle davanın maddi ve manevi tazminata esas teşkil eden sakatlığını ve vücudundaki estetik bozukluğu ispat edemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesine; ve bu kararın maddi anlamda kesin hüküm oluşturacağı-
Davacının dekan olduğu üniversitede öğrenci olan davalının ekşi sözlükte paylaştığı ("... dördüncü ayını tamamlamadan atı aldığı gibi Üsküdar müsküdar bırakmayan, dekanlığa yerleşen profesör üç ay önce onun tepeden inme biçiminde atandığını söylemiştim. Meğer herif ...nın Mesihi imiş, şimdiden tepeden dekan oldu. ... da vekâleten iletişim bilimleri başkanlığına atandı. Lafın kısası fakültenin biraz imajı vardı, içine ettiler bıraktılar. Ortalık atanmışlardan geçilmiyor. Bunun adı da yeniden yapılanma.." şeklinde ifadeler içeren) yazının hakaret kastı taşımadığı, söylenen sözlerin eleştirel bir dille kaleme alındığı, yazı bir bütün olarak değerlendirildiğinde davacıyı küçük düşürücü nitelikte olmadığı, açıklamaların ifade ve düşünce özgürlüğü kapsamında kaldığı anlaşıldığından yazının davacının kişilik haklarına saldırı teşkil etmediği-
Dava konusu haberin bir bütün olarak değerlendirilmesinde; haber görünür gerçeğe uygun ve güncel olup yapılmasında kamu yararı ve toplumsal ilgi bulunduğu-Basının, okuyucunun dikkatini habere çekmek amacı ile çarpıcı başlık ve ifadeler kullanmasının bir gazetecilik tekniği olduğu ve özle biçim arasındaki dengenin bozulduğundan da söz edilemeyeceği- Dava konusu haberin toplumun bilgi edinme,basının haber verme hakkı kapsamında kaldığı, habere yönelik toplumsal ilginin bulunduğu-Haberin başlığı çarpıcı olsa da davacının kişilik haklarına bir saldırı bulunmadığı sonucuna varılarak, davalıların tazminat ile sorumlu tutulmasının yerinde görülmediği-
Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; somut olayda, davacının 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 27. maddesine dayalı soyadının değiştirilmesi istemli davası kabulünün gerekip gerekmediği-
İtirazın iptali davasının, dava şartı arabuluculuk kapsamına girmediği-
Çay markasının, paketlerini renk, tasarım, ambalaj ve isim ile aynen taklit ederek başka bir adla piyasaya sürdüğünü iddia ettiğini ileri sürdüğü haksız rekabette ve ihlalde bulunulduğunun ileri sürülerek tazminat isteminde bulunulan somut uyuşmazlıkta, “Marka hakkına tecavüz edenin, markayı kullanmak yoluyla elde ettiği kazanca göre,” tazminat hesaplanmasını talep etmiş olmasına göre manevi tazminat yönünden ise istenen tazminat miktarının makul ölçüyü aşmaması karşısında mahkemece verilen kararın dosya içerisinde mevcut deliller kapsamında usul ve yasaya uygun olması nedeniyle istinaf başvurunun reddine karar verilmesi gerektiği-
Trafik kazası sonucu yaralanma nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemi-
8. HD. 08.03.2018 T. E: 2017/8524, K: 8544-
Davacının kişilik haklarına saldırı oluşturacak nitelikte olmayıp, eleştiri kapsamında değerlendirilmesi gereken beyanlar nedeniyle davalıdan talep edilen manevi tazminat isteminin tümden reddine karar verilmesi gerektiği-
Başbakan ve siyasi parti lideri olan davacının bulunduğu mevki ve yüklendiği mesuliyetlerin eleştirilere açık, hoşgörülü ve tahammüllü olmasını gerektireceği, siyasi tartışmaya ilişkin dava konusu basın açıklamasının sert eleştiri niteliğinde ve kişilik haklarının ihlali kastıyla söylenmediği gerekçesi ile açılan manevi tazminat davasının reddine karar verilmesi gerekeceği-