• “1998 ve 1999 Tasarısı’’ndaki Gerekçe

    ’Madde 26- Yürürlükteki Kanunun 25 inci maddesini karşılamaktadır.

    Maddede ve kenar başlıklarında ‘isim’ yerine dilimizde daha yaygın bir uygulama alanı bulan ve daha güncel olan ‘ad’ sözcüğü kullanılmıştır.

    Maddenin birinci fıkrası aslına uygun olarak arılaştırılmak suretiyle yeni-den kaleme alınmıştır.

    Maddenin ikinci fıkrası da aynı şekilde aslına uygun olarak yeniden kaleme alınmıştır. Maddenin sadece ‘adın gasba karşı korunmasını’, yani adın başkaları tarafından haksız olarak kullanılmasını düzenlediği göz önünde tutularak, ‘buna son verilme davasının’ zarar ve kusur koşullarını gerektirmediği, oysa tazminat davalarının kusur koşullarına bağlı olduğu ifade edilmiştir. Maddenin bu fıkrasında manevi tazminat istemi, İsviçre Medeni Kanununun 29 uncu maddesine uygun olarak ‘sadece bir miktar paranın verilmesine’ yönelik olmaktadır. Bu niteliği vurgulamak üzere ‘manevi tazminat ödenmesi’ ifadesine yer verilmiştir.”


  • “1984 Tasarısı”ndaki Gerekçe

    ‘Madde 26- Madde, yürürlükteki Kanunun 25. maddesini karşılamaktadır. Yürürlükteki metin esas alınmakla beraber, adın değil, adın kullanılmasının çekişme konusu olacağı gözönünde tutularak, birinci fıkra düzenlenmiştir’:

     “III. Ad üzerindeki hak

    1. Adın korunması

    Madde 26 – Bir adı kullanıp kullanamıyacağı çekişme konusu olan kişi, hakkının tesbitini dava edebilir.

    Adı gasbedilen kimse gasba son verilmesini; gasbeden kusurlu ise ayrıca maddi zararının giderilmesini ve uğradığı haksızlığın niteliği gerektiriyorsa manevi tazminat ödenmesini isteyebilir.”


  • “1971 Tasarısı”ndaki Gerekçe

    ‘ 1) Terim ve ifade : Soy Adı Kanunu ile (ad) kelimesi kanunlarımıza geçmiş olduğu gibi esasen halkın kullandığı bir sözcük olduğundan, bu maddedeki (isim) kelimesi yerine bu sözcük kullanılmış ve ayrıca maddenin ifadesi sadeleştirilmiştir. Mesela (himaye) yerine korunma, (men) yerine önleme terimleri konulmuş ve (tesbit) karşılığı olarak uzun süreden beri kanun ve yazı diline geçmiş olan (saptama) kelimeleri bu maddede yer almıştır. Ayrıca (gasp) kelimesi yerine (benimseme) terimi kullanılmıştır. Çünkü gasp, mesela bir haydudun başkasının malını gaspetmesinde olduğu gibi, maddi bir kavramı belirtmektedir. Oysa burada ‘bir kimsenin adının başkası tarafından haksız olarak benimsenip kullanılması’ bahis konusudur. Bu sebeple bu terim tercih edilmiştir. İfade değişikliği olarak bir de (isteyebilir) sözü yerine (dava edebilir) kelimeleri kullanılarak maddeye açıklık verilmiştir.

    2) Biçim değişikliği : Yirmibeşinci maddenin bugünkü metni, iki cümleden oluşmuş bir tek fıkra durumundadır. Oysa bu cümleler ayrı ayrı kavramları düzenlemektedir. Bu sebeple, İsviçre aslında olduğu gibi müstakil iki fıkra halinde olması gerekirdi. Birinci fıkra; bir kimsenin bir ismi taşıma hakkının saptanması amacını güden davayı, yani bugün kullanılan (tesbit davasını) ; ikinci fıkra ise; önleme ve tazminat davalarını düzenlemektedir. Bu yüzden madde iki bağımsız fıkra haline konul-muştur.

    3) Hüküm değişikliği, yoktur ‘:

     ‘II. Ad üzerindeki hak.

    1. Adın korunması.

    Madde 25 – Adı çekişme konusu olan kişi, bu adı taşıma hakkının saptanmasını dava edebilir.

    Adının başkasınca benimsenmesinden zarar gören kimse bu benimsemenin önlenmesini; benimseyen kusurlu ise ayrıca maddi tazminat ve uğradığı haksızlığın niteliği gerektiriyorsa, manevi tazminat dava edebilir’: