Murisin kooperatife üyelik tarihi ile kooperatife yapılan ödemelerin eşler arasında 743 sayılı TKM hükümleri gereği mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu dönemde yapıldığı, kooperatife başkaca ödeme yapılmadığı anlaşıldığından, davaya konu taşınmazın murisin kişisel malı olduğunun kabulü ile davanın katılma alacağı isteğine ilişkin olduğu katkı payı alacağı talep edilmediği gözetilerek bu talebin reddi gerektiği- Davacının katılma alacağı hesaplanırken, bu taşınmazlara ait borç olarak mirasçılar tarafından Toki'ye ödenen paraların hesaplamada dikkate alınması yerinde ise de söz konusu borçların ödendiği tarihindeki değerlerinin taşınmazların güncel değerinden düşüm yapılması ile artık değerin bulunmasının hatalı olduğu; mahkemece, murisin ve mirasçıların ödediği borç miktarları yönünden oranlama ve aktüerya hesabı yapılarak; Toki'ye ödenen borçlarının, mirasçılar tarafından taşınmazın dava dışı üçüncü kişiye satıldığı tarihinteki güncel karşılığı bulunarak taraflar üzerinde anlaştıkları için aynı tarihteki dava dışı üçüncü şahsa satım bedelinden, diğer parseller yönünden ise Toki'ye ödenen borçların tasfiye tarihi (karara en yakın tarihteki) itibariyle hesaplanacak değerinin, bu taşınmazların (bozma nedeniyle güncelliğini yitireceğinden) tespit edilecek tasfiye tarihi itibariyle sürüm (rayiç) değerlerinden düşümü yapılarak artık değerin bulunması ve sonucuna göre davacının bu taşınmazlar yönünden katılma alacağının hesaplanması gerektiği- Eşlere ait kişisel ve edinilmiş malların, mal rejiminin sonra ermesi anındaki durumlarına göre değerlendirileceği-
Derneklerle ilgili mevzuatta düzenlenen dernek ile üyeler arasındaki davaların dernek merkezinin bulunduğu yerdeki mahkemede bakılacağına dair yetki kuralının, kesin nitelikte olup kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemece re'sen gözönüne alınması gerekeceği-
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun ikinci kitabından üçüncü kısım hariç olmak üzere aile hukukundan (TMK'nun m. 118-395) kaynaklanan bütün davaların Aile Mahkemesi'nde bakılacağından, davanın mal rejiminin tasfiyesi talebinin koşulları oluşup oluşmadığı değerlendirilerek sonucuna göre davanın esası hakkında karar verilmesi gerekeceği-
Aidatların hangi eş tarafından veya hangi mal grubundan ödendiğinin kanıtlanamaması durumunda ise, TMK'nun 222. maddesinin 2 ve 3. fıkraları gözönünde bulundurularak mal rejiminin tasfiyesinin gerçekleştirilmesi gerekeceği- Davacının talebi katılma alacağı olduğuna göre, her ne kadar Vakıf tarafından davalıya boşanma dava tarihinde ödenmiş bir para olmasa da Vakıf Senedindeki düzenlemelere göre, vakıf üyeliğinden davalının isteği zaman istifa edileceği, bu nedenle zorunlu katılımın olmadığı; ancak davalının istifa etmesi halinde ödediği aidatların % 5 basit faizi ile birlikte alabileceği, davalının da boşanma dava tarihi itibari ile de toplu ödeme ve emekli aylığı hakkının da oluşmadığı anlaşıldığından davalı tarafın boşanma dava tarihinde Vakıf'tan istifa/talep etseydi vakıf tarafından yapılacak olan 01.01.2002-12.09.2007 tarihleri arasında yaptığı aidat ödemelerinin % 5 basit faiz ile birlikte toplam ödemenin yarısı üzerinden alacağın kabulüne karar verilmesi gerekeceği-
Borçlu eşin malvarlığının ya da terekesinin tasfiye borcunu karşılamaya yetip yetmediği alacağın tahsili sürecinin sonunda belli olacağından; üçüncü kişinin mal rejiminin tasfiyesine ilişkin kararın verildiği aşamada borçtan sorumlu tutulamayacağı- Mahkemece, eşden kazandırma veya devralan üçüncü kişi konumundaki diğer davalı hakkındaki alacak talebi hakkında HMK. mad. 167 uyarınca üçüncü kişi davalıya karşı açılan dava hakkında ayırma kararı verilerek davanın ayrı bir esasa kaydının sağlanması; bu davada eski eşten katılma alacağının tahsil edilebilme durumunun HMK. mad. 165/1 gereğince “bekletici sorun” yapılması gerektiği-
Tasfiyeye konu meskenin eşler arasında edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu tarihte edinildiği ve mal rejimi sona ermeden yaklaşık bir ay önce davalı tarafça satış gösterilerek dava dışı kız kardeşine tapuda devredildiği, davacı lehine katılma alacağı hesaplaması yapılırken, meskenin üçüncü şahsa devredildiği tarihteki nitelik ve özellikleri dikkate alınarak tasfiye karar tarihindeki sürüm (rayiç) değeri esas alınmasının gerektiği-
Evlilik birliği içerisinde edinilmiş mallardan olan dava konusu şirketin eşler arasındaki tasfiyesi sırasında, şirketin mal rejiminin sona erdiği andaki durumuna ve niteliğine göre beklenen değeri, Tüketici Fiyat Endeksi nazara alınarak tasfiye tarihindeki sürüm değeri göz önünde bulundurularak bir sonuca varılması gerektiği- Aynı davada tarafların ancak bir kez ıslah yoluna başvurabileceği-
Tapu kayıtların incelenmesinden intifa hakkının mal rejiminin sona erdiği boşanma dava tarihi itibariyle mevcut olduğu; intifa hakkının ekonomik değeri bulunduğundan mahkemece bu husus göz önünde bulundurularak iddia ve savunma çerçevesinde toplanan deliller değerlendirilerek davacı lehine katılma alacağına hükmedilmesi gerektiği-
Boşanma dava tarihinden önce emekli olması nedeniyle davalıya ödenen veya ödenmesi gerektiği halde ödenmeyip aktarılan miktarın sorularak tereddüte yer vermeyecek şekilde belirlenmesi ve TMK'nun 228/2.maddesi gereğince bu miktarın mal rejiminin sona erdiği tarihten sonraya isabet eden bölümünün peşin sermaye değerinin davalının kişisel malı olduğu dikkate alınarak bakiye miktarın artık değer kabul edilmesi ve buna göre davacının katılma alacağının hesaplanması gerektiği- Kooperatif üyeliğinin TMK'nun 235/1 maddesi uyarınca tasfiye tarihindeki (karar tarihindeki) güncel karşılığı bulunması ve bulunan bu değerin mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu 01.01.2002 tarihi öncesinde ödenen bölümüne davacı kadının katkısının %077 olduğunun kabulü ile davacı ve davalının kişisel malları belirlendikten sonra 01.01.2002 tarihinden sonrasına karşılık gelen payın ise edinilmiş mal olduğunun kabulü ile yarısı üzerinde davacı eşin artık değere katılma alacağının bulunduğunun düşünülmesi, bu kabullere göre talep hakkında bir karar verilmesi gerektiği- Hükmedilen alacağın katkı payı alacağı bölümüne dava tarihinden itibaren; katılma alacağı kısmına karar tarihinden itibaren faiz başlatılması gerektiği-
Değer artış payı ve artık değere katılma alacak miktarı hesaplanırken, mal rejiminin sona erdiği sırada mevcut olan malların, bu tarihteki durumlarına göre, ancak tasfiye anındaki sürüm (rayiç) değerlerinin esas alınacağı; tasfiye anı karar tarihi olarak kabul edildiğinden ve dava konusu taşınmazın önceki değeri karar tarihi itibarı ile güncelliğini yitirmiş olduğundan, tasfiyeye konu taşınmazların yeniden sürüm (piyasa) değerlerinin belirlenmesi ve karar tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerektiği-