Uluslararası Çocuk Kaçırmanın Hukuki Veçhelerine Dair 1980 tarihli Lahey Sözleşmesi hükümlerine göre, haksız olarak yerleri değiştirilen çocukların mutad meskeninin bulunduğu ülkeye iadesine ilişkin davalar, bu sözleşmenin uygulanmasını sağlamaya yönelik usul ve esasları düzenleyen 5717 sayılı kanun uyarınca basit yargılama usulüne tabi ve acele işlerden olup (m,9/2), adli tatilde de görüleceği ve bu kanunun uygulanmasından doğan dava ve işlerde adli tatil sebebiyle sürelerin uzamasına ilişkin hükümlerin uygulanmayacağı-
İİK.nın 277 ve devamı maddelerine dayalı olarak açılan davaların basit yargılama usulüne göre yargılamasının yapılacağı; adli tatil süresi içinde temyiz süresi işlemeyeceğinden davacı tarafın vermiş olduğu temyiz dilekçesinin süresinde olduğunun kabulü gerektiği-
Davacı vekilinin temyiz dilekçesi 16.08.2013 tarihinde tebliğ edilmiş olup, temyiz harcı yatmamış ise de, dilekçenin havale tarihi dahi 06.09.2013 olup, bu tarihten sonra temyiz defterine kayıt ve harcın yatırılması halinde de, temyiz tarihi itibariyle HMK. 103/1-e gereğince adli tatilde işleyen temyiz süresi geçirilmiş olacağından, HUMK. mad. 433'de öngörülen 10 günlük temyiz süresinin geçirildiği anlaşılmakla davalı vekilinin katılma yolu ile temyiz isteminin süre yönünden reddine karar verilmesi gerektiği- Davalı şirketçe, dava dışı şirket ile yapılan sözleşme sonrasında, eksik ve ayıplı işlerin neler olduğunun tespiti yaptırılmış olup, her ne kadar yapılan tespitte bilirkişi tarafından eksik ve ayıplı işlerin bedeli belirlenmiş ise de, davalı tarafça bedel tespiti istenmeyip, sadece eksik ve ayıplı işlerin tespiti istendiğinden belirlenen tespit bedelinin davalı açısından bağlayıcılığının olmadığı; mahkemece, sulh hukuk mahkemesince belirlenen ve davalı tarafça itiraza uğramayan eksik ve ayıplı işlerin, dava dışı şirket tarafından işin üstlenildiği 60 günlük sürenin sonu itibariyle rayiç bedellerinin uzman bir bilirkişi kurulu aracılığıyla tespiti ile sonucuna göre bu miktarın davacı alacağından mahsubu gerekirken, dava dışı şirket tarafından düzenlenen ve içeriği denetlenemeyen fatura bedelinin davacı alacağından mahsubunun isabetsiz olduğu- Davalının ticari defterlerinde, davacıya borç olarak kaydedilen ve davacının alacak miktarından mahsup edilen, davacının kabul etmediği yemek bedeli faturasının, davacı tarafa usulüne uygun tebliğ edildiğini kanıtlama yükümlülüğü davalı tarafta olup, davalının bu hususu kanıtlaması halinde ise, 8 günlük yasal süre içerisinde faturaya itiraz ve iade ettiğini kanıtlama yükümlülüğünün davacı tarafa ait olduğu, tebliğe rağmen faturayı süresinde itiraz ve iade etmeyerek, ticari defterlerine kaydeden tacirin, fatura münderecatını aynen kabul etmiş ve faturayı gönderen tarafın, faturaya dayalı bu alacağının varlığını ispatlamış olacağı ve davalı tarafça faturanın tebliğine ilişkin herhangi bir delil sunulmamasına rağmen, mahkemenin ispat yükünü yer değiştirerek, ''faturanın tebliğ edilmediğine veya bu faturaya 8 günlük yasal süre içerisinde itiraz edildiğine dair delil ibraz edilmediğinden davacının rapora bu yönden itirazının yerinde olmadığı'' şeklindeki bilirkişi görüşünü esas alarak, faturanın tebliğine ilişkin ispat yükünün davalıda olduğunun gözden kaçırılması ve anılan faturanın davacı defterinde kayıtlı olup olmadığının incelenmemesinin isabetsiz olduğu; bu durumda mahkemece, davalı taraftan ilgili yemek faturasının tebliğine ilişkin, belge ve delilleri sorulup, bunun kanıtlanması halinde; süresinde itiraz edilip edilmediğinin kanıtlama yükümlülüğünün davacıda olacağı gözetilerek, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği-
İİK. 277 ve devamı maddeleri gereğince açılan iptal davaları aynı Kanun'un 281. maddesi hükmü gereğince basit yargılama usulüne tabi olduğu, tebliğ tarihinde yürürlükte bulunan HUMK 176/1 maddesi ve bu fıkranın 11. bendi uyarınca bu davalarda adli ara verme söz konusu olmadığı gibi HUMK'nun 177. maddesi hükmünün de uygulanmayacağı-
Alacaklıdan alacağını belirten bir ilam veya belge olup olmadığı sorulmalı, varsa bunlara göre deliller toplanıp dava sonuçlandırmalı, yoksa, alacaklıya taraflar arasındaki sözleşme uyarınca İngiltere Mahkemelerinden alacağını belirtir ilam alması için süre verilmeli, dava açılması halinde bu dava sonucu beklenmeli, yahut iflas davasının basit yargılama usulüne tabi ve ivedi sonuçlanması gereken davalardan olduğu gözönünde bulundurularak davacı tarafça bu aşamada alacağının varlığını ispata yarar bir ilam veya belge sunulmadığından şartları oluşmayan iflas davasının reddine karar verme seçeneklerinin hangisinin dosya kapsamına ve somut olayın özelliklerine uygun düştüğü yerinde tartışılıp değerlendirilmeden eksik inceleme ve yanılgılı gerekçe ile hüküm kurulmasının isabetsiz olduğu-
Tahliye davaları “acele davalar”dan olduğundan kiracı hakkında iflasın ertelenmesi kararı ile mahkemece verilmiş olan tedbir kararının tahliye davasının görülmesine engel teşkil etmeyeceği-
Yerel Mahkemece, süresinde açılan ve basit yargılama usulüne tabi bulunan istihkak davasının, duruşma açılarak esasının incelenmesi ve sonucu dairesinde bir karar verilmesi gerektiği-