Banka alacağının tahsili için başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkin davanın HMK. m. 103'de düzenlenen "adli tatilde görülecek dava ve işler"den olmaması sebebiyle duruşma açılmadan adli tatil süresi içinde karar verilmesinin; HMK. m. 27'de düzenlenen "hukuki dinlenilme hakkı"nın ihlaline neden olacağı ve karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu- Davaya konu kredi alacağına ilişkin tüm belgelerin getirtilip konusunda uzman bir bilirkişiden rapor alınmadan, kredinin niteliği tespit edilip yargılamanın hangi sıfatla yürütüleceği belirlenmeden davanın kabulüne ve yargılama giderlerine hükmedilmesinin de isabetsiz olduğu-
4. kişi hakkında iptal kararı verilebilmesi için onun İİK'nun 280/1 maddesi kapsamında kötüniyetli olduğunun yani borçlunun durumunu ve amacının bilerek tasarrufta bulunduğunun davacı tarafından ispatlanmasının gerektiği- Davalı üçüncü kişi hakkındaki davanın İİK'nun 283/2 madde gereğince bedele dönüşmesi nedeniyle davacının dava konusu takip dosyalarındaki alacak ve ferileriyle sınırlı olarak dava konusu taşınmazı elden çıkardığı tarihteki değeri olan (borçludan 1/4 hisse alındığından) 17.685,93 TL tazminatın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmesi gerektiği- Değeri 41.800,00 TL olan bir taşınmaz için yaklaşık 100.000,00 TL ödeme yapılmış olduğunun kabulü ile dikey bir bedel farkı ortaya çıktığından bu taşınmaz yönünden de davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği- Adli tatilin hangi tarihler arasında uygulanacağını belirleyen 102. madde hükmü gereğince adli tatil, her yıl yirmi temmuzda başlayıp, otuzbir ağustosta sona ereceği- Yeni adli yıl bir eylülde başlayacağı- Tasarrufun iptali davaları HMK’nın 103. maddesinde sayılan ve adli tatilde görülmesi gereken işlerden olmadığı-
İcra ve İflas Kanunu’ndaki süreler hakkında HMKda düzenlenen adli tatile ilişkin hükümler uygulanamayacağı için İİK. 269/a'da öngörülen ihtar müddetinin bitim tarihinin adli tatile denk gelmesi durumunda, ihtar müddeti adli tatilin bittiği günden itibaren bir hafta uzatılmış sayılmayacağı, ödeme süresinin hesaplanmasında İİK’nın 19. maddesinin uygulanacağı- Alacaklı vekili, İİK’nın 269/a maddesi uyarınca ödeme emri tebliğinden itibaren 30 günlük ödeme süresinin bitmesinden sonra ve ödeme süresinin bitimini takip eden 6 ay içinde tahliye talep etmiş olduğundan mahkemece işin esası hakkında bir karar verilmesi gerektiği-
... Bölge Adliye Mahkemesi kararı; davalı şirket vekiline 03.08.2018 günü tebliğ edilmesine karşın, İİK'nın 164. maddesi hükmünde öngörülen 10 günlük süre geçildikten sonra, 14.08.2016 tarihinde kararın düzeltilmesinin istenildiği- HMK'nun 103. maddesinin 1/e bendinde gösterildiği üzere, iflas davalarında süreler adli tatilde de işlemeye devam ettiğinden davalı vekilinin temyiz itirazı süresinde olmadığı- Süresinden sonra yapılan temyiz istemleri hakkında mahkemece bir karar verilebileceği gibi, 01.06.1990 gün ve 1989/3 E., 1990/4 K. sayılı İçtihatı Birleştirme Kararı'nda Yargıtay tarafından da karar verilebileceği kabul edilmiş olmakla temyiz isteminin reddi gerektiği-
Yargıtay ilamının, kararın düzeltilmesini isteyene 22.08.2020 tarihinde elektronik tebligat ile tebliğ edilip, karar düzeltme dilekçesi ile 07.09.2020 tarihinde verilerek kaydettirildiği, ne var ki; Yargıtay ilamının tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yoluna başvurulması gerektiği gibi, İİK’nun 18/1.maddesi uyarınca, icra mahkemesine arzedilen hususlar ivedi işlerden sayılacağından ve dolayısıyla HMK'nun 103/1-h maddesi uyarınca, adli tatil hükümleri uygulanamayacağından karar düzeltme dilekçesinin süre aşımı bakımından reddinin gerektiği-
Basit yargılama usulüne tabi olan davalara (icra mahkemesinde görülenler hariç) adli tatilde bakılmayacağı- Basit yargılama usulünün uygulandığı sulh hukuk mahkemeleri ile iş mahkemelerinin adli tatilden yararlanacakları- Kanunlarda ivedi olduğu belirtilen veya taraflardan birinin talebi üzerine, mahkemece ivedi görülmesine karar verilen dava ve işlerin adli tatilde görülmeye devam edileceği- Söz konusu dava, niteliği itibariyle 3201 sayılı Kanunun 5. maddesi kapsamında tahakkuk ettirilen borçlanma bedelinin geriye etkili kılınması istemine yönelik olup, adli tatilde görülebilecek nitelikte davalardan olmadığı-
Basit yargılama davalarında sürelerin adli tatilde de geçerli olduğu-
Çeşitli sebeplerle sıkıntıya düşen şirketin, geçmiş ve mevcut üretim kapasitesine ve müşteri potansiyeline bakıldığında durumunun düzeleceği sonucuna varan mahkemenin iflasın ertelenmesine hükmetmesinin hukuka uygun olduğu- İflasın ertelenmesi talebinde bulunan davacıya yönelik verilen hükmü temyiz eden müdahilin, iflas davalarında sürelerin adli tatilde de işlemeye devam ettiğini göz ardı ederek karar kendisine tebliğ edildikten sonraki 10 günlük yasal süreyi geçirip temyiz dilekçesi sunması halinde mahkemece bir karar verilebileceği gibi Yargıtayın da bir karar verebileceği-
İcra mahkemesine arzedilen hususlar ivedi işlerden sayılacağından (İİK. mad.18/1) adli tatil hükümlerinin uygulanamayacağı (HMK mad.103/1-h)-
Uluslararası Çocuk Kaçırmanın Hukuki Veçhelerine Dair 1980 tarihli Lahey Sözleşmesi hükümlerine göre, haksız olarak yerleri değiştirilen çocukların mutad meskeninin bulunduğu ülkeye iadesine ilişkin davalar, bu sözleşmenin uygulanmasını sağlamaya yönelik usul ve esasları düzenleyen 5717 sayılı kanun uyarınca basit yargılama usulüne tabi ve acele işlerden olup (m,9/2), adli tatilde de görüleceği ve bu kanunun uygulanmasından doğan dava ve işlerde adli tatil sebebiyle sürelerin uzamasına ilişkin hükümlerin uygulanmayacağı-