Basit yargılama usulüne tabi olan tasarrufun iptali davasında, adli tatil süresince temyiz süresinin işlemeyeceği- Davalı üçüncü kişi dava dayanağı alacağın gerçek olmadığı iddiasında bulunduğundan, mahkemece bu husus üzerinde durulması gerektiği- Davalı borçlu ile üçüncü kişi şirket arasında organik bağ olduğu, dava konusu taşınmazın satışından sonra borçlunun organik bağ içinde olunan diğer şirket ortaklığından ayrıldığı satıştan sonra ancak dava dayanağı takipten önce aralarında uyuşmazlık çıktığı ve davaların bulunduğu, takip dayanağı 900.000 USD olarak büyük miktardaki borcun 30.05.2008 tarihinde verilmiş olmasına rağmen senedin vadesinin 30.12.2011 tarihine verildiği, alacaklı tarafından dava konusu taşınmazın tapu kayıtlarının istendiği anlaşıldığından,  mahkemece, davacı alacaklının takip konusu bononun düzenlendiği 30.05.2008 tarihinde 900.000 USD elden borç verebilecek mali duruma sahip olup olmadığı kolluk aracılığı ile araştırılması, davacının şirketi var ise bu şirket kayıtlarında böyle bir alacak borç ilişkisinin varlığı ticari defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yapılarak, alacağın gerçek olup olmadığının tespiti gerektiği- Mahkemece, alacağın gerçek olmadığı tespit edilirse, davanın ön koşul yokluğundan reddine karar verilmesi gerekeceği- Mahkemece hem tasarrufun iptaline karar verilip hem de davalı üçüncü kişi tarafından yatırılan teminat mektubundan alacağın tahsili yönünde hüküm kurması mükerrer ödeme sonucunu doğuracağı- Taşınmazın yargılama sırasında satılması durumunda, dördüncü kişi iyiniyetli ise bu halde de dava İİK'nun 283.maddesine göre bedele dönüşeceğinden davalı üçüncü kişi taşınmazı elinden çıkardığı tarihteki gerçek bedel kadar tazminatla sorumlu olacağından teminatın ancak bu bedel kadar paraya çevrilebileceği-
İş Mahkemesinden verilen kararların tefhim ve tebliğ tarihinden itibaren 8 gün içinde temyiz olunabileceği, bu süre içinde temyiz dilekçesinin hakime havale edildikten sonra temyiz defterine kaydının yaptırılması ve harcının yatırılması gerektiği, aksi takdirde temyiz süresi içinde temyiz dilekçesi ve temyiz defterine kaydedilmiş, ancak harç yatırılmamış ise, harç ve temyiz giderlerinin yatırılması için ilgili tarafa HUMK'nun 434/3.maddesi gereği 7 günlük kesin süre verilmesi gerektiği, aksi takdirde kararın kesinleşeceği, ayrıca iş mahkemesinde verilen kararların katılma yoluyla temyizine ilişkin 5521 sayılı Yasada bir hükümde bulunmadığı gibi süre tefhimle başladığından gerekçeli kararın ayrıca sonradan tebliğ edilmiş olması tefhimle işleyen sürenin hukuksal sonuçlarını doğurmasına engel olmadığı, HMK'nun 103/1-4 maddesi gereğince hizmet akdi veya iş sözleşmesi sebebiyle işçilerin açtıkları davalar adli tatilde görülecek işlerden olduğundan adli ara vermede geçen günlerin süreye dahil olduğu, somut olayda karar davalı şirket vekiline 02.11.2015 tarihinde usulüne uygun olarak tebliğ edildiği,davalının temyiz talebinin 8 günlük temyiz süresinin son günü olan 10.11.2015 tarihi geçtikten sonra 11.12.2015 tarihinde yapıldığı temyiz defterine kayıt ve harç makbuzlarından anlaşıldığından, davalı şirketin temyiz talebinin HUMK'nun 432/4.maddesi gereğince süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiği-
HMK. mad. 103/1-4 gereğince, hizmet akdi veya iş sözleşmesi sebebiyle işçilerin açtıkları davalar adli tatilde görülecek işlerden olduğundan adli ara vermede geçen günlerin süreye dahil olduğu-
Kamulaştırma Kanundan doğan davaların basit yargılama usulü ile görüleceği ve bedel tespit ve tescil davaları, 10. maddede yazılı işlemler ve süreler nedeniyle ivedi işlerden olup, bu davalara adli ara vermede de bakılacağı-
Sözleşme hükümlerine aykırılıktan kaynaklanan davanın yasal dayanağının TBK. mad. 112 ve devamı maddeleri olduğu anlaşıldığından uyuşmazlığın iş mahkemelerinde görülmemesi gerektiği- 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nda basit yargılama usûlüne tâbi olan davalar adlî tatilde görülmeye devam edilmekte iken, artık "icra mahkemesinde görülenler hariç" basit yargılama usûlüne tabi olan davalara adlî tatilde bakılmayacağı-
İİK mad. 18 uyarınca icra mahkemesine arzedilen hususların ivedi işlerden sayılacağı bu nedenle HMK mad. 103 uyarınca adli tatil hükümlerinin uygulanamayacağı-
İcra mahkemesine arzedilen hususlar ivedi işlerden sayılacağından (İİK. mad. 18/1); HMK.nun 103/1-h maddesi uyarınca adli tatil hükümleri uygulanamayacağı ve süresinden sonra yapılan temyiz isteğinin reddine karar verilmesinin isabetli olduğu-
İİK. mad. 277 vd. uyarınca açılan tasarrufun iptali davaların, basit yargılama usu­lüne tabi olduğu- HUMK. mad. 176/1-11 uyarınca, basit yargılamaya tabi davalarda adli tatilde temyiz süreleri­nin işleyeceği öngörülmüşse de, 01.11.2011 tarihinde yürürlüğe giren HMK'nun 103. maddesinde, basit yargılama usulüne tabi davaların adli tatilde görülebile­ceğine ilişkin bir hüküm bulunmadığından, adli tatil süresi içinde temyiz süresi işlemeyeceği- Uygulamada daha önceki tarihli hukuki veya ticari bir ilişki nedeniyle sonraki tarihli senet veya çeklerin düzenlendiği bilindiğinden, bilirkişiler tarafından düzenlenen raporlarda her ne kadar davacının tuttuğu ticari defterlerin kapanış tarihlerinin olmaması nedeniyle lehine delil olma özelliğinin bulunmadığı bildirilmiş ise de, aynı bilirkişi raporunda davacı alacaklı ile borçlu davalı arasındaki ticari ilişkinin tasarruf tarihinden önce başladığı bildirilmiş ve davacı tarafından dosyaya ibraz edilen faturalar da bu hususu teyit etmiş olduğundan, mahkemece davacının alacağının tasarruf tarihinden önce doğduğunun kabulü ile davanın esasına girilerek tarafların delillerinin toplanması gerekirken, çeklerin keşide tarihi iptali istenilen tasarruftan sonra olduğundan, davanın reddine karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Kayıp-kaçak bedelinin perakende satış tarifesinin bir unsuru olarak faturalarda yer almasının kanun ve yönetmeliklere aykırı bulunduğu ve davacının kayıp-kaçak bedeli tahakkuku uygulamasının yerinde olmadığı- Basit yargılama usulünde sürelerin adli tatil içinde de işleyeceğine ilişkin bir düzenleme getirilmediğinden Tüketici Sorunları Hakem Heyeti Başkanlığınca verilen kararın iptali için açılan davanın adli tatile tabi olduğu-
Dava dilekçesinde davacının adresinin yer alması gerektiği (HMK. mad. 119/1-b)- D.çede davacı kooperatifin adresi yazılmamışsa da, vergi numarası yazılmış olup, dava dilekçesine ekli vekaletnamede de davacının adresi gösterilmiş olduğundan ve mahkemece Ticaret Sicil Memurluğu'ndan öğrenildiği anlaşıldığından, davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesinin isabetsiz olduğu-  Temyiz tarihi itibariyle yürürlükte bulanan HMK. mad. 103 ve 1163 s. Koop. K. mad. 99 uyarınca basit yargılama usulüne tabi kooperatife karşı açılan tazminat davasının adli tatilde görülemeyeceğinin kabulü gerekeceği-
  • 1
  • 2
  • 3
  • kayıt gösteriliyor