Davacı , O.lı döneminde kurulmuş bir vakıf olduklarını, taşınmaz edinme ehliyetleri bulunmadığı için kendilerine vakfedilen taşınmazların inançlı işlem şeklinde cemaatten birine ya da bir aziz adına kaydettiklerini, dava konusu taşınmazın da bu şekilde devredildiği, 1963 tarihinde Hazine adına tescil edildiğini, 1969 tarihinde ise Buyükşehir Belediyesi’ne kanuni devir yoluyla tescil edildiğini, taşınmazın uzun yıllardır vakfın zilyeti ve tasarrufunda olduğunu, 1986 yılına kadar emlak vergilerini ödediklerini, kadastro tespitinin usulüne uygun yapılmadığını, Lozan Muahelesine göre 06.08.1340 tarihinden sonra azınlıkların mallarına vaziyet edilmesinin hukuken mümkün olmadığını 2008 yılında 5737 sayılı kanuna geçici madde eklendiğini ve taşınmazların cemaat vakıfları tesciline imkan verildiğini ileri sürerek tapu iptali ve tescili ile şerhin terkini istemine ilişkin davada mevcut bilirkişi raporunda yapılan tespitlerin hüküm kurmaya yeterli olmadığı anlaşıldığından mahalinde uzman kişilerce tekrar keşif yapılarak dava konusu taşınmazın davacı vakfın beyannamesinde bulunup bulunmadığının tereddütten uzak bir şekilde tespit edilmesi ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği-

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil, şerhin terkini davası sonunda, yerel mahkemece Hazine yönünden davanın husumetten reddine, davalı Belediye yönünden ise esastan reddine karar verilmiş, davacı vekilinin istinafı üzerine İstanbul Bölge ...