Bozma ilamında; dava konusu taşınmazı uzun yıllardır, davacı / birleşen dosya davalısının muvafakata dayalı olarak kullandığı, daha sonra muvafakatını geri aldığı ve bu durumda buna ilişkin ihtarnamenin tebliğ tarihinden itibaren ecrimisile hükmedilmesi gerektiği açıklamalarına yer verilmesine rağmen, mahkemece bu hususta herhangi bir araştırma ve bilirkişi incelemesi / hesaplama yapılmaksızın ve alacak belirlenmeksizin hüküm tesis edilmesinin hatalı olduğu- Mahkeme kararında taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi, infaza elverişli biçimde hüküm kurulması gerektiği-
Mahkemece; taraflara yüklenen ana borcun ne olduğu yönünde hüküm tesis edilmeden, sadece hükmün ferilerine ilişkin olduğu izlenimi uyandıran, şüphe ve tereddüte mahal veren, infaza ve az yukarıda açkılaması yapılan 6100 sayılı HMK’nin 297/2 maddesindeki ilkelere aykırı şekilde hüküm tesisi doğru olmamıştır.
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kısmen kabulüne kısmen reddine karar verilmiş olup hükmün asıl davada davacı-birleşen davada davalı vekili ile birleşen davada davacı-asıl davada dava ...