Davalı şirketin en son 2013 yılında kâr payı dağıttığı, her ne kadar daha sonraki tarihlerde alınan kâr payı dağıtmama kararına davacı da onay vermiş ise de kararda belirtilen ''yatırım yapılması'' şartının da gerçekleşmediği veya buna ilişkin çalışma yapıldığına dair bir savunmada da bulunulmadığı, şirketin ana sözleşmede gösterilen alanlarda ticari faaliyette bulunmadığı, şirketin tek gelir kaleminin sembolik kira gelirinden oluştuğu, kira bedelinin piyasa rayici nazara alındığında oldukça düşük kaldığı, elde edilen gelirin ise ancak şirket masraflarını karşılayacak düzeyde olduğu, tek amacı kâr dağıtmak olan şirketin, çoğunluk pay sahiplerinden oluşan mevcut yöneticilerin kararları sebebiyle kira geliri elde etme gayesi dışında bir amacının kalmadığı, uzun süreli kira sözleşmesinin tapuya şerh edilmiş olması sebebi davacının hissesini bir başkasına devretmesinin de -durumun 3. kişiler nezdinde yaratacağı caydırıcılık nazara alındığında- pek mümkün olmadığı veya hissenin hak ettiği bedelden daha düşük bir bedelle satılması durumunun söz konusu olacağı hususları nazara alındığında, işbu davada şirketin feshi koşullarının oluştuğu ve ancak 6102 sayılı Kanun'un 531 inci maddesi gereğince Mahkemece, fesih yerine, davacı pay sahiplerine, paylarının karar tarihine en yakın tarihteki gerçek değerlerinin ödenip davacı pay sahiplerinin şirketten çıkarılmalarına veya duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüme karar verebileceğinden davacının şirket ortaklığından çıkarılmasına karar verilmesi gerekirken, davacının Anayasa'da güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlaline sebep olacak şekilde davanın reddine karar verilmesinin doğru olmadığı-
Taraflar arasındaki ortaklıktan çıkmaya izin verilmesi davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince b ...