Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlü olduğu- İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğinde olduğu- Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğinde olduğu- Fazla çalışmanın yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların, tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerektiği- Genel bazı vakıalar göz önüne alınarak işçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığının araştırılabileceği- İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün olmadığı- İşçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille yapılabileceği- Bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda, işçinin bordroda belirtilenden daha fazla çalışmayı yazılı belge ile kanıtlaması gerektiği- İşçiye bordro imzalatılmadığı halde, fazla çalışma ücreti tahakkuklarını da içeren her ay değişik miktarlarda ücret ödemelerinin banka kanalıyla yapılması durumunda, ihtirazi kayıt ileri sürülmemiş olması, ödenenin üzerinde fazla çalışma yapıldığının yazılı delille ispatlanması gerektiği-
1086 sayılı HUMK’nun 409.maddesine göre davacının davasını iki defa takipsiz bırakması mümkün olup, derhal uygulanması gereken 6100 sayılı HMK’nun yürürlükte olduğu dönemde davanın birden fazla takipsiz bırakılması mümkün değilse de, davacının 1086 sayılı HUMK dönemindeki kazanılmış hakkı da gözönünde bulundurularak HUMK’nun 409/6. fıkra ve maddesine göre dosyanın işlemden kaldırılmasına karar vermek gerekeceği-
İtirazın kaldırılması ve kiralananın tahliyesi isteminde, davalının süresinde yenileme dilekçesi vermediği gibi davayı da takip etmediği, her ne kadar davalı söz konusu bozma kararından sonra yeniden yapılan yargılama sırasında duruşmaya gelerek davayı takip ettiğini beyan etmişse de, yasal süresinden sonra yapılan bu beyanın davanın yenilenmesi neticesini doğurmayacağı, bu nedenle mahkemece davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerekeceği-
Davanın açılmamış sayılmasına karar verilebilmesi için, öncelikle davanın taraflarının usulüne uygun şekilde duruşmaya davet edilmelerinin gerektiği, usulüne uygun şekilde davet edildikleri hâlde, tarafların duruşmaya gelmemeleri veya gelip de davayı takip etmeyeceklerini bildirmeleri hâlinde dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verileceği- Dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verildiği tarihten itibaren üç aylık süre geçmesine rağmen yenilenmesi talep edilmeyen dava, sürenin dolduğu gün itibarıyla açılmamış sayılacak ve mahkemece davanın açılmamış sayılmasına karar verilerek kayıtların kapatılacağı- Çıkarılan tebligatın, üzerinde yer alan mernis adresinin altında el yazısı ile “Diğer adres: M..... K1 Tipi Ceza İnfaz Kurumu BOLU” yazılmışsa da duruşma gününün davacıya (mernis) ev adresinde tebliğ edilmesi nedeniyle tebligatın usulsüz olduğu; bu nedenle davanın açılmamış sayılmasına karar verilemeyeceği-
HUMK’ nun 193/3. (HMK.’nun 20/1.) maddesi uyarınca hak düşürücü süre, görevsizlik veya yetkisizlik kararının kesinleştiği tarihten itibaren başlayacağı-
Davacının mazeretsiz olarak duruşmaya gelmediği ve davayı takipsiz bıraktığı gerekçesiyle 07/07/2015 tarihinde dosyanın işlemden kaldırıldığı, davacı vekilinin üç aylık süre içerisinde 14/09/2015 tarihinde davanın yenilenmesi talebinde bulunduğu görülmekle davacı kurumun harçtan muaf olduğu da gözetilerek HMK 150. maddesi hükümleri gereğince işlem yapılması gerektiği-
Davacının çekteki imzayı inkar etmediği, Y. Akaryakıt. Ltd. Şti. hakkındaki davasını usulüne uygun delillerle kanıtlayamadığı, ancak diğer davalı D. Faktoring Hiz.A.Ş.’nin ise alacağını yönetmelik gereği belgelendiremediğinden Y. Akaryakıt Ltd. Şti. hakkında açılan davanın reddine, D.Faktoring Hiz.A.Ş.hakkında açılan davanın kabulüne karar verilmesi gerekeceği-
Dava tarihinden sonra, yargılama safhasında barışan tarafların, kendi istekleri ile beraber yaşamaya devam ederken; boşanma davasının, davacının talebi ile vekili tarafından takip edilmediği, fakat dava tarihinden sonra, beraber yaşarlarken taraflar arasında meydana gelen fiziksel şiddet olayı sebebiyle davacının talebi üzerine dava yenilenerek yargılamaya devam edildiği- Boşanma hükmünün ferileri olan maddi ve manevi tazminata hükmedilebilmesi için tazminat yükümlüsünün kusurlu olması gerekmekte olup; davacının, dava tarihinden sonra davalıyla beraber yaşayarak davalıdan kaynaklı kusurları affetmiş olduğu, ancak; her davanın seyri açıldığı tarihteki hukuki ve fiili duruma göre devam edeceği için af olgusu, sadece taraflar arasında yaşanılan son olaydan önceki vakıalarda sonuçlarını doğuracak olup, tarafların dava tarihinden sonra gerçekleşen olaylara dayanarak başka bir boşanma davası açabileceği-
Humk`nun 409. Maddesinin 2. Fıkrası hükmünün, Yargıtay’dan karar bozularak geri gönderilen davalara da uygulanacağı-
Yerel mahkemenin tebliğ giderinin bulunmaması nedeniyle yenileme istemini kabul etmeyip; dosyanın işlemden kaldırıldığı tarihten itibaren yasal üç aylık süresi içinde geçerli bir yenileme talebinde de bulunulmayıp, dosya yenilenmediğinden, davanın açılmamış sayılmasına karar vermesinin yerinde olduğu-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.