Dava tarihinde yürürlükte bulunan 818 s. BK'nın 179. maddesi hükmü, davalılar arasındaki devir teslim protokolü kapsamı ve davalı şirketin husumeti benimsemesi gözönüne alınarak, kabulüne karar verilen alacağın her iki davalıdan istem gibi mütelselsilen tahsiline karar verilmesi gerekirken, işletme devrinin 818 s. BK'nın "Alacağın Temliki ve Borçların Nakli" başlıklı Beşinci Babı'nın "B-Borcun Nakli" başlıklı bölümünde "V-Bir Mamelekin veya Bir İşletmenin Devralınması" başlığı altında düzenlenen 179. maddenin 2. fıkrasının, BK'nın 174. maddesi hükmünde düzenlenen (alacaklı ile borcu üstlenen arasındaki) borcun dış üstlenmesini ifade ettiği, ancak 179. madde hükmünün 174. madde hükmüne göre özel nitelikte ve kanun gereği borç devrini içerdiği gözetilmeden ve işletme devrinin BK'nın 173. madde hükmünde yer alan ve borçlu ile borcu üstlenen kişi arasında gerçekleşen borcun iç üstlenilmesi olmadığı gözden kaçırılarak, davacı ile davalı şirket arasında borcun dış üstlenilmesi anlaşmasının kurulmadığı gerekçesiyle, anılan davalı yönünden davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesinin doğru olmadığı-
6102 sayılı TTK.nun 793/1. maddesi uyarınca ibrazdan ya da ibraz müddetinin geçmesinden sonra yapılan bir cironun, ancak alacağın temliki sonuçlarını doğuracağı-
İİK.nun 89/4.maddesine dayalı olarak açılan tazminat davasında, tarafların göstereceği deliller, ticari defterler ve kayıtlar üzerinde bilirkişi incelemesi yapılarak, ihbarnamenin tebliğ tarihi itibariyle, borçlunun, üçüncü kişiden istenebilir, kesin nitelikte bir alacağının mevcut olup olmadığının genel hükümler çerçevesinde belirleneceği, diğer bir ifade ile anılan maddeye göre tazminata hükmedilebilmesi için borçlunun haciz ihbarnamesinin üçüncü kişiye tebliği tarihi itibariyle üçüncü kişi nezdinde kesinleşmiş, muaccel bir alacağının bulunmasının zorunlu olduğu-
Dava takibe konu senet nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkin olduğundan, senedin lehtarı olan davalıya karşı da husumetin yöneltilebileceği-
Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi gereğince yükleniciden temlik alınan bağımsız bölümün/bölümlerin tapu kaydının iptali ile davacı adına tescili isteği-
6361 S. Kanun' un 9/3. maddesindeki hükmün, faktoring işleminin tarafları arasında yer almayan kambiyo borçlularını ilgilendirdiğinin madde gerekçesinden anlaşıldığı- 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu' nun 687/2 maddesinde "Alacağın temliki hükümleri saklıdır." hükmünün yer aldığı- 6361 Sayılı Kanun' un 9/2. maddesi hükmünden hareketle faktoring sözleşmelerinde de alacağın temliki hükümleri uygulanacağından, gerek 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 687/2. maddesi, gerekse 6361 Sayılı Kanun' un 9/2. maddesi karşısında faktoring işleminin taraflarından olan kambiyo borçluları hakkında alacağın temliki hükümlerinin uygulanacağı, aynı kanunun 9/3 maddesi hükmünün ise faktoring işleminin tarafı olmayan ve ciro silsilesinde yer alan diğer kambiyo borçluları bakımından uygulanabileceği- Somut olayın değerlendirilmesinde; davada taraflar faktoring ilişkisi içinde bulunmakla, 9/3. maddesinin olayda uygulanma yeri olmadığı-
Takip konusu kredi alacağının/alacaklarının (her bir alacak kalemi bakımından) davalının imzasının olduğu sözleşmeden/sözleşmelerden doğup doğmadığı, başka bir deyişle takip konusu alacağın/alacakların kaynağının davalının imzasının bulunduğu genel kredi sözleşmeleri uyarınca kullandırılan krediler olup olmadığı açıkça tespit ettirilip davalının imzasının olduğu sözleşmelerden doğan bir alacağın olması halinde alacak hesabı yaptırılarak sözleşme hükümleri, tüm deliller hep birlikte değerlendirilip varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerektiği- Bankanın yalnızca nakdi alacaklarını varlık yönetim şirketine devrettiği, gayri nakdi alacakların devre konu edilmediği, bankanın hala takibe konu ettiği gayri nakdi alacaklar üzerinde hak sahibi olup davacı sıfatının devam ettiği-
Dava, yüklenicinin temliki suretiyle kazanılan kişisel hakka dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir...
Davaya konu bononun kanunen emre yazılı olduğu anlaşılarak ve ciro ile devre konu olması nedeniyle davacının ödeme niteliğindeki şahsi defisini temlik cirosu ile seneti alana ileri sürmesinin mümkün olmadığından itiraz davasının reddine karar verileceği-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.